AB ile Pazarlıkta Yabancıya Tapu Hakkına Dikkat

Çek Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Martin Jahn, AB ülkelerinde serbest dolaşım hakkı geciktirilen ülkesinin, buna, AB ülkelerinden gelen yabancılara tapu satışını yasaklayarak karşılık verdiğini söylüyor.

Ben pokeri iyi bilmem ve bugüne kadar oynadığım birkaç oyunda da hep kaybettim. İş müzakerelerinde de durum aynı. Stratejik bir beynim yok herhalde. Pazarlıkta ben hep mağdur duruma düşerim. Bu durumda yabancıların mülk edinmesiyle ilgili yasa ve Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) müzakereleri konusunda susmam gerek. Yalnız, Çek Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Martin Jahn benden daha tecrübeli. Antalya'da geçen bir haftalık bayram tatili boyunca Bay Jahn'ı kafamdan uzaklaştıramadım. Onun perspektifini sizinle de paylaşmak istiyorum.

Esas konu, bu güzel Akdeniz kentinin satılık olması. Kenardaki Kepez belediyesinden merkezdeki "Kale içi" mahallesine kadar nereye baksanız daireler, villalar, yarım kalmış inşaatlar, oteller ve hanlar (??) sarı tabelalarıyla alıcı adaylarını çağırıyor. Daha önceki ziyaretlerimde muhabbet genelde turistlerin "kalitesizleşmesi" üzerine yoğunlaşırdı veya "all inclusive- her şey dahil" turizmi lanetlenirdi. Ama artık öyle değil. Antalyalılarla sohbeti alevlendirmek isterseniz, yapacağınız şey çok basit. Yabancılar mülk edinsin mi, edinmesin mi diye sorun. Kimi Meclis'in derhal yabancıların satın alma haklarını düzenlemesini tutkulu bir şekilde savunur. Kimi Anayasa Mahkemesi'nin geçen yıl "yabancılara tapu" yasasını iptal etmesini benzer bir ateşle destekler. Ama bu konuda fikri olmayan birini zor bulursunuz.

Yabancıya tapuyu destekliyorum
Şunu itiraf edeyim: Türkiye'de oturan ve çalışan bir yabancı olarak bu konuyu tabii ki izliyorum ve doğal olarak ben yabancılara tapu verilmesini destekleyen taraftayım. Ama medyada yazılanları takip ettikten ve geçtiğimiz hafta bu polemiği onlarca defa dinledikten sonra, Bay Jahn'ın perspektifinin tartışmanın eksik kalan yanı olduğunu gördüm.

Geçen eylül ayında kendisi iktisatçı olan Bay Jahn İstanbul'daydı ve onunla birlikte kahvaltı etme fırsatım oldu. Benimle kendi ülkesinin müzakere tecrübesini paylaştı, bunun ne kadar zor olduğunu anlattı ve 2004 yılında 10 ülke ile birlikte AB'ye giren Çek Cumhuriyeti'ni temsil ederken ne kadar tek taraflı bir müzakere süreci yaşadıklarını söyledi. Bay Jahn, o sohbette yaşadıkları son dakika sürprizlerini de paylaşmıştı. Örneğin Avrupalılar'ın "serbest dolaşım" ilkesinden geri adım atmaları ve Çek Cumhuriyeti dahil bazı ülkelerde bu hakkın uygulanmasının geciktirilmesi kararı gibi.

Yunanistan AB'ye üye olduğu gün, herhangi bir Yunanlı kalkıp o tarihte Almanya'ya, Fransa'ya taşınıp iş arayabilirdi. Ama Çek Cumhuriyeti'nde öyle olmadı. Bay Jahn, "Biz bu hakkı ancak 2009'da alacağız ve bunu kabul etmek elbette aşağılayıcı bir tecrübeydi" demişti. Bay Jahn'a göre Çekler'in buna verdiği karşılık yabancıların tapu sahibi olmasına getirdikleri yasaktı. Serbest dolaşım hakları verilmedikçe, diğer AB ülkelerinden gelen yabancıların Çek Cumhuriyeti'nde tapu alması yasak. Tabii ki Türkiye'de olduğu gibi şirket kurarak ya da yerli bir ortakla bu mümkün. Ama zor.

10 ülkede tapu yasağı var
İşte Antalya'daki sohbetlerde ben de bu izlenimleri paylaştım. Sorum şuydu: "Eğer müzakerede zaten fazla yüksek kağıtlarınız yoksa ve bu oyunda emlak vereceğiniz tavizlerin arasındaysa, bunu mümkün olduğu kadar geç vermek mantıklı değil mi?" Konuştuğum herkes bunu ilginç buldu. Sanırım kayınbiraderim Bülent'ti, bazıları benden daha fazla bilgi istedi. Bir öğlen gittiğim internet cafede AB Komisyonu'nun web sitesine girdim: www.europa.eu.int.

2004 yılında AB'ye giren 10 ülkenin hepsi bir şekilde Türkiye'nin şimdi uyguladığı "tapu yasağı"na benzer bir kısıtlamayı uygulamakta. Mesela Kıbrıs Rum Kesimi, Çek Cumhuriyeti gibi yabancılara satışları 2009'a kadar ciddi kısıtlıyor. Macaristan da öyle. Estonya, Letonya ve Litvanya, özellikle tarım alanını yabancılara yasaklamış ve bu yasak 2011'e kadar sürecek. Polonya ise, normal ev ve emlak satışlarına 5 yıl müsaade etmeyecek ve tarım alanındaki koruma 2004 tarihinden itibaren 12 yıl devam edecek. Malta ise öyle şartlar koymuş ki istese emlak satışlarını AB'ye girdiği halde hiç serbestleştirmeyebilir. Ama orası zaten ufacık bir ada.

Türkiye ne yapsın? O benim bileceğim bir iş değil. Ben çıkar çatışması olan bir yabancıyım. Ve dediğim gibi, benim hiçbir müzakerede gösterebileceğim bir başarım yok. Yalnız sanki Bay Jahn'a kulak versek fena olmaz.