Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, basını davet ettiği iftar
yemeğinde “Karadeniz yolunun, çevrenin korunması için kıyı şeridinden
uzaklaştırılarak devam edeceğini” açıkladı. Kıyı Emniyeti Genel
Müdürlüğü’nün Anadolu Hisarı Sosyal Tesisleri’ndeki
yemekte sorularımızı yanıtlayan Yıldırım, özellikle 3. köprü
için “bilim ve uzmanlık çevrelerinin katılımıyla özel çalıştay istediğimizi”
belirtince de şunları söyledi: “Ortak akıl her zaman mümkündür. Hiç kimse bu
güzel İstanbul’un, ülkemizin güzel bölgelerinin yok olmasını istemez...”
Ulaştırma Bakanı Yıldırım’ın 11 Eylül 2009’daki “iftar yemeği ve basınla
sohbet” toplantısında güncel konuları “karşılıklı konuşma” olanağı bulduk.
Ulaştırma Şûrası Koordinatörü Prof. Dr. Metin Yerebakan’ın
bakanlık tarihi anlatırken “çekirdeğimiz demiryollarıdır...” anımsatması,
konuşmaların da yeni demiryolu projelerinde yoğunlaşmasına neden oldu.
1950’lerden sonraki “yarım yüzyıllık ihmal” nedeniyle yeni çalışmaların
görülemediğinden yakınan Bakan Yıldırım, “27 Eylül’deki şûradan sonra ulaştırma
gündemimizde demiryollarının öne çıkacağını” söyledi.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakçı, Müsteşar
Habip Soluk ve Strateji Başkanı Kenan
Bozgey’in de katıldıkları toplantıda Bakan’a yönelttiğimiz sorular
üzerine yaptığı açıklamalar özetle şöyle:
Körfez köprüsü
İTÜ’deki ulaştırma uzmanları, İzmit Körfez Köprüsü’nden
Bursa, Kocaeli ve İstanbul metropollerini Ege’ye ve tüm Anadolu’ya bağlayacak
bir demiryolu geçişini zorunlu görüyorlar... Bunu anımsatmamız üzerine “Aslında
biz de istiyoruz ve ihale şartnamesine bile koyduk” diyen Bakan, ardından “neden
vazgeçildiğini” ise şöyle açıkladı: “3 km’lik açıklıkta teknik olanaksızlıkların
bulunduğu, ayrıca yap-işlet-devret yöntemi için de ekonomik olmayacağı
belirtildi...”
Karadeniz yolu
Başbakan, 2007’de Karadeniz kıyı yolunu açarken “İnşallah bu yol tamamen
sahilden İstanbul’a devam ederek 3. köprüyle birleşecek” demiş ve eklemişti:
“Benim rüyam bu...”
Erdoğan’ın bu rüyası gerçekleşirse aynı yolun kıyı yaşamı ve çevre üzerindeki
tahribatı da aynen devam edeceğinden, hiç değilse Batı Karadeniz’de bunun
önleminin alınıp alınmayacağını sormamız üzerine de Yıldırım şu yanıtı
verdi:
“Bir siyasetçi olarak bunu yanıtlamam zor ama doğanın bir bekâreti var. İlk
proje vazgeçilemeyecek bir noktadaydı, biz de tamamladık. Ama şimdi Sinop’tan
sonrası tekrar değerlendiriliyor; aynı konseptle gitmeyeceğiz; olabildiğince
güneye (kıyıdan içeriye) çekmeye gayret ediyoruz...”
3. köprüde ‘Ortak Akıl’
En tartışmalı proje olan 3. köprüye güzergâh belirlenmesi için de Başbakan’ın
“helikopter etütleri”nden bilim dünyamızın “rencide” olduğunu belirtmemiz
üzerine Yıldırım’ın açıklamaları da aynen şöyle:
“3. köprü Başbakan’ın, bakanın ve belediye başkanının helikopterden
belirleyeceği güzergâhla sınırlı değil. Bunun evveliyatı 1993 yılına gidiyor. 6
güzergâhta çalışma yapılmış ve bunlar Başbakan’a da gösterilmek
istenmiştir.”
Helikopter gezilerinin, “karar” için değil “bilgilendirme” için olduğunu
vurgulayan Bakan Yıldırım’a; “Demokratik açılımı biz de 3. köprüde istiyoruz;
akademisyenlerle meslek odaları temsilerinin, bakanlık ve belediye uzmanlarıyla
birlikte katılacakları bir çalıştay talep ediyoruz...” dediğimizde ise
düşüncelerini şöyle açıkladı:
“Ortak akıl her zaman mümkündür. Hiç kimse bu güzel İstanbul’un, ülkemizin
güzel bölgelerinin yok olmasını istemez... İhtiyaçlar bir tarafta ve
hassasiyetler bir tarafta ve bunların dengesinin iyi kurulması gerekiyor..”
Ulaştırma Bakanı sohbetin sonlarında yeni projelerini anlatırken “Mesela
Çanakkale köprüsü de gündemde, ona da itirazınız var mı?” diyerek bu kez bize
soru sorunca, şu yanıtımızı da sadece gülümsemeyle karşıladı: “O konuda da
Çanakkaleli sivil kuruluşlar ile yine bilim çevreleriyle çalıştaylar yaparak
karar vermelisiniz...”
Bakalım o günkü sohbet boyunca ısrarla dile getirdiğimiz “ulaştırmada da
demokratik açılım” beklentilerimiz, 27 Eylül-1 Ekim 2009 günlerinde İstanbul’da
yapılacak “10. Ulaştırma Şûrası”nda gerçekleşebilecek mi?