Şili'de geçen Şubat'ta 8,8 büyüklüğündeki bir deprem
kıyıları vurduğunda, jeofizikçiler ve sismologlar şaşırmadı. Depremin merkez
üssü, yaklaşık iki yüzyıl boyunca gerilimin biriktiği, kabaca 322 kilometrelik
bir fay parçasıydı. Uzmanlar bu enerjinin bir gün çok şiddetli bir olayla
boşalmasını bekliyordu. Ancak bilim insanları, deprem esnasındaki hareketin
gerilimi beklenen şekilde boşaltmadığı sonucuna vardı. En büyük sismik kayma,
(Charles Darwin 1835'de bu fayda yaşanan son depreme tanıklık ettiği için)
"Darwin aralığı" denilen, 322 kilometrelik kısmın dışında oldu.
Roma'daki Ulusal Jeofizik ve Volkanbilim Enstitüsü'nden
jeofizikçi Stefano Lorito, "Kaymanın şekli, beklenenden çok
farklı" diyor. Lorito'ya göre, Darwin aralığında yalnızca tek bir kayma bölgesi
vardı ancak en fazla hareketin gerçekleştiği bölge, 1928'de 8,0 büyüklüğünde bir
depremin olduğu, aralığın kuzeyindeki sahaydı. Lorito'ya bakılırsa bulgular,
"aralığın küçük bir kısmının muhtemelen kırılmadığını" gösteriyor. Ayrıca 2010
depreminin kırılmayan bölge üzerindeki gerilimi daha da artırıp bir başka büyük
deprem olasılığını yükseltmiş olabileceğini belirtiyor. Lorito, Nature
Geoscience dergisinde yayınlanan kayma şekillerini betimleyen makalenin
başyazarı. Makale GPS ve uydu tabanlı alıcılardan elde edilen ve arazideki şekil
değişimini gösteren verilerle, tsunami gözlemlerinin incelenmesiyle yazılmış.
Potsdam'daki Alman Yerbilimleri Araştırma Merkezi'nden Onno
Oncken, Amerikan Jeofizik Birliği'nin son
toplantılarından birisinde, bir düzine kadar başka kayma şeklinin de sunulduğunu
söylüyor. Oncken'ın kendisi de farklı bir kayma şeklini gösteren makale yazmış.
Onun çalışmasında, yalnızca olaydan elde edilen sismik veriler (arazini nasıl
değiştiğini göstermeyen şok dalgası kayıtları) incelenmiş. Dediğine göre GPS ve
diğer arazi değişimi verileri incelendiğinde, şekillerdeki değişim şaşırtıcı
olmamış. Oncken, "Her gün fay hakkında daha çok şey öğreniyoruz. Bence Şili
depremi bugüne kadarki en iyi incelenmiş büyük deprem olacak" diyor. Ancak
Lorito'nun 2010 depreminin yeni bir deprem olasılığını artırdığıyla ilgili
tahmini sorulunca Oncken, bölgede yeni bir depremin beklendiği görece az sayıda
veri noktası bulunduğunu söylüyor. Oncken, "Ben şahsen bu kadar iddialı bir
açıklama yapmazdım" diyor.
500'den fazla insanın ölümüne neden olan deprem, bir tektonik plakanın
kayarak diğerinin altına girdiği bir dalma batma kuşağında meydana geldi. Bu
vakada Nazca plakası, yılda 7,6 santimetre doğuya kayarak Güney Amerika
plakasının altına giriyor. Bu hareket, plakanın sınırında gerilimlerin
birikmesine neden oluyor. 2010 yılındaki depremde, Güney Amerika plakasının batı
ucu aniden batı yönünde yukarıya doğru hareket edince, bu gerilimler boşaldı.
Hareketin büyük kısmı su altında meydana geldiği için bu deprem, ölümlerin
çoğuna yol açan bir tsunamiyi tetikledi.
Massachusetts'taki Woods Hole Oşinografi Enstitüsü'nden
jeofizikçi Jian Lin'e göre, şu ana kadar gözlemlenen kayma
şekilleri bazı açılardan birbirlerinden farklı olmasına rağmen, araştırmacılar
bu kaymanın iki parça halinde gerçekleştiği konusunda hemfikir. Bunlardan biri
merkez üssünün kuzeyinde, diğeri de güneyinde. Deprem merkez üssünde başlasa da,
kırılmanın çoğu başka yerlerde gerçekleşti. Lin, "Güneydeki parça, aslında
Darwin aralığının bir kısımını doldurdu. Modellerin farklılaştığı nokta da
burası. Kimi modellerde güneyde daha fazla kayma var, kimilerinde ise daha az.
Ancak bence tüm modellerde, Darwin aralığının bir kısmı hâlâ duruyor"
diyor.