Rapora göre Türkiye…



Dünya Para Fonu’nun aralarında 4 Türk’ün de yer aldığı ve dün yayımladığı “Taşma” raporu özellikle gelişen ülkelerle ilgili endişe verici saptamalara yer veriyor. İlk kez “kırılgan gelişen ülke” tanımını “yüksek enflasyon ve yüksek cari açığa sahip ülke” çerçevesinde kullanan raporda Türkiye’nin de içinde bulunduğu bu ülkelerin, gelişmiş ülkelerden gelen olumsuz taşma etkilerinin hafifletilebilmesi için ekonomi politikasının çerçevesinin ve ekonomik temellerinin güçlendirilmesi tavsiyesi veriliyor.  Radikal yazarı Uğur Gürses, Hürriyet’te de yayımlanan analizinde ayrıntılı incelediği raporun bu tavsiyesini “yeni bir ekonomi politikası çizin” olarak okumak gerektiğini vurguluyor.

Rapora göre gelişmiş ülkeler toparlanırken gelişen ülkelerde yayılan bir ekonomik yavaşlama dikkat çekiyor. Bunun da hem ulusla çapta hem de uluslararası çapta güçlü bir politika tepkisine ihtiyaç doğurduğu vurgulanıyor.

“Taşma” etkileri…

Gürses, IMF’nin son 4 yıldır üzerinde durduğu konuların başında “taşma”nın geldiğini belirterek analizini şöyle sürdürüyor: “ Hem krizin hem de sonrasında atılan adımların ve politikaların uygulanan ülkelere olumlu etkisi olurken, bu ülkelerle ticari ya da finansal ilişkisi olan diğer ülkelere olumsuz etkisi olabiliyor. IMF ekonomik eğilimler içinde iki temel sonuç görüyor; birincisi, ABD ve Britanya gibi gelişmiş ülkelerde ekonomik toparlanmaya paralel olarak eşzamanlı olmayan biçimde (AB ve Japonya’dan daha hızlı biçimde) faizlerin aratacağı öngörülüyor. Bu, normale dönüşün, öteki ülkelere taşma etkisinin olacağı belirtiliyor. İkincisi Türkiye’nin de içinde olduğu gelişen ülkelerdeki ekonomik büyüme, eşzamanlı ve uzun süreye yayılan biçimde yavaşlıyor oluyor. Öyle ki; IMF, gelişen ülkeler için yaptığı ortalama büyüme hızı tahminini, küresel kriz öncesi dönemdeki (2003-2008) ortalama büyüme hızı yüzde 7’den yüzde 5’e düşürmüş. Yani kriz sonrası gelişen ülkeler de büyüme ivmesinden 2 puanlık bir kayıp gösteriyor. Bu eğilimin, hem ticaret hem de finansal kanaldan diğer ülkelere taşma endişe veriyor.” Bunun, gelişen ülkelerdeki normalleşme sırasında yaşanacak finansal çalkantının gelişmekte olan ülke ekonomilerindeki büyümeyi daha fazla yavaşlatacağı anlamına geleceğini belirten rapor oranınsa yaklaşık 2 puan dolayında olmasından endişe duyuyor.

Türkiye’yi ne bekleyebilir?

Aşağı yönde büyüme eğrisinde Türkiye’nin, ekonomik büyüme hızından en fazla kayıp (2015’te yüzde 3,75’den fazla) yaşayacak ülkelerin başında geldiği görülüyor. Komşu ülke kavramının kullandıldığı raporda belli ülkelerdeki ekonomik yavaşlamanın ticaret kanalıyla bağlı olduğu çevrelerini de etkileyeceği belirtiliyor. Örnek olarak da Rusya ve Ukrayna’da yaşanan belirsizliklerin o kanaldan doğalgaz alan Türkiye gibi birçok ülkeyi enerji kanalıyla etkilediğine dikkat çekiliyor. Raporda Türkiye ile ilgili olarak bir de orta vadeli gelişim politikalarını etkileyen yapısal refomlarla ilgili alınması gereken önlemlere işaret ediliyor. Ülkelere göre değişen bu önceliklerin Türkiye’de, eğitim ve mesleki kalite konusundaki yetersizlikler olduğuna vurgu yapılıyor.