Söke 'Tarihi'yle Yüzleşiyor



Anadolu'nun kültür ve uygarlık birikimlerini göz ardı edenler, ''tarihle yüzleşmek'' denince, geçmişin hep etnik çatışmalarla ve dinsel düşmanlıklarla yaşandığı kanısını yaratan ''siyasal tarih''i anlıyorlar. Böylece insanları ''yaşanmışlık''ların gerçek kazanımlarından uzaklaştırıyorlar. Oysa yeryüzünde belki de geçmişiyle en ''rahat'' , hatta ''onur ve gurur''la yüzleşecek olanlar ''Anadolu insanları''dır. Nedense farklı denilen; ama yan yana bile değil, ''iç içe yaşanan kültür ve inançlar''ın yarattığı kentler ve kent kültürü bu toprakların ''geçmişi'' demektir.

Böylesi bir ayrıcalığı ''fark edebilmek'' , kavgayı dövüşü değil de ''birliktelikler''i anımsayabilmek için, bunun en elle tutulur gözle görülür tanıkları olan ''eski kent dokularımız'' ise şovenist tarih egemenliğini ortadan kaldırabilmek için yıllardır aydınlarımızın ilgisini bekledi. Tıpkı Söke'deki, vaktiyle en varlıklı Rum ailelerin kente kimlik kattıkları ve Türk delikanlılarının da meyhanelerinden çıkmadıkları Kemal Paşa Mahallesi gibi...

Kurtuluş Savaşı'ndan sonraki mübadelede Rum sakinlerini önemli oranda yitiren, buna rağmen günümüzde bile hâlâ halk arasında ''Rum Mahallesi'' denilen Kemal Paşa, Söke'nin aydın ve halkçı Belediye Başkanı Necdet Özekmekçi ile aynı düşüncedeki bir grup ''Anadolu sevdalısı'' uzman ve çalışanlar tarafından kentin yeniden ''prestij'' bölgesi haline getiriliyor. Böylece Söke, hesaplı kitaplı siyasal tarihçilerin inadına, uygarlık tarihimize gönül verenler tarafından dünyaya örnek olacak şekilde tarihiyle buluşuyor.

'Aydınlanma' kadrosu
Söke Belediyesi'nin İŞKUR (Türkiye İş Kurumu) ile birlikte gerçekleştirdiği ''Koruma Amaçlı İnşaat Sektörüne Restorasyon Eğitimi ile Kalifiye Eleman Kazandırma Projesi'', AB tarafından Türkiye'deki aktif işgücünü geliştirme programı kapsamında desteklenen bir çalışma. Projenin, kentteki tarihi dokuyu ''yaşatarak koruma'' hedefiyle bütünleşmiş olması da Söke'deki kimliksiz gelişme yerine ''geçmişin değerlerini gözeterek kentleşme'' özlemine çok önemli katkılarda bulunuyor.

Başkan Özekmekçi'yle birlikte kolları sıvayan Burak Özdemir, Mine Dinç, Mehmet Zeylan, A. Mine Şavkay ve A. Kemal Özcan'ın çabalarına DEÜ Mimarlık Fakültesi'nden Prof. Dr. Eti Akyüz Levi ile Öğr. Gör. Ayşe Çetin akademik destek veriyorlar. Kültür varlığı yapıların onarımı için eğitim gören kursiyerler ''uygulama dersleri''ni de ahşap ustası İsmail Tabanlı'dan, demirci ustası Hikmet Arcan'dan ve taş ustası Mehmet Şahin'den alıyorlar.

Meyhaneler, konaklar...
Kemal Paşa Mahallesi, 2001'de ''kentsel sit'' ilan edilinceye kadar yazgısıyla baş başa kalmış. Örneğin Şehit Cafer Caddesi'nde, Çınar Sokak'ın tam karşısında yer alan 1913 yapımı tek katlı kahvehane ve meyhane yapısı, özellikle ahşap cephe düzenlemesi ve etkileyici duruşuyla Söke'nin vaktiyle ne kadar gelişkin bir kent kültürüne sahip olduğunun muhteşem bir tanığı... Başkan Özekmekçi'nin bu yapıyı da proje kapsamında ve tarihteki işleviyle yeniden Söke'ye kazandıracağını umuyoruz.

Çalışmanın yönetim ve teknik merkezi işleviyle restore edilmekte olan Nuh Bey Konağı ise, bu projenin tanıtım broşürlerine ve afişlerine kapak olmayı gerçekten hak etmiş bir sivil mimarlık şaheseri... Söke'nin gurur odağı olmaya aday ''Koruma Planlama Bürosu'' bu yapıda hizmet vermeye başladığında mahalledeki geriye kalan 50'ye yakın tescilli eski ev ve konak da aynı şekilde restore edilmenin umudu ile buluşacaklar. Çünkü büronun temel görevi, kentteki tüm ''tarihi yapıların kurtarılarak geleceğe aktarılması''

Cumhuriyetin güzelleri
Bu hizmet verilirken, yine Söke'deki 50'lerin ve 60'ların ''özenli ve kimlikli Cumhuriyet yaşamı''nı simgeleyen; çoğu 2 ya da 3 katlı, geniş balkonlu ve zarif mimarili ilk betonarme konut yapılarının da mutlaka korunmaları gerektiğini düşünüyoruz.

Tüm bu çalışmaları desteklemek üzere Söke Vakfı'nı kuran Hanzade Özbaş, az sayıdaki bu yapıların değerini şöyle anlatıyor: ''Evliya Çelebi'nin, 'sarı kehribar şeffaf dilberleri' olarak tanımladığı Söke kızları gibidir bu evler...''

Sözün kısası, bundan böyle İzmir'den Milas'a ya da Bodrum'a doğru Söke'den geçip gitmek yok! Durmak var.. gezmek var.. ve aydın bir kentin tarihiyle nasıl da gururla yüzleştiğini görüp Anadolu'yla onur duymak var.