Picasso İstanbul’da - Konferanslar
Konuşmalar saat 19:00’da konferans salonunda. Türkçe’ye simültane çeviri yapılacaktır.
8 Şubat Prof. Semra Germaner – Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Modernizm, Picasso ve Türk resmi
Sanatını yaşamıyla özdeşleştiren, sürekli araştıran, sanatı sorgulayan ve yapıtıyla sanat
alanına büyük özgürlük getiren Picasso, 20. yüzyıl başının modernizm anlayışının
temel ilkelerini uygulamış ve bu yönüyle çağının sanatını ve sanatçısını derinden
etkilemiştir. Semra Germaner konuşmada, Picasso’nun yaratıcısı olduğu modernizmin
başlıca akımlarından kübizmin biçimsel ve kavramsal nitelikleri üzerinde duruyor ve
geç kübizmin Türk sanatına etkilerinden örnekler vererek söz ediyor.
10 Şubat Paul Poudade – Fransa’nın Ankara Büyükelçisi
Picasso’nun baskı ve gravürleri
Mavi Döneminde çeşitli baskı teknikleriyle denemeler yapmaya başlayan Picasso, kısa bir
sürede ustalaştı. Daha ilk denemelerinden biri olan “Yoksulların Yemeği”, yapıldığı
dönemin karamsar havasını yansıtmanın yanısıra, teknik olarak Picasso’nun daha sonra
yapacağı gerçeküstücü baskıların temellerinin de bu yıllarda atıldığına işaret eder. Paul
Poudade, Picasso’nun baskı ve gravürlerinin öyküsünü, Picasso İstanbul’da sergisinde yer alan eserler üzerine yoğunlaşarak anlatacak.
15 Şubat Prof. Elizabeth Cowling – University of Edinburgh
Bulmak, eklemek, dönüştürmek
Picasso’nun ‘inşa edilmiş’ heykelleri
Kübist dönemde Picasso, geleneksel modelleme ve oyma tekniklerini geride bırakıp
birleştirme eserler yapmaya başlamış, böylece heykel sanatında kalıcı bir devrim
yaratmıştır. Elizabeth Cowling, konuşmasında Picasso’nun bu teknikle yaptığı en ünlü ve
etkili heykelleri, malzeme seçimi, yöntem ve amaç açısından mercek altına alıyor.
17 Şubat Dr. Neil Cox – University of Essex
Picasso'dan 'sanatçı yaşamları'
Sanatçı figürü, Picasso’yu her döneminde büyülemiş ve eserlerinde geniş yer bulmuştur.
Neil Cox, bu konuşmada heykeltıraş Pygmalion, Balzac’ın kurgusal ressamı Frenhover ve
Ingres’in Raphael imgesi üzerine yoğunlaşıp, Picasso’nun 19. yüzyıl sonlarındaki
formasyonunda bunların ne denli önemli bir yer tuttuğuna değiniyor.
22 Şubat Dr. Erik Näslund – Dansmuseet, Stockholm
Picasso ve sahne çalışmaları
Picasso, 1917 yılında Serge Diaghilev’in Rus Bale Grubu’nun sahnelediği “Parade” balesinin sahne ve kostüm tasarımını yapmıştı. Bunu takip eden yıllarda sahne sanatları Picasso’nun yaşamında ve sanatında önemli bir yer tutmaya başladı. Naslund konuşmasında, bu
etkileri dönemin teatral ve dekoratif akımlarının çerçevesinde inceliyor.
24 Şubat Prof. Peter Read – University of St. Andrews
Picasso ve şairler
Simgecilikten Gerçeküstücülüğe yaratıcı diyalog
Yirminci yüzyılın en önemli şair ve yazarlarından Max Jacob, Guillaume Apollinaire,
Gertrude Stein, Jean Cocteau, André Breton, Paul Eluard, Louis Aragon ve Jacques Prévert Picasso’nun yakın dostlarıydı. Peter Read konuşmasında, kendi de birçok şiir ve oyun
yazan Picasso’nun edebi akımlara verdiği çeşitli tepkiler, şair dostlarının portreleri ve kitap
illüstrasyonları yoluyla, edebiyata olan ilgisinin resim ve heykellerine nasıl yansıdığını
inceliyor.
1 Mart Dr. Deepak Ananth – École des beaux-arts, Caen, Normandy
Biçimden biçime Picasso
Tetiklediği eleştirel metinler ışığında Picasso'nun yapıtı
Picasso’nun bir sanatçı olarak başarısı, en derin teorik çerçevelerden yola çıkarak birçok
kez yorumlanmış, bu eleştirel yazıların sayısı ve kapsamı ise çok ciddi bir külliyat
oluşturmuştur. Metinlerden oluşan bir labirenti andıran bu çalışma ve araştırmalar, kendi
içlerinde birçok ipucu barındırmaktadır. Bu konuşmada, çok yönlülük açısından benzersiz
bir sanatçı olan Picasso’nun araştırılmasında kullanılmış çeşitli düşünce tarzlarının bir
araya getirilmesine çalışılacaktır.
3 Mart Dr. Manuela Mena – Museo Nacional del Prado
Picasso ve Eski Ustalar
Picasso’nun ilk gençlik döneminden itibaren geçmişin büyük resim ustalarına duymuş
olduğu hayranlık ve onların fikir ve kompozisyonlarını ne şekilde kullanmış olduğu, Prado
Müzesi’nden yola çıkılarak diğer müzelerden, kitaplardan ve reprodüksiyonlardan
faydalanarak ele alınacaktır. Söz konusu etkilerin izlerine Picasso’nun pek çok resminde
rastlamak mümkündür; bu etkiler yer yer Picasso’nun üslup değiştirmesine ve kendini
ifade etmenin yeni yollarını bulmasına yardımcı olmuştur.
