Bu yıl, özelleştirmelerin ve şirketlerin yılı oldu. Nedeni ise basit; makro ekonomik istikrar yerleştikçe, sıradan ekonomik birimler tarafından da bu olgu kabullenildikçe, özel kesim ivmeli ve daha uzun vadeli bir bakış açısı egemen hale geliyor. Ekonominin genelinden daha küçük birimlere; sektörlere, şirketlere doğru bu akım yayılırken, daha farklı alanlarda da yeni oluşumlar, yeni dinamikler harekete geçiyor.
Bunlardan biri de, kentlerimizde farklı biçimde ortaya çıkan bir dinamik: markalaşma!
Türkiye'nin farklı bölgelerinde farklı kentler, yeni bir solukla, yeni bir perspektifle kendi değerlerini marka biçimine getirerek, katma değerli bir çıkış yapmak istiyorlar.
Bunun nihai amacı geliri artırmak. Geniş bir yelpazeye yayılan kültürel, tarihsel ve yöresel değerlerin tek tek sunulması ve nihai olarak yöresel ticari geliri artırmasını beklemek yerine, hepsinin bir arada ve katma değerini yükselterek marka haline getirerek geliri artırma çabaları yükseliyor.
Kent markası oluşturma çabalarından biri de, bir süreden beri Gaziantep'te sürdürülüyor. Hedef belirlenmiş: Kenti markalaştırmak, kentteki markalaşma süreci ile Gaziantep'te üretilen ürünlere yurtiçi ve yurtdışında artı değer kazandırmak; yatırımcıları bu kente çekmek, ulusal ve uluslararası pazarlarda 'Gaziantep ürünü kalitelidir' algısını yaratmak. Bu hedefe uygun olarak, kentin değerlerine hem içeride, hem de uluslararası platformlarda dikkat çekilmeye çalışılıyor.
Sanayisi ve ihracata olan katkısı ile gelişmiş bir kent olan Gaziantep'in sınır komşusu olan illerin neredeyse tamamı teşvik kapsamına giren iller. Yani katma değeri artırmak için özel girişimden başka yol yok. Ekonomik olarak kentin katma değerini artırmak, kentsel markalaşma için atılan adımlardan biri, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey'in öncülüğünde, 16-18 Eylül tarihleri arasında düzenlenen 'Gaziantep Gurme Festivali' oldu. Kamuoyunda bilinen biçimiyle 'kebap, baklava, fıstık' üçlüsünün çok ötesinde olan, sekiz ayrı kategoride 300'ü aşan tarifle
zengin bir yelpaze ve içeriğe sahip olan Gaziantep mutfağı ve yemek kültürü, bu festivalde katılımcılara tanıtıldı. Gaziantepli olan eski siyasetçi Ali İhsan Göğüş, 'Kent kültürü insanları, önce yemekleri ile karşılar' diyor. Nitekim, Gaziantep'in Nizip ilçesi sınırlarında yer alan Zeugma kentinden çıkarılan mozaiklerde sık rastlanan Dionysos figürleri de, bu yörenin yeme-içme kültürünün 'tarihsel karşılaması' bir bakıma.
Toplumda bilinen ya da bilindiği sanılan kültürel unsurlara, yeni bir bakış açısı ve sunumla kamuoyunun dikkatinin çekilmesi, markalaşmayı getirecek bir süreç.
Gaziantep kent markasını yükseltmek için merkezi yönetimin iradesi ile değil, yerel yönetimin öncülüğünde, sanayi ve ticaret odasının katılımı ile bu projeyi yürütüyor. Gaziantep'in girişimcilik ruhu, markalaşma yolunda ilk adımı atan kent olma özelliğini kimseye kaptırmama heyecanında da kendini gösteriyor.
Bürokrasi işe dahil olunca neler oluyor?
Gaziantep Gurme Festivali'ne, Ankara'daki diplomatik misyon temsilcilerinin de davet edilmesi gündemdeydi. Bu konuda tüm hazırlıklar yapılırken, Kültür Bakanlığı'nın 'Bu işi biz yaparız' diyerek, Dışişleri Bakanlığı eşgüdümü ile projenin bu bölümünü üstlendiği, daha sonra da ulaşım konusunu bahane ederek 'Yapamıyoruz' dedikleri anlatılıyor. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Güzelbey, "Ankara'dan 100'e yakın diplomatı bu festivale getirebilecek durumdaydık. Ankara 'Biz yaparız' dediği için, inisiyatifi onlara bıraktık" diyor. Güzelbey, gelecek yıl bu konuda 'Ankara'ya iş bırakmadan' kendi inisiyatifiyle festivali yürütmek niyetinde!