Sokaklar İnsanlar İçindir



Toplumumuzu geri kazanma yolunda ilk adım arabaların yollara hükmetmemesi gerektiğini anlamaktır.

Ulaşımla ilgili söylenmiş en sevdiğim deyiş şu şekilde: "Eğer şehirleri arabalar ve trafik için tasarlarsanız, arabalar ve trafik alırsınız. Eğer insanlar ve mekanlar için tasarlarsanız insanlar ve mekanlar alırsınız." Kulağa açık geliyor. Ancak ben bu noktayı ülkenin çeşitli yerlerindeki dinleyicilere ilettiğimde bu gerçek bir göz açıcı oluyor. Bunu seviyorlar.

PPS ulaşımın ne olabileceğine dair farklı bir bakış sunarak toplumlara bu yolun ilerisini gösteriyor.

Bu basit fikrin gücü pek az değinilen temel doğrulardan bahsetmesinde yatıyor. Böyle doğrulardan biri daha çok trafik ve yol kapasitesi büyümenin engellenemez sonuçlarından değildir. Aksine bu sonuç toplumlarımızın özel araba çevresinde merkezlenmesine neden olan bizim için başkaları tarafından alınan kararlarla ilgilidir. Toplum olarak bizim, başta sokaklarımızı insanlar için daha rahat yerler olarak tasarlamak olmak üzere, farklı seçimler yapma gücümüz var.

Ne mutlu ki, geçtiğimiz on yıl boyunca, kabarık bir sayıda Kuzey Amerika'lı bu duruma karşı çıktı ve daha iyi bir şeyler talep etti. PPS ulaşımın ne olabileceğine dair farklı bir bakış sunarak toplumlara bu yolun ilerisini gösteriyor.

Şehir merkezindeki sokakların evle iş arasındaki geçiş noktaları yerine ziyaret etmeye değecek yerler olduğunu düşünün. Raylı sistemlerle yada otobüsle yolculuklarımızı keyif alınacak deneyimler haline getirecek transit duraklar ve istasyonlar olduğunu düşünün. Ebeveynlerin çocuklarını güvenle sokaklara oyun oynamaya bırakabildikleri bir bölge hayal edin.
Yıllarca dünyanın önde gelen şehirlerinde bu felsefenin ilgi çektiğini gördük. Barselona yayaları arabalara göre öncelikli tutan bulvarlar ve Ramblalar inşa etti. Paris yöresel trafik sakinleştirme programları oluşturdu. Londra şehir merkezine giren araçlardan giriş parası alma yoluyla merkezdeki trafiği hafifletmede oldukça başarılı oldu.

Kuzey Amerika toplumları ulaşım problemleri için yeni çözümler oluşturuyorlar.

Kısa zaman önce, bu gibi fikirler Kuzey Amerika toplumlarının çoğunda mantığa aykırı görülürdü. "Kamusal alan" kavramı parklardan başka bir şey ifade etmezdi. Transit duraklar bekleme alanlarından başka bir şey değildi. Sokaklar o kadar uzun zamandır trafiğin işgali altındaydı ki onları kamusal alan olarak düşünmek imkansızlaşmıştı. Ancak yavaş yavaş "ulaşımı arabalar içindir" şeklindeki dar algılama biçiminden kurtuluyoruz ve "mekan olarak ulaşımı"düşünmeye başlıyoruz.

PPS her gittiğimiz yerde bunun örneklerini görüyor. Kuzey Amerika toplumları, her biri kendi yöntemiyle, ulaşım problemleri için yeni çözümler oluşturuyorlar. Tucson, Arizona'da bu ana kamu alanlarını bağlayan yürüyüş yolları ağı ile şehir merkezinin güçlendirilmesi anlamına geliyor. New Jersey'de ise bu kasabalara yayılma alışkanlığını ve ulaşım problemlerini kontrol altına almada yardım etmek şeklinde gerçekleşiyor. New Hampshire'daki North Country'de de bu trafiği sakinleştirmek yoluyla küçük kasaba tipi alan algısı oluşturmak ve araba merkezli oluşumlarla boğulmuş kamu alanlarını yenilemek şeklinde.

Bu projeler bana gösteriyor ki ulaşım ağlarımızı, onların kamusal alan olarak gerçek değerlerini ortaya çıkaracak şekilde yeniden tasarlamamız mümkün. Önceliğin yayalara, bisikletlilere ve transite verildiği bir gelecek tasarlamak zorundayız. Elbette araçların da burada bir yeri olacak ancak yürümenin yeni keşfedilmiş zevki ve "alternatif ulaşım modelleri" onları bir çok şehirde daha az baskın kılacak. Sonuç olarak arkadaşların ve komşuların biraraya gelebilecekleri kamusal forumlar haline gelecek sokaklarda daha fazla insan göreceğiz. Sokağın kendisi bugün birçok toplumda kaybolmuş olan kritik "kent meydanı" fonksiyonunu karşılayabiliyor olacak.

Benim bulunduğum yerden çok uzaklara bir gönderme gibi görülebilir ama PPS'de bugün bu fikirlerin köklenmesine yardımcı oluyoruz. New Jersey'nin varoşlarından California'nın high-tech koridoru San Mateo County'sine, tüm ABD ileri bir adım attı ve işleri yapmanın eski yolunun artık kabul edilemez olduğunu söylüyor. Bu gazete makalesindeki hikaye ulaşım ve kamusal alan konularına yaklaşımda bir devrimin ilk adımı sayılabilir. Bu konuda daha fazla okumanızı ve benim gibi ilham almanızı tavsiye ederim çünkü en iyi hala yolda.