8 Mart Dr. Gertje R. Utley
Picasso ve siyasal bağlanma
Pablo Picasso’nun yaşamında ve sanatında siyaset
Gertje Utley’in konuşması, Picasso’nun II. Dünya Savaşını takip eden yıllarda üyesi olduğu
Fransız Komünist Partisine olan bağlılığını ele alıyor. Üyeliğinin nedenleri, komünizmin
hayatı ve sanatı üzerindeki etkileri üzerine yoğunlaşacak olan Utley, söz konusu yıllarda
Nazi işgalinin ardından yara sarmakta olan Fransa’da ve Soğuk Savaş’ın gittikçe kızıştığı
dünyada Sovyet Rusya’nın gözetiminde agresif bir rol oynayan Fransız Komünistleri’nin,
sanatı nasıl stratejik bir propaganda aracı olarak kullandıklarını izliyor. Picasso’nun da
dediği gibi: “ Hayır, resim ev süslemek için yapılmaz. Düşmana karşı savunma ve saldırı
için bir silahtır.”
10 Mart Prof. Robert Rosenblum – New York University, Solomon R. Guggenheim Museum
21. yüzyılda Picasso
Picasso’yu anlayış biçimimiz son elli yılda o denli değişmiştir ki, en tanıdık eserleri bile
bugün tamamen farklı görünmektedir. Rosenblum bu konuşmasında üç başyapıt,
Avignon’lu Kızlar (1907), Ayna Karşısındaki Kız (1932), ve Guernica (1937) üzerine
yoğunlaşıp, kilit öneme sahip eserleri algılama biçimimizin zamanla nasıl zenginleşip
karmaşıklaştığını inceliyor.
15 Mart Marie-Laure Bernadac – Musée du Louvre
Model olarak resim: 1953-1973
Picasso, hayatının son yirmi yılında (1953-1973) resim sanatını bir model olarak
kullanmıştır. Eski ustalar ve Empresyonistlerin yapıtlarını kendine tema edinen sanatçı, bir
bakıma resmin resmini yaparak kendi geç dönem üslubunu yaratmıştır. Özgürlüğü
açısından etkileyici de olsa, bu çalışma biçimiyle ilgili “Resim benden kuvvetlidir, bana
istediğini yaptırır” diye konuşan Picasso, aynı dönemde olağandışı erotik temaları öne
çıkararak bir bakıma yaklaşmakta olan ölüme karşı da bir mücadele veriyordu. Marie-
Laure Bernadac konuşmasında, karmaşık kaynakları ve çok çeşitli teknikleriyle ilginç olan,
ve Picasso’nun en üretken dönemi olan bu geç dönemi örneklerle irdeleyecek.
17 Mart Prof. Pepe Karmel – New York University
Picasso ve yazı sanatı: Çizer gibi yazmak
1912’de resim ve heykelin de bir nevi yazı olduğunu düşünmeye başlayan Picasso, sanat
eserinin dış dünyayı yansıtan bir aynadan ziyade, işaretlerin bir şekilde düzenlenmesi
olduğu kanısına varır. Kübizm akımınında kilit öneme sahip olan bu düşünceye 1924
yılında geri dönen sanatçı, noktalardan ve birbiriyle kesişen çizgilerden oluşan, ve
kaligrafi sayfalarını ya da astronomik haritaları andıran bir dizi çizim yapar. Pepe Karmel,
bu konuşmada bir yazı çeşidi olarak çizim kavramını çözümleyip, bunun Picasso ve diğer
20. yüzyıl ressamları üzerindeki etkisini izleyecek.
22 Mart Prof. Michael FitzGerald – Trinity College, Connecticut
Dünyada Picasso: Sanatın merkezinde bir yabancı
20. yüzyılın ilk yıllarında sanat dünyasının merkezi olan Paris’te, Picasso’nun zor şartlar
altında yaşayan bir göçmen konumundan, sanat aleminin öncülerinden biri olmaya uzanan yolculuğunda, tüccarlar, koleksiyoncular ve eleştirmenlerle olan ilişkilerini inceleyen
Michael FitzGerald, bu ilişkilerin Picasso’nun dünya çapındaki itibarının gelişmesi ve diğer
ressamlar üzerindeki etkilerine de yer veriyor.
24 Mart Gérard Régnier (Jean Clair)
1907'de Picasso ve Klimt: İkili bir avangardın doğuşu
1907’de Pablo Picasso Paris’te, Gustav Klimt ise Viyana’da Modernizm’in iki başyapıtı
sayılan eserlerini aynı anda tamamlamaktadır: “Avignon’lu Kızlar" ve "Adele Bloch –
Bauer’in Portresi”. Her iki eser de aşkla suçun, cinsellikle ölümün ve Eros’la Thanatos’un
tarihini ele almaktadır. Picasso bu resmiyle Kübizm’e ve devrime giden yolu işaret
etmektedir, Klimt ise geometrik desenlere adeta saplanarak Viyana Secession dönemi
dekoratif sanatının sınırlarını zorlamaktadır. Klimt hala Doğu’ya ait bir soyutlama
kavramıyla yakından ilintili bir estetiğe bağlı kalırken, Picasso yepyeni bir figüratif
anlayışla eser vermektedir. Konuşmasında Régnier, aynı tarihlerde iki sanatçının benzer
konulardaki farklı yaklaşımını irdeleyecek.