"Risk Hala Çok Büyük"



İzmit Belediye Başkan Yardımcısı Filiz Ertürk, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde sonra ilçede yapılan binaların demirinden betonuna sağlam ve depreme dayanıklı yapılar olduğunu, ancak deprem öncesi yapılan binalar için aynı şeyi söylemenin zor olduğunu belirtti.

Ertürk, depremde en önemli hasarların kaçak binalarda yaşandığını belirterek, yapıların sağlamlığı dışında, zeminin de sağlam olmasının çok önemli olduğunu vurguladı. Türkiye'nin yüzde 96'sının deprem bölgesinde olduğunu, Kocaeli'nin de Kuzey Doğu Anadolu Fay Hattı denilen çok ciddi bir hattın üzerinde bulunduğunu anlatan Ertürk, depremde İzmit'teki yaklaşık bin binanın ağır hasarlı, bin 500 binanın da orta hasarlı duruma geldiğini söyledi.

Ertürk, bunların büyük bir bölümünün onarıldığını, yıkılması gereken yapıların tamamına yakının yıkımının gerçekleştiğini dile getirerek, "Yıkılmayanlar ise mahkeme süreci devam eden binalardır. Yıkılmayı bekleyen 54 tane bina var. Bunların bir kısmının ihalesi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nce yapıldı. Yıkım süreci başladı" şeklinde konuştu.

"Deprem sonrası yapılanlar sağlam"

Ertürk, 1999'dan sonra yapılan binaların demirinden betonuna sağlam yapılmış binalar olduğunu ve olası depremde çok fazla kayıp yaşanmayacağını düşündüklerini dile getirerek, "Ancak deprem öncesi yapılan binalar için aynı şeyi söyleyemeyiz" dedi.

Belediye olarak, 17 Ağustos Marmara depremi öncesi 1995 yılında çok önemli bir kararlar alındığını vurgulayarak, o dönemde belediye meclis kararıyla parsel bazında zemin etüdü yapmak üzere, jeofizik mühendisleri odasıyla protokol imzaladıklarını anlattı.

O tarihten bu yana zemine göre statik projeler hazırlanmaya başlandığını ifade eden Ertürk, "Her ne kadar belediyeler 'kontrol ediyoruz' deseler de, kaçak yapılaşma, kalitesiz bina, müteahhitlerin kullandığı malzemelerdeki bir takım aksaklıklar, 17 Ağustos depreminde bize acılar yaşattı" diye konuştu.

Ertürk, İzmit'in zeminindeki sağlamlığının Gölcük'e göre yıkımların daha az yaşanmasını sağladığını belirterek, 17 Ağustos depreminin hemen ardından çok ciddi çalıştaylar, toplantılar yapıldığını, ilgili bakanlıklar, valilik, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerin katıldığı toplantılarda, deprem konusunun masaya yatırıldığını kaydetti.

"En önemli hasarlar kaçak yapılarda"

Depremde en önemli hasarların kaçak yapılarda meydana geldiğine dikkati çeken Ertürk, şunları söyledi: "Deprem sonrası İzmit'in zemin etüdü çıkarıldı. Buna göre planlar revize edildi, bazı yerlerde kat adetleri düşürüldü. Planlarımız ilgili bakanlıklarca gözden geçirildi ve onaylandı. O planlara göre inşaatlar yapılmaya başlandı ki, tam o sırada 'yapı denetim kanunu' diye bir kanun çıktı. Hem belediyeler için hem de vatandaşlarımız için kolaylıklar sağlandı. Bakış açımız deprem olmak üzere, o günden bu yana kaçak binalara karşı mücadelemiz sürüyor."

Kaçak bina yapanlara ve göz yumanlara 2 ile 5 yıl arasında hapis cezasının olduğunu hatırlatan Ertürk, yapılan her binanın ruhsatlı olması için çaba sarf ettiklerini belirtti. Ertürk, insanların kaçak binaya yönelmemesi için ruhsat süreçlerini azalttıklarını ifade ederek, "Yeter ki gelsinler, ruhsat alsınlar ve inşaatları kontrollü bir şekilde yapsınlar. Amacımız olası bir depremde sıfır can kaybının yaşanmasıdır" diye konuştu.

"Orta hasarlı binaların artık kurtulma şansı yok"

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Kocaeli Şube Başkanı Aykut Bozkurt da Marmara depreminden sonra 285 bin adet konutun hasar aldığını dile getirerek, "Bunun yanında 42 bin 900 iş yeri ve binada da hasar oluşmuş. Bunları önümüzdeki olası bir depremde minimuma indirme amacıyla eğitimlere ağırlık verdik" diye konuştu.

Bozkurt, kamunun ve devletin de deprem konusunda çok sayıda çalışma yaptığını anlatarak, "Mesela 2001 yılında 'Yapı Denetim Yasası' çıktı. Bu yasanın depreme dayanıklı binaların üretilmesi adına, projelerin ve inşaatta kullanılan yapı malzemelerinin denetimiyle alakalı getirileri oldu. Bu yasada olumlu bir sonuç elde edildi" şeklinde konuştu.

Bozkurt, deprem öncesi Kocaeli'deki binaların 1975 yılında yapılan deprem yönetmeliğine göre tasarlandığına dikkati çekerek, 1998 yılında yürürlüğe giren deprem yönetmeliğiyle yapılmış, projelendirilmiş bina sayısının çok az olduğunu anlattı. Marmara depreminden önce binaların çoğunun eski yönetmeliğe göre yapıldığı için yeni deprem yönetmeliğine uygun olmadığını vurgulayan Bozkurt, "Bir çok bina yetersizdi. Bu yetersiz olan binaların çoğu göçtü veya hasar aldı" ifadesini kullandı.

En son 2007 yılında "Afet bölgelerinde yapılacak yapılar" hakkında yönetmeliğin yürürlüğe girdiğine dikkat çeken Bozkurt, "Şu anki yapıların hepsi depreme dayanıklı ve güvenliklidir. Yapı denetim firmaları tarafından da güvenli bir şekilde kontrolleri yapılmaktadır" diye konuştu.

Bozkurt, resmi kayıtlara göre hasarlı bulunan binaların çoğunun davalık olduğunu belirterek, "İnanıyorum ki önümüzdeki süreçte mahkemesi sonuçlananların hepsi yıkılacaktır. Mahkeme süreci sonuçlanmayan orta hasarlı binaların hepsi ağır hasara dönüşmüştür. Orta hasarlı binaların artık kurtulma şansı yoktur. Hepsi yıkılmalıdır."