Assos ve çevresinde devam eden kazılar, Antik Çağ
medeniyetleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmamızı sağlıyor. Halen
Gürpınar ve Behramkale’de devam eden ve uzun
yıllar sürecek olan kazılar, maddi olarak desteklenirse turizm açısından Assos'u
çok önemli ve değerli bir konuma taşıyacak. Efes Pilsen, 1995 yılından bu yana
Assos / Behramkale’de ve 1998’den beri de Çanakkale / Gülpınar’da sürdürülen
kazı ve restorasyon çalışmalarını destekliyor. Tamamı 40 bin metrekare olarak
tahmin edilen alanın 6000 metrekaresinde kazı çalışmaları sürdürülüyor.
Her iki kazı alanından sorumlu arkeologlar Prof. Dr. Coşkun
Özgünel ve Prof. Dr. Nurettin Arslan maddi
imkânsızlıklardan, bugüne dek yapılan tahribatlardan, yetersiz tanıtım ve
kamulaştırılamamadan şikâyetçi. Kazılar başlamadan önce ve sonrasında
civarlarındaki köy ve bahçelerdeki onarım yüzünden gerçekleşen tahribat ve
köylülerin alıp götürdükleri taşlar, hem kazıları yavaşlatıyor hem de tarihe
dokuya zarar veriyor. Özgünel, bize Smintheion Tapınağı’nı gezdirirken “Burada
gördükleriniz Pompei’de olsa kapısında her gün binlerce insan olur” diyor.
M.Ö 2. yüzyılın ortasında yapılan tapınağın bulunduğu alan, 1785-86
yıllarında Jean Baptiste Lechevalier tarafından keşfedilmiş.
1866’da Robert P. Pullan, Society of Dilettanti
(İngiliz Amatör Arkeologlar Derneği) adına kazmaya başlamış. 100 yıl
aradan sonra 1966’da Hans Weber yeniden kazmaya başlamış. Ancak
1964’te yapılan birtakım onarım ve yeni zeytin ambarları inşası sırasında büyük
bir tahribat olduğu biliniyor. Tapınak 1945 yılına kadar çeşitli kişilere ait
bahçelerin altında kaldığından yok olmaktan kurtulmuş. Bahçelerin sahipleri
zorluk çıkarınca kamulaştırmaya gidilse de halen mahkemelik bahçeler bulunuyor.
1980'de Prof. Dr. Coşkun Özgünel çalışmalara başlamış. Özgünel,
bölgede Troya Savaşı ve gerçek hikâyesi açısından değer taşıyan Apollon için
yapılmış Smintheion Tapınağı’nın gün ışığına çıkarıldığını
belirtiyor.
Özgüner, alanın turizm açısından önemine dikkat çekerek, “Burası yalnızca iki
ay açık. Kültür Bakanlığı buraya bir arkeolog atasa, sürekli kapıda bilet
kesilse, hediyelik eşyalar yapılsa, turizm gelişecek. Burası çok değerli. Bu
frizler Avrupa’da herhangi bir yerde, Pompei’de olsa önünde metrelerce kuyruk
olur. Avrupa'daki çocuklara ilk okutulan yapıtlardan biri İlyada” diyor.
Tapınakta bulunan sütunlara ayrıntılı bir biçimde işlenen Troya Savaşı ve İlyada
Destanı parçaları tapınağın önemini daha da arttırıyor. Friz blogları tapınakla
aynı alanda olan ve eskiden Ali Şengören’e ait yağhanede sergileniyor. Özgüner
ve ekibi yağhaneyi restore ederek butik bir müzeye dönüştürmüş. Müzede olmayan
frizler, Çanakkale Arkeoloji Müzesi’nde de bulunuyor.
