Şehir Plancıları ve Mimarlardan "Yiğit Bulut" Tepkisi



Bodrum tatilinde ''Bu kadar vicdansızlık olmaz. Yapılaşmalar denize kadar girmiş. Neredeyse denize düşecekler'' diyen Başbakan Erdoğan, kendisine verdiği destekten sonra başdanışmanlık görevine getirdiği Yiğit Bulut'u şimdi de kıyılardaki çarpık yapılaşmayı denetleyecek komisyonun başına getirdi. Birgün Gazetesi'nden Emrah Temizkan'ın haberine göre, nükleer santrallere verdiği desteği her fırsatta dile getiren Bulut'un bu komisyonun başına gelmesi sahillerdeki çarpık yapılaşmadan endişe duyan kamuoyunda nükleer santral endişesi yarattı.

Tayfun Kahraman (Şehir Plancıları Odası Başkanı):

Yiğit Bulut'un sadece siyasi bir figür olduğu için bu göreve getirilmesi kabul edilebilir değil. Bu işin başında olması gereken kişi tahmin edebileceğiniz gibi teknik uzmanlığa sahip, mevzuata hakim olmayı gereken biri olmalı. Hele ki bu görevin başına Yiğit Bulut gibi sansasyonel bir ismi getirmek durumu iyice anlaşılmaz kılıyor. Çarpık yapılaşmaya nedeni yerel yönetimler değil, merkezi hükümetin tasarruflarıdır.

Doç. Dr. Murat Cemal Yalçıntan

(Mimar Sinan Üniversitesi Şehir Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi):

Böyle bir komisyonun başına uzman olmayan bir kişinin seçilmesinin anlamsızlığını tartışmaya değer bulmuyorum bile. Kıyı Kanunu orada duruyor. Burada 11 yıllık bir iktidardan bahsediyoruz. Kimi yapılaşmalar bu iktidarla başlamadı belki ama bu iktidar döneminde tamamlandı. Başbakan Gezi'den sonra hassas davranıyormuş gibi gözükmeye çalışıyor ancak komisyonun başına Yiğit Bulut'u getiriyor. Göstermelik işler göstermelik kişilerle yapılırken, yanlış giden şeyler yine yanlış gidiyor.

Eyüp Muhcu

(Mimarlar Odası Başkanı):

Bahsettiğimiz kişi Gezi duyarlılığında anlamayan bir yaklaşım gösterdi. Basın etiğine yakışmayan bir davranış gösterdi. Böyle bir komisyonun başına bir uzmanlığı bulunmayan, bütün varlığını iktidara borçlu birinin gelmesi samimiyet sorununu ortaya koymaktadır. Önlem alınması düşünülüyorsa, alınmalıydı. Komisyonun bileşenlerinin farklı olması gerekir. Gezi sürecinde hükümet emrindeki belediyelerin itibarsızlaştırılması ve yıpranmalarının onarılmak istendiği anlaşılıyor. Bütün bu çarpık kuralsız yapılaşmanın sorumlusu olan hükümetin, hukuka aykırı yasalar ve şehircilik ilkeleriyle bağdaşmayan plan marifetleriyle şehirleri tahrip edenlerin böyle düşündüğünü düşünmek hayaldir. Komisyonla, belediye seçimleri öncesinde muhalif yerel yönetimlere yönelik operasyonları meşru göstermeyi, operasyonların altyapısını hazırlandığını görmek mümkündür.