Sığacık'ın Orkinos Kabusu



Sığacık, İzmir’in 45 km uzağında yer alan, gizli kalmış bir cennet. Denizi ve yeşiliyle sakin, huzur dolu bir kasaba. Ancak bundan sonra, Seferihisar’a bağlı bu değerli deniz kasabası, Türkiye’nin hâlâ bakir kalabilmiş nadir yerlerinden biri olma özelliğini ve Türkiye’nin tek “Yavaş Şehir” olma unvanını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya! Çünkü Sığacık’ta, belde için ciddi bir tehlike oluşturacak bir orkinos çiftliği kurma çalışmaları yürütülüyor. Bu çiftliğin yaratacağı çevresel felaket kadar, Sığacık Belediye Başkanı Tunç Soyer, Seferihisar Çevre Derneği ve yerel halkın istemediği, hatta buna karşı eylemler düzenlediği bu projenin onay süreçlerinden geçebilmesi bir skandal!

Sığacık’ta toplumsal muhalefete rağmen, Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED) süreci olumlu sonuçlandı ve ne yazık ki yalnızca “orkinos sektörünün” talepleri doğrultusunda, böylesine değerli bir körfez gözden çıkarılmaya çalışılıyor. Bugün Sığacık’ta bu çiftliğin yapılması için izin alınabiliyorsa, bu tamamen, Türkiye’de bakanlıkların bu sektöre gösterdiği özel ayrıcalıktan kaynaklanıyor.

2009’da, Sığacık’ta Greenpeace olarak Belediye Başkanı Tunç Soyer’le birlikte bir basın toplantısı düzenledik. Burada orkinos çiftliği kurulmaması için destek vermiş ve bu çiftliğin kurulmasının yaratacağı sonuçlar üzerinde durmuştuk. Greenpeace olarak zaten beş yıldır Akdeniz’de soyu tükenmekte olan orkinosların avlanmasına ve çiftlik kurulmasına son verilmesi için kampanyalar yürütüyoruz. Greenpeace, Sığacık Körfezi’nin ‘deniz rezervi alanı’ olarak acilen koruma altına alınmasını talep ederken, bu sorumluluğu üstlenmesi gereken Çevre Bakanlığı pek çok açıdan deniz kaynaklarını tehdit eden bir projeyi kabul ediyor!

Sığacık halkı bilinçli. Yaşadıkları yeri seviyor ve korumak istiyor. Geçtiğimiz Cumartesi günü, bakanlığın çiftlik kurulması yönündeki kararının ardından, Çağan Irmak, Ali Özgentürk, Cihan Ünal gibi ünlülerin de yer aldığı bir eylem ve basın açıklaması yaptılar. Seferihisar Belediye Başkanı Soyer, doğanın kendisine verilen zararın karşılığını mutlaka ödettiğine inanıyor ve Sığacık’a bu çiftliğin kurulmaması için sonuna kadar mücadele edeceklerini söylüyor.

Çiftlikler, hasat yeri

Peki orkinos çiftliği nedir? Söz konusu çiftlikte semirtilecek olan tür ve mavi yüzgeçli orkinos, şu anda soyu tükenmekte olan canlılar arasında sayılıyor. Nesli tehlikede olan orkinoslar, vahşi ortamlarında yakalanarak bu çiftliklere, yetiştirilmek için değil, semirtilmek ve sonra da hasat edilmek için getiriliyor. Orkinos çiftlikleri, bu balığın sürekli avlanılmasını teşvik ediyor. Yani diğer balık çiftlikleri gibi hem kirlilik riski taşıyor hem de bir türün yok edilmesine neden oluyorlar. Kaldı ki, 1 kg orkinos beslemek için 25 kg ufak balık yem olarak kullanıldığı için, tonlarca balık heba oluyor.

