Schüco Türkiye 10. Yılını Bölgesel Bir Oyuncu Olarak Kutladı



Foto: Dr. Jörg Westphal (solda) ve S. Can Eren

Schüco, Türkiye pazarına girişinin 10. yılını, Haramidere'deki fabrikasında düzenlediği davetle kutladı. Schüco International KG Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Jörg Westphal ve Schüco Türkiye Genel Müdürü Ş. Can Eren'in ev sahipsiliğini yaptığı davette, Schüco Türkiye çalışanları, bayileri ve iş ortakları bir araya geldi.

Türkiye pazarına girdiği 2001 yılından bu yana yerel ve küresel krizlere rağmen sürekli yükselen bir başarı grafiği çizen Schüco Türkiye, 10. yılını artan sorumluluklarla kutluyor. Şu anda cirosu 70 milyon dolar olan firma, bunu 100'lü rakamlara taşımak istiyor. Sattığı ürünlerin sadece yüzde 20'si ithal malzeme olan firma, ithal ettiğinin 3 - 4 katını da ihraç ediyor. Türkiye'de daha çok alüminyum cephe sistemleriyle öne çıkan firma, mevzuatın tamamlanması ve pazarın oluşmasıyla birlikte Almanya'da ciddi bir üretimin söz konusu olduğu güneş enerjisi sistemlerini de Türkiye'ye getirmek istiyor.

Sorumluluk alanını Azarbeyacan ve İran'ın yanısıra Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kazakistan gibi Türki Cumhireyetlere doğru genişleten Schüco Türkiye'nin 10 yılını ve gelecek beklentilerini Genel Müdür Ş. Can Eren'e sorduk.

Schüco Türkiye'nin resmi kuruluşu, sizin davetlilere yaptığınız konuşmada da belirttiğiniz gibi, tam da Türkiye gündeminin derin bir krize kırıldığı bir döneme rast geldi. Sizin için nasıl bir başlangıç oldu?

Türkiye’de iş yapmak, bu pazarda uzun soluklu olmak isteyen her firma, mutlaka çalkantılarla ve krizlerle başa çıkma kabiliyetinde olmak zorunda. Bu coğrafyada antik çağlardan bu yana, ticaret ve kriz iç içe olmuş. Burada var olmak istiyorsak, siyasi ekonomik dalgalanmaların hepsiyle uyum sağlayabilecek kabiliyette olmak zorundayız. Kimi zaman aldığımız ekonomik, finansal önlemlerle, kimi zaman da geliştirdiğimiz satış stratejileriyle tabana yayılarak ve uluslararası pazarlarda aktif olan Türk mütehitlerininin temposuna ayak uydurarak, bütün krizlerden başarıyla geçtik ve sürekli büyüdük. 2008 krizinde yaşadığımız duraklama dışında, resmi olarak kurulduğumuz 2001 yılından bu yana hiçbir gerileme yaşamadık. Büyüme stratejimiz devam ediyor. Almanya merkez, çok geniş bir coğrafyayı bizim sorumluluğumuza verdi. Farklı bölge ve kültürleri kapsayan bu ölçekte bir görevlendirme, Schüco grubu içinde bir ilk.

Hangi ülkeler Schüco Türkiye'ye bağlı olacak? Bu yeniden yapılanmayla Schüco Türkiye'nin pozisyonu ne olacak?

Türki cumhuriyetler, Azerbaycan, İran, bunlar resmi olarak satış hakları bizde olan ülkeler. Bir de gayri resmi olarak defacto bizim aktivitemizle yürüyen Kıbrıs, Kuzey Irak, Gürcistan gibi komşu bölgeler var.  Ayrıca Afrika ülkelerine de satışlarımız var. Avrupa ülkelerinde kurulu Schüco şirketleri, sadece o ülkeye, lokal olarak hizmet veriyorlar. Yani şu an, 200 - 250 milyon nüfuslu bir pazar Schüco Türkiye'ye teslim edilmiş durumda; dünyadaki diğer Schüco şirketleri arasında en büyük beş ülkeden birisiyiz. Hedefimiz, bunu ilk üçe taşımak. Önümüzdeki üç senede, Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere ile birlikte aynı seviyelere geleceğimizi düşünüyoruz. Bu doğrultuda yapılanmamız da devam ediyor.

Bu yapılanmada nasıl bir strateji izliyorsunuz?

Önümüzdeki dönemde yurt dışında daha fazla şube açacağız. Azerbaycan’daki şubemize ek olarak, üç yeni ofis daha kuracağız. Türkiye'de ise daha çok küçük uygulamacılara yönelmeyi planlıyoruz. Şu an Türkiye'deki bütün büyük ya da mega projelere hizmet verebilecek uygulamacı partnerlerimiz var; dolayısıyla o segmentte daha fazla büyümeye ihtiyacımız yok. Fakat orta –küçük segmentte, daha fazla partnere kapımız açık olacak

Geniş bir ürün gamınız var. Yeni dönemde nelerin öne çıkmasını beklemeliyiz?

Biliyorsunuz gelecek, enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji kaynaklarında. Türkiye’de bu konuda çok çalışma yaptık; fakat yasal altyapı henüz tam anlamıyla oluşmuş değil. Türkiye’de en kuvvetli ayağımız, alüminyum sistemler. Yapı sektörü gelişiyor; hala ciddi bir potansiyel var. Dönemsel, lokal, bölgesel veya global krizler yaşanabilir, ama bu dalgalanmaların ötesinde Türkiye’nin daha uzun yıllar sürekli bir büyümenin içerisinde olacağı aşikar.  O yüzden, alüminyum sistemlerdeki iş hacmimiz büyüyecektir.