Dünyada ender bulunan doğa harikalarından Saros
Körfezi “imdat” sinyalleri veriyor. Deniz kirliliği almış başını
gitmiş. Pek çok tür balığın nesli tükenmek üzere. Yakında rant uğruna arazi
talanları da başlayacak. Yılın büyük bölümünü Saros’taki evinde geçiren çevreci
mimar, usta dalgıç Raşit Ündüz, Saros Körfezi’ni yok etmek
üzere olan zihniyetle mücadeleye baş koymuş. Çalmadık kapı bırakmıyor. Son
durağı Çevre Bakanı Dr. Veysel Eroğluolmuş.
“Sağ olsun. Konuyla çok ilgilendi. Elinden geleni yapmaya söz verdi” diyor.
Saros’ta neler olduğunu Ündüz’e sorduğumda çok çarpıcı gerçekleri bir bir
sıralıyor:
“Bölge olarak anlatacak olursak Saros, kuzeydoğu Ege’nin en ucu. Çöküntüyle
meydana gelmiş bir bölge ve denizden söz ediyoruz. Araştırmalara göre Saros
aşağı yukarı 144 tür balığın yaşadığı son derece ilginç bir körfez. Bence
körfezin en ilginç doğal özelliklerinden birisi şubat, nisan ve temmuz aylarının
15’i ya da 18’inde, her yıl hiç değişmeden, dip ve yüzey akıntılarının yer
değiştirmesiyle oluşan akıntılardan dolayı hiçbir atığı barındırmaması. Kendi
kendini arıtan, temizleyebilen dünyada üç denizden birisi. Dolayısıyla güneş
ışıkları, çok temiz ve berrak olan bu sularda çok derinlere kadar sızabiliyor.
Bu da derinlerde yaşayan canlı türlerinin hayatta kalmasını sağlıyor. Bu da dip
balığı dediğimiz balık sistemlerinin oralarda artarak üremelerine yardımcı
oluyor. Ayrıca geçit balığı, göçebe balık dediğimiz bazı türler var. Kimisi
soğuk, kimisi sıcak suyu seviyor. Saros Körfezi’nin yüzey suları 22 dereceyi
bulabiliyor. Ama 15-16 metrelere indiğinizde 16 dereceye kadar düşebiliyor.
Dolayısıyla da bu deniz her türden balığın yaşamasına bir ortam
sağlayabiliyor.”
Kızıldeniz'in Ege versiyonu
Çevrede sanayi tesisi olmaması nedeniyle bu suların hiçbir şekilde
kirlenmesine olanak bulunmadığına işaret eden Ündüz sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Saros’un Enez, Erikli, Keşan dolaylarında yani Yunanistan’a bakan tarafında çok
güzel görüntüler, kumullarla karşılaşıyorsunuz. Orada son yıllarda büyük
şehirlerden insanların da geldikleri bir tatil bantından söz ediyoruz. Dünyanın
pek çok ülkesinden gelen balık adamlar bu sularda dalış yapıyor. 1970’li
yılların başında Kaptan Jacques Cousteau Saros’a gelip dalış yaptığında, ‘Burası
Kızıldeniz’in Ege versiyonu. Bir tek burada Kızıldeniz’deki kadar balık ve
sünger çeşitliliğini gördüm’ dedi. Burası çok önemli bir bölge. Bu bölgenin çok
ciddi ölçekte korumaya alınması lazım.”