"Sazlıdere'de İnşaatlara Su Kenarından Başlanıyor"

(Fotoğraf: ANKA)

1 Eylül itibarıyla başlayan 2025-2026 adli yılı için “çevresel adalet”e  vurgu yapan İstanbul Barosu geçtiğimiz gün, İstanbul’un su kaynaklarından biri olan ancak, Kanal İstanbul projesi güzergahında bulunması dolayısıyla yapılaşmaya açılan ve 19 Mart operasyonu sonrasında hız kazanan TOKİ inşaatının sürdüğü Sazlıdere havzasına keşif ziyareti gerçekleştirdi. İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve avukatların katılımıyla gerçekleşen ziyarette, Sazlıdere Barajı çevresindeki, TOKİ konut projesinin şantiye alanının da bulunduğu bölgenin son durum gözlemlendi.

ANKA’da yer alan habere göre; ziyarete katılan İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku Komisyonu Başkanı Gülay Çolak Çalışkan, Sazlıdere’deki son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu.

TOKİ’nin Kanal İstanbul projesi kapsamında Sazlıdere’de 10 bin konutluk bir inşaat projesinin devam ettiğini, ayrıca 2.5 milyon metrekarelik bir alanın daha imara açıldığını belirten Çalışkan, Sazlıdere havzasındaki durumu, “Hukuka aykırılıkların somut bir örneği... Kümes bile yapılması yasak olan bir alanda TOKİ inşaat yapıyor.” şeklinde değerlendirdi.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Sazlıdere Barajı’nın içme suyu maksadının Cumhurbaşkanlığı kararıyla kaldırılmasına ilişkin, “Hukuka aykırı bir söylem ve bir bahane. Bu, buranın bir su alanı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.” diyen Çalışkan, İSKİ’nin geçtiğimiz aylarda TOKİ inşaatları için verdiği yıkım kararı için alınan yürütmeyi durdurma kararının mevcut durumun korunmasını, dolayısıyla inşaatların durdurulmasını gerektirdiğini belirtti. ÇED raporlarına ve imar planlarına açılan davaların devam ettiğini belirten Çalışkan, projeyle ilgili şeffaf bir süreç yürütülmediği gibi, bölgenin rezerv alan ilan edilmiş olmasının, “torba acele kamulaştırma kararları” ve uygulamaların etap halinde yapılmasının da projenin hukuki takibini zorlaştırdığını ifade etti.

"En korunması gereken alandan başlanıp geriye doğru bir uygulama planı yapılıyor"
Çalışkan, “Maalesef görüyoruz ki inşaatlara direkt su kenarından başlanıyor. En korunması gereken alandan başlanıp geriye doğru bir uygulama planı yapılıyor. Anlıyoruz ki, mahkemeden bir yürütmeyi durdurma ya da iptal kararı gelmeden mümkün olduğunca daha büyük bir alanın tahrip edilmesi, işlerin bitirilmesi, uygulama yapıldığı için de artık hukuka aykırılık tespit edildiğinde de yapılacak bir şey kalmayacak... Burası bir kupon arazi olarak görülüyor. Oysa ki, iklim krizi kapımızda. Burası bir yutak alanı, doğal bir alan, korunması gereken bir alan. İstanbul’un çok ihtiyacı olan bir alan.” diye konuştu.