Tabii ki Greenpeace’in bu konuda talepleri var: Orkinos çiftliklerinin, bu türün kurtarılması için kapatılması ve avcılığın yasaklanmasını, Sığacık Körfezi’ne orkinos çiftliği ya da herhangi başka bir çiftlik kurulmaması ve bu körfezin acilen tamamen koruma altına alınması. Sığacık Körfezi’nin bu sektörlerin alanı olmasına izin vermemek gerekiyor, yoksa elimizde kalan son bozulmamış koyları da kaybedeceğiz.

Nereye gitti bu orkinoslar?

Orkinosların en önemli yumurtlama alanlarından birisi Akdeniz. Antik Roma döneminde bile, orkinos balıkçılığı ve tuzlanması, imparatorluğun en istikrarlı endüstrilerindendi. Orkinos stoklarının yüzde 80’inin çoktan avlanmış durumda olduğu tahmin ediliyor ve bilim insanları avcılık hemen durdurulmazsa bu canlı türünün tamamen yok olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Burada hemen bir not düşelim, bir diğer önemli üreme alanı olan Meksika Körfezi de BP petrol felaketi ile tehdit altında.

Orkinos balığı (Thunnus thynnus), Akdeniz’deki en değerli balıklardan. 700 kilograma kadar çıkabilen ağırlıkları ve bir yarış atının koşma hızından daha hızlı yüzebilme yetenekleriyle orkinoslar denizlerin kralı. Orkinos balığını tehdit eden unsurlar, aşırı avlanma ve orkinos çiftlikleridir.

Hazin bir orkinos öyküsü

Orkinoslar, yumurtlama dönemlerinde, üremelerine izin verilmeden, yabani hayatlarından alınıp kafeslere konuyor. Bu kafesler kıyıya çekiliyor ve balıklar çiftliklerde tutuluyor. Burada şişmanlamaları için yapay olarak beslenerek ihraç edilmek üzere öldürülmeye hazırlanıyorlar. Akdeniz’deki orkinos çiftçiliğinin gelişimi ve yayılımı, orkinos balığının zaten önlem alınmasını gerektiren durumunu daha da kötüye götürüyor. Orkinos çiftliği işinin karmaşıklığı, yetersiz düzenlemeler ve orkinosun asıl varış yerine gelmeden önce, çeşitli ülkelerde ticaretinin yapılması gibi faktörlerin tümü, yasadışı işlerini gizleyebilen, kotalar üzerinde oynayabilen ve zaten yok olmanın eşiğinde olan bir türe sistematik olarak zarar veren bir endüstrinin oluşmasına neden oldu.

Türkiye’de avlanan orkinosların yüzde 70-80’i Japonya pazarına ihraç ediliyor. Japonya bu balığı özellikle suşi talebi nedeniyle yüksek fiyatlarla satın alıyor. Söz konusu balığın bir tanesinin değeri 100 bin ABD dolarına varınca, bu türün ne kadar değerli ve sektörün ne kadar açgözlü olduğunu tahmin etmek zor değil. Tek bir şirketin orkinos ihracat geliri 150 milyon dolar seviyesine ulaşabiliyor.

Orkinos çiftçiliği endüstrisi tam kapasite çalışmayı hedefleyen bir işletme modeline sahip. Bu endüstriye sağlanan sübvansiyonlar, yapılan yatırımı karşılamak için aşırı avlanmayı zorunlu hale getirdi. Yatırımın dönüşünü en yüksek düzeye çıkarmak için, ton balığı endüstrisi, balıkçılık yapan gemiler, römorkörler, soğutmalı vagonlar ve kalan orkinosları aramak ve yakalamak için uçaklardan oluşan filolar kullanıyor.

Yukarıda anlatılan tüm bu döngünün sonunda, insanoğlunun gıda ihtiyacının suşi ile karşılanmayacağı ortada ya da amacın yalnızca bu olmadığı...

Banu DÖKMECİBAŞI / Deniz SÖZÜDOĞRU, Greenpeace