Kültür ve Turizm Bakanlığı, yapılaşma yasağı bulunan sit alanları üzerinde arazisi olanlara tapu vermeye hazırlanıyor.
Konuyla ilgili yasa tasarısını Meclis’e gönderen bakanlık, sit alanı ilan edilen yerlerdeki arazileri 10 yıldan fazla süredir kullandığını ispat edenlerin tapu almalarına imkan sağlıyor. Tasarı, azınlık cemaatlerini de aynı kapsamda değerlendiriyor. Bakanlık Müsteşar Yardımcısı Zeynel Koç, arazisi sit alanı üzerinde bulunduğu için birçok insanın mağdur olduğunu, bazı toprakların sahibinin kimliği konusunda da tartışmalar yaşandığını hatırlattı.
Tasarının bu sıkıntılara çözüm bulmayı amaçladığını söyleyen Koç, üzerinde hak iddia ettiği toprağı veya eski eseri en az 10 yıldır kullandığını belgeleyenlerin bu haktan yararlanacağının altını çizdi. Yeni düzenleme yasalaşırsa, sit alanlarında arazileri bulunanlar Tapu Kanunu’nda olduğu gibi ‘zilliyetlikle mülkiyet hakkı’ elde edebilecek. Ancak arazilerini istedikleri gibi kullanamayacak. Resmi olarak o yerin sahibi olsalar bile; arazileri sit alanı olma özelliği taşıdığı için Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu’nda yer alan şartlar çerçevesinde kullanım hakkı bulunacak. Mülkiyetini aldığı topraklar üzerinde ekin ekebilecek, toprağı satabilecek, takas usulü ile başka bir Hazine arazisinden toprak alıp, sit alanındaki mülkünü devlete bırakabilecek. Söz konusu alan içindeki yapının tarihî eser özelliği taşıması durumunda, yıkım veya eserin orijinalliğini bozacak bir düzenleme yapılamayacak. Bu konumda olanlar Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun vereceği karar doğrultusunda hareket edecek.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tasarısı, sit alanları ile ilgili 2863 sayılı kanunun 11. maddesinin, 1. fıkrasındaki tek cümlede değişiklik öngörüyor. Sit alanlarında 10 yılı aşkın süredir toprağı bulunan ve burayı kullananların, mülk edinmelerinin önünü açıyor. Bakanlığın 1., 2. ve 3. dereceden olmak üzere toplam 7215 sit alanı olarak kabul ettiği toprak parçası bulunuyor. Halkın daha önce tarım alanı veya konut yaparak kullandığı bu topraklar, taşıdıkları tarihî ve kültürel özellikleri göz önünde bulundurularak 1983’ten itibaren Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları kararı ile sit alanı olarak tescillendi. Bu tarihten itibaren sit alanları üzerinde bulunan toprakları için hak iddia edemeyen vatandaş artık bu yerleri mülkiyetine geçirebilecek.
Azınlıklar tapu alabilecek
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tasarısı azınlıklar için de geçerli olacak. Gökçeada başta olmak üzere arazisi sit alanında bulunan azınlık cemaatleri, bu toprakları 10 yıldan fazla süredir kullandıklarını ispat ederek tapu alabilecek. Alım satım yapabilecek, sit alanındaki topraklarını devlete bırakıp Hazine’den başka bir toprak talep edebilecek.