'Sulu Tarım Antik Şehirlerin Yok Olmasına Neden Oluyor'

Mersin Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Serra Durugönül, Mersin ve ilçelerinde sulu tarımın artması sonucu antik şehirlerin yok olduğunu söyledi. Tarihi eserlerde son 10 yılda tahribatın hızlı bir şekilde arttığını belirten Durugönül, özellikle Erdemli-Silifke arasındaki köylerde sulu tarıma geçilmesinin tarihi eserleri tahrip ettiğini kaydetti.

Eski eserler tahrip edilmeden de tarım yapılabileceğini ifade eden Durugönül, "Ama vatandaşımız aceleci hareket ediyor, sormadan yapıyor. Özellikle son beş yılda bu sulu tarım pek çok antik kentin yok olmasına neden oldu. Çoğu koruma altında değildi. Şimdi biz sit alanı, yani koruma dediğimiz sit alanı ilan edilmesi için çaba harcıyoruz. Yani koruma altına alınsın, bir cezai müeyyidesi olsun diye. Ama bu anlamda da belediyelerden ve yerel yönetimlerden destek bulamıyoruz. Çünkü yapılaşma isteği var belediyelerde. Belediyeler 10 katlı binaları Erdemli-Silifke arasındaki bölgelere dikmek istiyorlar. Bir nevi buraların da gittikçe Mersin şehir merkezine dönüşmesi kaçınılmaz oluyor. Yapılaşma ise rant kaygısı olduğu müddetçe engellenebilecek bir şey değil." dedi.

Sit alanı olması gereken bölge için Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na müracaat ettiklerini anlatan Durugönül, "Ben arkeolog olarak sit alanı olması gerektiğini düşündüğüm bir yeri belgeleyerek Adana Kurulu'na başvurabiliyorum. Kurul yerinde inceleme yapıyor, eğer haklı görürse, uygun bulursa sit alanı olarak ilan ediyor. Ama ondan sonra problemler başlıyor; buna itirazlar başlıyor, olay mahkemeye intikal ediyor. Böyle gerçekten bir savaş veriliyor. Yani tarihi eseri korumak için bir savaş veriliyor. Buna gönüllü olmak gerekir oysaki." diye konuştu.

Eski eserleri korumak için kültüre daha fazla kaynak ayrılması gerektiğini belirten Durugönül, arazisi sit alanı ilan edilen vatandaşlar için işe yarar başka bir yer gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Bu şekilde yapılmadığı için vatandaşın mağdur olduğuna dikkat çeken Durugönül, "Vatandaş, ister istemez sit alanı ilan eden kişilere düşman oluyor. Burada bizler de bir ikilemde kalıyoruz; görevimizi mi yapmalıyız, insani duygularla o insanı evinden mi çıkarmamalıyız?. Bu durumda iki alternatif çıkıyor karşınıza; yani göz yummak ya da savaşmak. Eski eserleri korumak çok zor açıkçası. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca kamulaştırma için para ayrılması ve kamulaştırmaya önem verilmesi gerekiyor. Yoksa arkeoloğun eli kolu bağlı oluyor." şeklinde konuştu.