ABD’nin Dubai Port krizi

CNN International’da izlediğim sahnede, Amerikan Senatosu’nun ağır topları, bu kararın ülke güvenliği açısından ne kadar riskli olduğunu en ağırbaşlı, ciddi, emin, inanmış ifadelerle anlatıyorlardı.

Bizim Dubai kulelerinin Amerikan versiyonu gibi bir durum. Yabancı sermayenin kırmızı çizgilerinin giderek ortaya çıktığı bir dünya. Çağrışım yaptığı için dikkatle izledim. Neo liberalizme karşı ulusalcı direnç mi yoksa seçimler öncesi Demokratlara istedikleri gibi kullanabilecekleri bir fırsat mı? Henüz belli değil. Büyük bir ihtimalle ikisi birden.

Olay devam ediyor.

* * *

ABD’nin aralarında New York, Baltimore ve New Orleans’ın da bulunduğu altı limanının yönetimini yürüten bir İngiliz şirketini, Birleşik Arap Emirlikleri’ne ait Dubai Ports World’ün satın alması büyük tartışmalara yol açtı.

Oysa, Birleşik Arap Emirlikleri ABD’nin Körfez’deki en yakın müttefiklerinden. On yıldan beri Amerikan gemileri limanlarında barınıyor, Pentagon geçen hafta Dubai’deki üste bulunan 1500 Amerikalı askerin buradan Afganistan ve Irak’ta keşif uçuşları dahil, çeşitli görevlerde yer aldıklarını açıkladı. 2000 yılında ABD’ye ısmarlanan 80 F-16’nın Amerikan hangarlarında inşası devam ediyor.

Ama şimdi, Birleşik Arap Emirlikleri devletine ait bir şirket Amerikan limanlarını yönetmeye talip oldu diye Kongre -birçok Cumhuriyetçi bile- güvenlik endişesi ile bu anlaşmaya karşı çıkıyor. Afganistan’da Taliban Yönetimi’ni ilk tanıyan ülkenin Birleşik Arap Emirlikleri olduğu anımsatılıyor, El Kaide’nin parasının bu ülke bankaları üzerinden dolaşmış olduğu iddiaları ısıtılıp gündeme getiriliyor.

* * *

Kongre’den gelen tepki karşısında şirket, şimdilik faaliyete geçmeyeceğini ve yeni bir güvenlik soruşturmasının sonuçlarını bekleyeceğini açıkladı. Mesele açık aslında, Amerikan Kongresi limanlarını bir İngiliz şirketine emanet ettiği rahatlıkla bir Arap şirketine emanet edemiyor.

Bu olayın nedenleri arasında Bush Yönetimi’nin terör söylemleri, Arap ve Müslüman karşıtlığının etkilerini sayabiliriz. Ama geçen yıl da Amerikan petrol şirketi Unocal’ın Çin’e satılması engellenmişti. Enerji gibi stratejik bir sektöre Çin sermayesinin girmesi istenmemişti.

Terör nedeniyle değil tabii, Çin ile rekabet ikliminin yol açtığı bir karardı bu.

Neo liberal bir pazarda bile yabancı sermayeye kırmızı çizgi çekiliyor.

Ekonominin gerçekleri ile siyasetin gerçekleri örtüşmedikçe küreselleşmenin havada kaldığının kendi halinde bir örneği daha bu olay.