Sulukule'de Ders Zili de Sustu



"Ya ben okuldayken evimizi yıkarlarsa?" Sulukule'nin yıkıma başlanan mahallelerinde çocuklar şu sıralar bu düşünceyi akıllarından çıkaramıyor. Kimi okulu bırakırken, kimi mahalle arkadaşlarıyla aynı okula düşme derdinde. Sulukule'de artık kentsel dönüşüm zili, okulunkini bastırıyor.

Sulukule'de günlerini sokakta çalışarak geçenler bir yana, babalarının eli ekmek tutan, sıcak bir yuvası olan çocuklar bile artık 'okullu olmaya' pek istekli değil. Mahalleye her gün bir yıkık ev silueti daha ekleniyor, bölgedeki bunalım çocukları da etkiliyor. Hatice Sultan Mahallesi'nden 8-12 yaşlarında bir grup çocuk, Sulukule Platformu gönüllüsü 'Dilek abla'larıyla bir evin oturma odasında yaptıkları eğlenceli dersler sayesinde okula yeniden ısınmaya çalışıyor.

Dilek Turan, Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler Bölümü'nde yüksek lisans öğrencisi. Semte ilk kez bir dersi için çekim yapmaya uğramış, gide gele gönüllü öğretmenliğe başlamış. Gruptaki çocukların ileri yaşlarına karşın okuma-yazmaları, sayılarla araları pek iyi değil, çoğu en az bir kez sınıfta kalmış.

'Onlar Çingene, biz Roman'

Turan, ders verdiklerinin ekonomik durumunun nispeten iyi olduğunu ve okula düzensiz de olsa gittiklerini söylüyor; esas amacıysa okulla hiç tanışmamış olanları gruba katabilmek. Semtte çocukların ilişkilerine yansıyan bir Çingene-Roman ayrımı göze çarpıyor. 'Çingene' olarak anılanlar, genellikle okul görmemiş, daha yoksul kesimin çocukları. Diğerlerince dışlanan bu çocuklar okullu çocuklarla arkadaşlık kuramıyor ve birçoğu bir süre sonra suç zincirinde yerini alıyor. Turan'ın öğrencilerinin çoğu da Çingene olarak anılmak istemiyor: "Okulda da bazıları bu yüzden, sizinle oynamayız diye dışlıyor ama Çingene değiliz biz. Çingeneler şalvar giyer, Adana'da, Urfa'da yaşar."

Sınıf mevcudunu evleri gezerek artırdığını söyleyen Turan ise bu ayrıma karşı: "Daha önce hırsızlık, kapkaç yapmış bir öğrencim derse gelmeye başladı. Şimdi sınıfta en aktif, heveslilerden biri. Diğerleriyle de arkadaş oldu."

Söz taşınmaya gelince, çocuklar hep bir ağızdan isyana başlıyor. Evlerinden kilometrelerce uzağa, TOKİ'nin Gaziosmanpaşa Taşoluk'taki apartmanlarına taşınan mahallelilere katılmak istemiyorlar: "Orası dağın başı. Kurtlar iniyormuş, çocuklar kaçırılıyormuş, ekmek bile kamyonla geliyormuş."

13 yaşındaki Coşkun henüz 4. sınıfı okuyor, 'olan biteni durdurmak için' mimar olmak istiyor. Sultan bir yıl kalmış, şimdi 3'te ama okulunu seviyor, 'hastalara deva olmak için' doktor olmayı düşlüyor. Remzi, 'son kararları verebilmek için' hâkim olacak, İsmail'in hayali polislik, Aysel'in kuaförlük.

Sulukule Platformu Sözcüsü Hacer Foggo, yıkılan Roman mahallerinde yaklaşık 300 çocuğun okulundan olduğunu anlatıyor: "Küçükbakkalköy ve Kâğıthane Yahya Kemal'de 2006'daki yıkımlardan sonra, muhtarlar evleri yıkılan birçok aileye ikametgâh vermedi. Bu yüzden onlarca çocuk okula kayıt yaptıramadı. Aileleri başka mahallelerde ya da boş arazilerde barakalar kurdu, çocuklar okullarından uzaklaştı. Şimdi benzer durum Sulukule'de yaşanacak."

Foggo 2008-2009 öğretim yılında Sulukuleli çocukların okuması için Milli Eğitim Bakanlığı'na çağrıda bulunuyor: "Kentsel dönüşüm kurbanı bu çocukları izleyip okullara yerleştirsinler."

Ege Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Suat Kolukırık'a göre, Sulukuleli çocukları okuldan uzaklaştıran ana unsurlar aşırı yoksulluk, eğitimsiz anne ve babaların çocuklarına okumanın gerekliliğini anlatamaması ve sosyal çevredeki rol modellerin eksikliği...