Sayıştay Belgeledi: Devlet de Yağmalıyor!



Türkiye ’nin en kapsamlı ‘Kıyı Raporu’ndan çarpıcı sonuçlar çıktı. Sayıştay’ın raporuna göre Ege, Marmara, Karadeniz, Akdeniz ve Adalar’da 8 bin kilometreyi bulan kıyılardaki kaçak ve çarpık yapılaşmada sadece özel kişilerin değil devletin de rolü var. Yapılaşma iznini belirleyen Kıyı Kenar Çizgileri’nin (KKÇ) tespiti tam yapılamıyor. Kıyı yapılaşmalarında etkin bir denetim de yok. Kıyı planlaması dokuz ayrı yerde toplandığı için devlet kurumları arasında sürekli sorun yaşanıyor. Kıyıları korumak için ilk adım olarak bütüncül bir kıyı mevzuatı ve yönetim modeli gösteriliyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’ın Bodrum’un ünlü koylarında yaptığı teftiş, kıyılardaki kaçak yapılaşma ve yağmayı yeniden gündeme taşıdı. Başbakan’a teknede eşlik eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, kıyılardaki kaçak yapıların yıkımına iki ay içinde başlanacağını açıklamıştı. Yıkımda 1992 yılı milat olarak alınacak. Bu tarihten önceki yapılar, ‘kazanılmış hak’ sayılacak.

Radikal'den Ömer Şahin'in haberine göre, Türkiye’nin kıyı varlığı ve kaçak yapılaşmaya ilişkin bugüne kadar yapılan en kapsamlı raporun altında Sayıştay’ın imzası bulunuyor. Sayıştay’ın beş denetçisi 2006 yılında ‘Kıyıların Kullanımının Planlanması ve Denetimi’ başlıklı performans denetim raporu hazırlandı. TBMM’ye de sunulan raporda bugünkü tartışmalara ışık tutacak tespit ve öneriler var. Rapor şöyle:

8 BİN KİLOMETRE KIYI: Türkiye’nin kıyı uzunluğu Karadeniz’de 1785, Marmara Denizi’nde 1089, Ege Denizi’nde 2805, Akdeniz’de 1577 ve bütün adalarda ise 1067 kilometre.

KIYI MEVZUATI YETERSİZ: Kıyı mevzuatı Türk hukuk sistemine ilk olarak 1926’da girdi. Kapsamlı düzenlemeler 1970’li yıllarda yapılırken 1982 Anayasası’nda kıyıların korunması ve kullanımı anayasal güvenceye alındı. 1984 yılında 3086 Sayılı Kıyı Kanunu yürürlüğe girdi. Bütüncül bir kıyı mevzuatı yok. Yasal düzenlemeler kıyıdan ne kadar uzaklıkta hangi tür yapılaşmalara izin verileceği konusuna yönelik.

DENETLEYİCİLER DE YAĞMALARSA! Özellikle kıyılardaki uygulamaları denetlemekle görevli kurumların da kıyı mevzuatına aykırı uygulamalar yapması, denetimi kötü etkiliyor.

DOĞAL YAPI BOZULUYOR: Kıyılardaki işgal sadece haksız kullanım değil, birçoğu aynı zamanda kıyının doğal yapısını da bozan eylemler. İşgallerin artması, bu alandaki denetimin yetersizliği yanında, tespit edilen ecrimisil miktarlarının da caydırıcı olmadığını ortaya koymakta.

DEVLET DE YAĞMALIYOR: Yalnızca özel kişi ve işletmeler değil, kamu kurum ve kuruluşları da kıyıları usulsüz, doğal yapıya zarar verici, eşit ve serbest yararlanmayı sınırlayıcı şekillerde kullanıyor.

YOĞUN YAPILAŞMA VAR: Kıyılar sanayi ve turizm yatırımı, su ürünleri üretimi, konut, liman, iskele yapımı gibi değişik amaçlarla kullanılıyor. Sonuçta yoğun yapılaşma nedeniyle doğal yapının bozulması tehlikesi var. Bu da yakın gelecekte hem turizm gelirleri hem de su ürünleri yönünden ekonomi için risk.

AYRI BİR YÖNETİM: Bütüncül bir kıyı mevzuatı yok. Yasal düzenlemeler kıyıdan ne kadar uzaklıkta hangi tür yapılaşmalara izin verileceği konusuna yönelik. Kıyı alanlarına özgü ayrı bir yönetim modeli oluşturulmalı. Yetki anlaşmazlığının giderilmesi için bu alanlarda kullanım, planlama, onaylama ve görüş bildirme tek çatı altında toplanmalı.

KIYI KENAR ÇİZGİLERİ: Kıyı alanlarında planlama ve uygulama için ilk ve zorunlu unsur olan kıyı kenar çizgilerinin (KKÇ) tespitinde sorunlar var. Kıyıların ne kadarında KKÇ tespiti yapıldığına ilişkin güncel bilgi yok.

YAZIŞMALARLA ZAMAN GEÇİYOR: Tespit edilen kıyı ihlalleri zaman alan yazışmalara konu olmakta, bu eylemler hakkında genelde işlem yapılmamakta. Başlangıç aşamasında önlenemeyen bu tür eylemlerin sonradan kaldırılması son derece güç ve masraflı.

USULSÜZLÜĞÜN TESPİTİ: Kıyılarda düzenli denetim yapılmıyor. Doğal yapıyı bozan usulsüz eylemlerin hangi bölgelerde yoğunlaştığı, nedenleri, artma veya azalma eğilimleri bilinmemekte, etkili önlemler almak için politika belirlenememekte.

ECRİMİSİL SIKINTISI: Devletin tasarrufunda bulunan kıyı alanlarındaki yasal olmayan uygulamaların ecrimisil alınarak sürdürülmesi, bu alanların yeterince korunamadığının ya da gelir elde etmek amacıyla işgallere göz yumulduğunun bir göstergesi olarak algılanmakta.

ÜST ÖLÇEKLİ PLANLAR YAPILMALI: Kıyıların özellikleri ve hangi kullanımlara uygun olduğu tespit edilerek üst ölçekli planlar üretilmeli. İlgili kurumların, planlama aşamasında doğru kararlar almasına olanak veren, kıyıların bütün özellik ve önceliklerini gösteren bir bilgi sistemi oluşturulmalı.

 TURİZM ALANLARINA ÖNCELİK: Özellikle turizm açısından önem arz eden ve yerleşimin yayılma ihtimali bulunan bölgelere öncelik verilerek KKÇ tespitleri tamamlanmalı.

 BİLİM ADAMLARINA GÖREV: KKÇ tespitlerinin sağlıklı yapılabilmesi amacıyla, bilim adamlarının da görüşü alınarak su hareketlerinin oluşturduğu alanların doğal sınırlarının belirlenmesine ilişkin bilimsel kriterler tespit edilmeli.