"Şehirleşme Çalışmalarında Doğanın Doğru Ölçülmeli ve Doğru Değerlendirilmeli"

Foto: Yaşar Kahraman (AA)

Meteoroloji Mühendisleri Odası, Samsun’da yaşanan su taşkını üzerine 5 Temmuz 2012 tarihinde bir basın açıklaması yaparak, “Şehirleşme arttıkça su geçirmeyen zeminlerin (asfalt ve beton gibi) artması, şehirler içerisinde meydana gelen en önemli hidrolojik sorunlardan birisidir” dedi.

Konu Başlıkları Burada Görünecek

Basın açıklamasının tam metni ise şöyle:

"Samsun’da Cumartesi gününden beri yağan sağanak yağmur,  Mert Nehri’nin taşmasına neden olmuş, Kuzey Yıldızı TOKİ Konutlarında 6’sı çocuk 8 kişi hayatını kaybetmiştir. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.

Hafta sonundan itibaren 22 ila 38 kg/m2 yağış alan Samsun ve çevresi dünkü 68 kg/m2’lik yağış sonucunda, Samsun’un içinden geçen Mert Irmağı taşmış ve masum insanlar canından olmuşlardır.

Müdahaleler sonucunda yatakları daraltılan ve kanal içerisine alınan dereler daha fazla taşkına neden olmaktadır. Rant ve çıkar uğruna dere yataklarının daraltılması, kanal içerisine alınması ve akış kesitinin konut ve diğer kullanım amaçları için küçültülmesi veya üstünün kapatılması yaşanan bu faciaların ana nedenini oluşturmaktadır.

Akarsuların akım miktarları şehir alanı içerisinde etkili olan arazi kullanım planlarına göre değişebilmektedir. Şehirleşme arttıkça su geçirmeyen zeminlerin (asfalt ve beton gibi) artması, şehirler içerisinde meydana gelen en önemli hidrolojik sorunlardan birisidir. Yani şehirleşme arttıkça yağmur sularının yeraltına sızması azalmaktadır. Böylece yağmur suları yüzeyde birikmekte ve aniden akışa geçerek taşkınlara neden olmaktadır. Şehir alanında sağanak yağışlardan sonra akım 2,5 kat kadar artar. Bu miktara kanalizasyon sularının da eklenmesiyle akarsuyun akımındaki artış yaklaşık 8 kata ulaşmaktadır.

Bu nedenle gelişmiş ülkelerde sağanak yağışlar sonucunda meydana gelen su baskınlarını önlemek amacıyla şehrin önemli noktalarında yağmur suyunu yeraltında toplamak için havuzlar inşa edilmiştir. Böylece yağmur sularının hepsinin birden akışa geçmesi önlenerek su baskınları engellenmiş olmaktadır. Bu olay akarsuyun hemen maksimum akıma ulaşmasını geçici olarak engeller ve taşkın oluşmasını da önleyebilir ancak kalıcı bir çözüm değildir. Esas olan yapılaşma hesabının doğru ölçüm ve ölçütlerle tayın edilmesidir. Bu nedenle mümkün olduğu kadar betonlaşma ve asfaltlaşmanın önüne geçilmelidir.

Bir akarsu için doğal taşkın alanı, yatağının yapısına ve debisine göre değişmekle beraber, iki yakasında 100‘er metrelik kıyı bandı olarak belirlenir. Bu nedenle, akarsuların bu kısımlarını yerleşime açmamamız gerekmektedir.

Meteoroloji Mühendisleri olarak, şehirleşme çalışmalarında doğanın doğru ölçülmesini ve doğru değerlendirilmesini önermekteyiz. İklimin olumlu yönlerini olumsuz koşullara karşı kullanabilmek böylece mümkün olacaktır. Yapılaşma planları gün ve güneş ışığından maksimum yararlanan ve iyi bir yalıtım ile daha az enerji tüketen konutlar üretme amacına göre hazırlanmalıdır. Rüzgâr analizlerine uygun olarak, emisyonlardan oluşacak kirliliği dağıtacak şekilde yapılaşmanın sağlanması, mevcut yeşil alanların genişletilmesi ve korunması prensip edinilmelidir. Tüm bunlarla birlikte, akarsu yataklarında yapılaşma yasaklarına kesinlikle uyulmalıdır. Aksi halde bu felaketlerin sonu gelmeyecektir."