Fikret Mualla retrospektifi ile ilgili tartışma başlatan Ferit Edgü'ye 'sahte' resimler hangileri diye sorduk: Sonuçlarına katlanılırsa inceler ve açıklarım.
İstanbul Modern'de açılan Fikret Mualla retrospektifinin büyük tartışmalara gebe olduğu uzun süredir biliniyordu. Ancak tartışmanın tarafları, söz almadıkça bunu dile getirmek gazeteciler için zor olduğundan dedikodu sütunlarında değinilebilen bir durum söz konusuydu.
Türkiye'de Fikret Mualla'yı en iyi bilenlerden biri, hatta en iyi bilen kişi Ferit Edgü'dür. O nedenle de İstanbul Modern, sergi için Edgü'yü görevlendirmişti. Daha sonra müzeyle yolunu ayıran Edgü, sergi kapanıncaya kadar sessizliğini korumak kararındaydı. Ancak bir gün fikrini değiştirdi ve sergiyi eleştiren mektubunu Radikal'e iletti. Cumartesi günü yayımladığımız mektup, en çok kimi tabloların sahte olabileceği iddiasıyla ses getirdi. Ferit Edgü'nün ressamı yeterince tanımamakla suçladığı küratörler adına Ali Akay bir yanıt kaleme aldı. Akay da Edgü'yü Fikret Mualla'nın ticaretini yapmakla suçladı, sahtenin ancak bilimsel yöntemlerle belirlenebileceğini söyledi.
Türkiye'nin en önemli sanat kurumlarından biri olan İstanbul Modern'i zor durumda bırakan bu tartışma kolay kolay sonuçlanmaz. Ama özellikle sahte tablo iddiasını netleştirmek için soruları doğrudan Ferit Edgü'ye yönelttik. Edgü, 'Konuyla ilgili son sözlerimdir' diyerek sergiyi anlattı.
Oya-Bülent Eczacıbaşı'nın isteğiyle bir Fikret Mualla sergisi ve sonbaharda da bir Abidin Dino sergisi düzenlemeyi kabul ettim. Yaklaşık 800 resim arasından sergiye katılacakları seçtim. Sonra seçmediğim kimi eserler için bana 'Oya hanım bu resimlerin sergide ve afişlerde yer almasını istiyor' denince ben de bıraktım.
O arada sizin seçme süreciniz tamamlanmamıştı değil mi?
Evet. Ben önerilere kapalı bir insan değilim, ama serginin sorumluluğunu taşıyan kişinin bu yeni resimlere olur vermesini istemeleri gerekirdi. Üstelik oraya gönderilen eserlerden de kuşku duyuyorsam bu sorumluluğu devam ettirmeme gerek kalmaz.
Bu kuşkuyu neden duyuyordunuz, kara listenizdeki kaynaklardan geldiği için mi, yoksa 'bakıp' gerçekliğinden emin olamadığınız için mi?
İkisi de. Sonradan öğrendim ki zaten benim kuşku duyduğum kaynaklarla resim alım-satımı gibi bir ilişki de varmış.
Bu kuşku duyulan kaynaklar nedir, kimlerdir?
Sistematik olarak sahte Fikret Mualla üretip gerçekleriyle birlikte satanlar.
İsimlerini açıklar mısınız?
Şunu açıklayabilirim: Fikret Mualla'nın koruyucu meleği denilen, ki koruyucu şeytanı demek daha doğru olur, Madam Agnes diye biri vardı. 1976'da Madam Agnes, elindeki resimleri makul fiyatlarla satıyordu. Ancak sonra fiyatları arttı. Sonra Türkiye'ye gelen Madam Agnes kökenli resimler arasında çok sayıda sahte çıkmaya başladı.
Ölümünden sonra Paris'te satışa çıkarılan terekesinde çok sayıda sahte Fikret Mualla vardı. Fikret Mualla'nın hiçbir zaman kullanmadığı yağlı pastellerle yapılmış resimler, başka ressamların üzerine basılmış Fikret Mualla damgaları vardı...