Biz defineci değiliz
Behramkale’nin şehir yerleşkesi “Aleksandria Troas” 1879’da
iki genç ABD’li mimar Joseph Thatcher Clarke ve Francis
Henry Bacon tarafından keşfedilmiş. Amerikan Arkeoloji Müzesi
Enstitüsü kazmalarını istemiş. İkinci yılda mimar ve arkeolog
Robert Koldewey kazıya dahil olmuş. Boston Fine Arts
Müzesi 1883’e kadar kazıları sürdürmüş. 1981 yılında Ümit Serdaroğlu
kazıları yeniden başlatmış ve antik tiyatroyu çıkarmış. 2005’te Serdaroğlu vefat
edince 2006’da Prof. Dr. Nurettin Arslan üstlenmiş. Efes
Pilsen’le birlikte Amerikan Arkeoloji Müzesi de kazıları destekliyor.
Assos kazı çalışmaları sonucunda, Assos Antik Tiyatro ayağa kaldırılmış.
Nekropol alanında açılan bölümlerde M.Ö. 6 ile 4. yüzyıla kadar uzanan küp ve
lahit mezarlar çıkarılmış, Behramkale’de ise Athena Tapınağı’nı da kapsayan ören
yerinde “Aleksandria Troas” adlı, sosyolojik açıdan değerli ve Antik Yunan’da
yaşamı öğrenmek için kaynak niteliğindeki şehir yerleşkesi bulunuyor. Prof. Dr.
Nurettin Arslan, “Athena Tapınağı, dünyanın ilgisini çekmeye devam ediyor.
Buradan çıkarılanlar Louvre, Boston Fine Arts Museum, İstanbul Arkeoloji Müzesi
Assos Salonu’nda ve Çanakkale Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor” diyor. Arslan,
Kültür Bakanlığı'nın kazı zamanı çalışacak işçilere verdiği paranın da
azlığından şikâyetçi. Alan yalnızca iki ay kazılabiliyor. İşçilerin sigortası
ödenirken kalacakları yer ve yemekleri ödenmiyor, bu da işleri haliyle
yavaşlatıyor. Birlikte gezdiğimiz bölgenin büyüklüğünü ve görkemini görünce
“burası tamamen kazılsa” diye düşünmeden edemiyorsunuz. Ancak Arslan, “Biz
defineci değiliz. Arkeoloji aynı zamanda tahribattır. Çıkarttığınız her şeyin
tahrip olma riskini arttırıyorsunuz. Acelemiz yok, defineci değiliz. Önemli olan
buradan öğreneceklerimiz” diyor.
Troya Savaşı sütun tamburlarında
Apollon Smintheus tapınağının en önemli unsuru friz ve figürlü sütun
tamburlarında betimlenen İlyada konulu tasvirler. Akha-Troia savaşı Anadolu’da
ilk kez bu kadar görkemli bir şekilde görülüyor. Mitolojik betimlemeli sütun
tamburlarında, Apollon, Zeus, Leto, Artemis ve Musalar, Rahip Khryses’in
Agamemnon’dan kızı Khryseis’i istemesi, Apollon’un Akha donanması üzerine veba
salgınını yollaması, Odysseus’un Khryseis’i getirmesi, Thetis’in Zeus’a yakarışı
betimlenmiş. Tapınağın üst mimari yapısında, Akhalar ile Troyalılar arasında
geçen Troya savaşlarını anlatan mitolojik sahnelerin işlendiği friz blokları
bulunuyor. Tapınak frizlerinde Akhilleus’un eğitim için Khiron’a getirilişi,
Patroklos’un cesedinin savaş alanından alınışı, Patroklos’a ağıt yakılması,
Akhilleus ile Hektor’un mücadelesi, Zeus’un karar vermesi, Akhilleus’un
Hektor’un cesedini Troia surları etrafında sürükleyişi, Priamos ve ailesinin
Troia surları üzerinden Hektor’un ölümünü izlemesi, Priamos’un Akhilleus’tan
Hektor’un cesedini almaya gidişi, Andromakhe’nin Hektor için yas tutması konu
edilmiş.