Tasarım Haftası'nda “Türk Tasarımı”nın Sorunları ve Geleceği Konuşuldu





























Tasarım Haftası etkinlikleri çerçevesinde “Türk Tasarımının Önlenemez Yükselişi”nin tozpembe görüntüsü” başlığıyla düzenlenen panel, tasarımcıları, endüstri temsilcilerini ve akademisyenleri bir araya getirdi. Eski Galata Köprüsü’nde gerçekleşen ve “Türk Tasarım Kimliği” algısını tüm dünyada bir iletişim aracı olarak kullanmayı hefdefleyerek, tasarım dünyası aktörlerini bugünden ortaya konulması gereken stratejiler konusunda bir paylaşım platformunda bir araya getirmeyi amaçlayan toplantıda, bir “Türk Tasarım Merkezi” modelinin yapılanma biçimi tartışmaya açıldı. Yapı-Endüstri Merkezi Yönetim Kurulu başkanı Doğan Hasol’un da konuşmacı olarak katıldığı toplantıda Yapı-Endüstri Merkezi, kurulması hedeflenen Tasarım Merkezi için yol gösterici bir model olarak gösterildi.

Panelin ilk bölümünde Eczacıbaşı Holding Vitra Genel Müdürü Şadi Burat ve Teknoloji Holding T-Design Genel Müdürü Kerem Güvenç, firmalarının tasarıma bakışını ve tasarım odaklı pazarlama başarılarını anlattılar. Şadi Burat, tasarıma “daha iyi bir yaşam için dürtü yaratmak” olarak baktıklarını ve bu yolda sektörlerinde sürekli ileriyi heddefleyen bir kuruluş olarak öne çıktıklarını anlattı. Burat, Vitra’nın kullanıcı odaklı tasarımlarına örnek olarak özürlüler için yapılan tasarımları ve hijyenik vitrifiye ürünlerini gösterdi. Kerem Güvenç ise daha çok küçük ve orta ölçekli firmalar için tasarımın neden önemli olduğu üzerinde durdu. Güvenç, tasarımın bir artı değer yarattığını ve bunun önce üreticiye daha sonra da tüketiciye olumlu bir biçimde yansıdığını belirtti.

Tasarımcılar adına söz alan Eray Makal, Türk tasarım kimliğinin sorgulamasını yaptığı konuşmasında, “Türk Tasarımı” olarak adlandırılabilecek bir tasarım geleneğimiz olmadığını ifade etti. Makal, doğru tasarımın nasıl olması gerektiğiyle ilgili dünyaca ünlü tasarımcılardan Yves Behar ve John Thackara’nın tasarımcılara reçetelerinden bahsetti.

Daha sonra söz alan tasarımcı Gamze Türkoğlu Güven ise, Türkiye’deki tasarım örgütlenmesinin bugünkü durumuna değindi. Güven konuşmasında Türk tasarımının 1920’lerden günümüze kadar geçirdiği evrimi dönemler halinde dinleyicilere aktardı. Güven’in yaptığı sınıflandırmada, özgün ürün tasarımının 1990’lara dayanırken, 2000’li yıllarla birlikte vizyon, strateji ve markalaşmanın önem kazandığını, gelecekte ise bir “tasarım kimliği” keşfinin ve örgütlenmenin gündeme geleceği öngörüsünde bulundu.

Tasarımcı Özlem Yalım ise, tasarım örgütlenmesi konusunda global bir bakışı yansıttığı konuşmasında, IDSA (Amerikan Endüstriyel Tasarımcılar Birliği) ve DCC (Danimarka Tasarım Merkezi) örneklerini irdeledi.

Panelde, Yapı-Endüstri Merkezi de kurulması hedeflenen Türk Tasarım Merkezi için model olabilecek bir örnek olarak gösterildi. Yapı- Endüstri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol, 1966 yılında o zamanki adıyla Güzel Sanatlar Akademisi yayınında yer alan ve Türkiye’de “Endüstriyel Tasarım” kavramıyla ilgili ilk yazı olma niteliğini taşıyan yazısından alıntılarla konuya tarihsel perspektiften yaklaştı. Endüstriyel tasarımın ve endüstri ürünlerinin Türkiye’nin gelişimindeki öneminden bahsettiği yazısının yayınlanmasından iki yıl sonra kuruculuğunu gerçekleştirdiği Yapı-Endüstri Merkezi’nin, o yıllarda endüstriyel tasarımların yaygınlaşması ve sergilenmesine yaptığı katkıyı vurgulayan Hasol, bu anlamda 1978’den beri düzenlenmekte olan “Yapı Fuarı”nın da yeni ürünlerin sergilenmesi açısından üstlendiği görevi günümüze dek sürdürdüğünü ifade etti. Hasol ayrıca 1970 yılında Yapı-Endüstri Merkezi tarafından düzenlenen ve Türkiye’deki ilk Endüstriyel Tasarım Yarışması olarak tarihe geçerek sonuçları aynı yıl Mimarlar Odası’nın Mimarlık Dergisi’nde yayınlanan “Seramik Konut Gereçleri Yarışması”ndan söz etti.

İzmir Ekonomi Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Balcıoğlu ise gelecek için çözüm önerileri ve Türkiye’deki örgütlenmeyi organize edecek olan yapılanma modeli üzerinde durduğu konuşmasında, “Türk Tasarımı” adıyla bir kimlik oluşturulmasının şart olmadığını, ulusallaşma gibi kavramların zaman içinde değişmeye mahkum olduğunu belirtirken, “Türk Tasarımı” terimi yerine “Türkiye’den Tasarımlar” terimini kullanmayı daha akılcı bulduğunu belirtti.
Panelin son konuşmasını yapan Dr. Özgür Uçkan ise, değişen koşullar ve Türkiye’nin gelişimi kapsamında Türk Tasarımı’nın gelecek öngörüsünü yaparak toplantıyı sonlandırdı.