Neden İstanbul Modern'deki Fikret Muallalar hakkında kesin bir yargıda bulunmuyorsunuz?
Sergide yapıtları yer alan koleksiyon sahipleri bu eserleri incelememe ve sonuçlarına katlanırlarsa hepsini incelerim. Eğer sahipleri istemezse benim böyle bir şey açıklama hakkım yok.
Ama iddia duruyor ve sergideki bütün tablolar için de bir şüphe dile getirilmiş oluyor; buna hakkınız var mı?
Hayır, bütün tablolar için değil, oradaki bazı resimlerden kuşkum var, diyorum. Onları ben seçmedim. Hangileri diye soruyorsanız, bunun için koleksiyon sahiplerinin bana izin vermesi lazım. O zaman inceler, sonucu nedenleriyle açıklarım. Talep olmadan böyle bir açıklama yapılamaz.
Sanat dünyasının üzerine titrediği İstanbul Modern'in ilk büyük süreli sergisinde böyle tatsız bir tartışmanın odağı olmasına ne diyorsunuz?
Aslında sorun ne Fikret Mualla sorunudur, ne Ferit Edgü sorunudur, ne de küratör sorunudur. Sorun müze sorunudur. Bir müzenin, gerçek bir müze olması için kılı kırk değil bin yarması lazım. Benim bir yapıt için kuşkum varsa, aldanıyor olsam bile, o kuşku sözü ağızdan çıktıktan sonra hemen bertaraf edilmesi lazım. Müze yönetiminin kimlerle çalıştığını çok iyi bilmesi lazım. Başka türlü saygınlık gerçekleşemez. İstanbul Modern, umarım Türkiye'deki diğer uzmanları kendisine çeker ve modern Türk resmine yakışan, saygınlığı olan bir müzeyi gerçekleştirir. Benim tek istediğim budur.
'Değerlendirme kriterim gözdür'
Fikret Mualla'dan para kazanmakla suçlandınız, ne diyorsunuz?
b>
Fikret Mualla'yı Türkiye'ye ben getirdim, Türkiye'de tanınması için sayısız yazılar yazdım, birçok sergisini düzenledim ve tabii ki ticari bir iş olduğu için para da kazandım. Bunda utanılacak bir şey yok. Sadece Fikret Mualla'nın yapıtlarından para kazanmış olmam bile onun eserlerine sahip çıkmamı gerektirir. Nitekim bugüne kadar bilgime güvenenler için eserleri inceledim, gerçekleri sahtelerinden ayırdım ve bunları da profesyonel olarak yapmadım.
Siz Fikret Mualla'nın sahte resimlerini orijinallerinden nasıl ayırt ediyorsunuz?
Ben eksper değilim, çünkü eksperlik bir meslektir ve sadece bir Fikret Mualla eksperliğiyle olmaz. Ama kendisini, sanatını yakından tanıdığım, izlediğim sanatçılar için görüş bildiririm. Değerlendirme kriterlerim, ölçütüm sadece ve sadece gözdür. Çünkü göz dediğinizde bilgi, beğeni, birikim ve deneyim söz konusudur. Eğer birisi Fikret Mualla'nın 1500 eserini gördüyse, o eserlerin izini sürdüyse; o eserler hangi koleksiyonlarda yer aldı, sanatçı hangi dönemlerde neleri yaptı, kimlerden etkilendi, bunları biliyorsanız, resmini de biliyorsunuz demektir. Bir de kaynaklar, resmin nereden geldiği çok önemlidir. Paris'te Fikret Mualla'dan resim alan kişiler vardı, ben bunların neredeyse hepsini tanıdım.
St. Anne Desenleri'ni sergiden çektiğiniz, sonra da 'yok diye' eleştirdiğiniz söyleniyor.
Bu desenler bende, İstanbul'da ve Paris'te birçok insanda var. Desenlerin kimlerde olduğunun listesini onlara verdim, Türkiye'den de Paris'ten de sağlayabilirlerdi. Ya da kataloğa alsalardı, o bile yok.