Sanayi Kentlerimiz ve Dilovası

İstanbul'dan Kocaeli Gebze mevkine giderken, sanayi tesislerinin yarattığı ağır kirliliği hemen hissedersiniz. Bölgede fabrikaların çoğunda atık ciddi bir sorun yaratırken, işçilerin yaşadığı yerleşim bölgelerinde, altyapı sıkıntılarının bulunduğu, kent merkezinin sosyal ve kültürel donatılara sahip olmadığı, düşük kaliteli konutların ve gecekonduların yaygın olduğu görülüyor. Bu bölgeden çıkarak Kocaeli yönüne herhangi bir araçla yöneldiğinizde ise yaklaşık 10-12 km sonra sol tarafınızda hava kirliliğinin ve ağır bir kokunun eşlik ettiği büyük bir sanayi havzası ile karşılaşıyorsunuz. İşte gazetelere manşet olan belde Gebze'ye bağlı Dilovası beldesi burası. Belde uzun süreden beri kamuoyunun gündemine, sanayi atıkları, çevre kirliliği, yüksek kanser oranları ile taşınmakta. Küresel pazara üretim yapan taşeron ağlarının bir parçası olan bu bölge, İstanbul il merkezine 60 km, İzmit İl Merkezine 35 km, Gebze İlçesine yaklaşık 12 km uzaklıkta yer almaktadır. Kuzey ve Doğusunda D-ıoo (E-5) Karayolu, Batısında TEM otoyolu, Güneyinde demiryolu ve limanlar bulunmaktadır. Mevcut sanayi tesisleri ve ulaşım alternatifleri nedeniyle, bölge konum olarak farklı bir özelliğe sahip. Bu konumundan ötürü de önemli bir rant değeri taşımaktadır. Sanayi arsalarının değerinin metrekaresinin 100-150 dolar olduğu ifade edilmekte.

Dolayısı ile çevre kirliliğinin yanında rantın kokusunu da almak mümkün. Bölgede 171 adet fabrikada 15.000 civarında işçinin çalıştığı belirtiliyor. Dilovası 20 senelik süreçte hızla büyüyen bir yerleşim 1985 yılında 3000 olan bölge nüfusu, 1990 yılında 19 bine, 2000 yılında 29 bine ulaşmıştır. Belde nüfusunun günümüzde 50 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Tabii bu süreç yerleşimle sanayinin iç içe geliştiği bir süreç. Tehlike sinyalleri çok önceden çalınıyor.

Peki Dilovası'nda yaşanan ne? İnsan sağlığının bu denli risk altına atıldığı emekçi kentinde, sorunların çözümü nerede aranıyor? Kritik sorular bunlar.

Meclis araştırma komisyonunun raporu, Dilovası Organize Sanayi Bölgesi içindeki Yeni Yıldız ve Fatih mahallelerinin boşaltılmasını öneriyor. Önerinin gerekçelerinden biri artan sanayi rantı. Dolayısıyla Dilovası, kent merkezlerinde giderek yaygınlaşan kentsel dönüşüm uygulamalarının, farklı bir düzlemde gündeme getirmekte. Bu dönüşüm Sanayi rantının yerleşimi kuşatması-içermesi- dönüştürmesi süreci. Yani çarpık kentleşmenin faturası, hayatını sürdürebilmek için her türlü sağlıksız koşulda yaşamayı göze alan emekçilere kesiliyor.

Ancak burada krtik konu Gebze-Dilovası, sanayi atıkları ve yüksek kanser oranlarıyla yerel bir problem olarak görülmesi eğilimi. Oysa Dilovası küresel pazar için üretim yapan ve taşeron ağları üzerinden örgütlenen günümüz sanayi bölgelerinden yalnızca biri. Ancak sermaye açısından bunu tartışmak, kapitalizmin makyajının akması demek.

Çünkü küresel-bölgesel ve yerel dinamiklerle şekillenen günümüz sanayileşmesinde, birbiri ile rekabet edebilmek ve doğrudan sermaye yatırımlarını ülkelerine çekmek adına en yüksek sömürü ortamı hazırlamaya çalışıyor.

Sonuç olarak, Dilovası küresel ağın düğüm noktalarından biri olarak önemli bir örnek. Zaten Meclis araştırma komisyonun hazırladığı rapor, bu bölgenin gerek sosyal, gerek çevresel gerekse insan sağlığı açısından sonuna kadar sömürüldüğünü ortaya koymakta. Bu ve benzeri bölgelerin küresel rekabetin atık (çöküntü) bölgeleri olarak tanımlanması mümkün. Ve bunların sayısının hiçte azım-sanmayacak düzeyde olduğu da ortada. Bunun için kent mekânında yaşanan dönüşüm süreçlerini sermayenin çelişkileri bağlamında ele almamız gerekiyor. Sermayenin çıkarı, ne insan sağlığı ile, ne sağlıklı bir kent ve çevre ile, ne de insanca bir yaşam ile bağdaşmıyor.

Kapitalizm kendi suretinde bir dünya yaratmaya devam ediyor... Sürdürülebilirlik kavramı gibi icatlar ise anlaşılan o ki dikiş tutmuyor. O yüzden Edip Cansever'in dediği gibi yeni bir çağ gerek bize...