İzmir Osmanlı’dan evvel, Cumhuriyetten sonra yıllarca Ege, Güney Marmara, İç
Anadolu ve Akdeniz Bölgesi’nin ziyaret merkeziydi. Buna Ege Bölgesi’ndeki
sayısız adalar da dahildi. Karadeniz insanı, Doğu Anadolu Bölgesi insanları da
mutlaka İzmir’e giderler ve İzmir’de gördükleriyle iftihar ederlerdi. Hele hele
20 Ağustos-20 Eylül tarihlerinde açılan ve 1 ay süren İzmir fuarı, 35 il
insanının turistik gezi ve alışveriş merkezi olmuştu. Her çeşit tiyatrolar,
yüzlerce sanatçının katıldığı irili ufaklı konserler, eğlence bahçeleri,
gazinolar, tıklım tıklım dolardı. Binlerce fakir yurttaş da, İzmir fuarının kır
bahçelerine yayılır, piknik yapar ve yemeklerini orada yerdi. Gecenin geç
vakitlerine kadar fuar ağzına kadar dolardı. Otellerde, hanlarda yer bulmak
mümkün değildi. Birçokları hemşerilerinin evlerinde kalırdı.
Fuarı ziyaret eden binlerce, on binlerce insan İzmir’e uzak semtlere bile
yürüye yürüye gider gelirdi. Taksilere kimse yanaşmaz, dolmuşlar ardına kadar
dolar ve faytonlara binilirdi.
TCDD’nin yapmış olduğu banliyö trenleri, yakın şehirlere yaptığı ilave
seferler, irili ufaklı deniz araçları, insanımızı İzmir’e götürürdü. İzmir böyle
yaşamı yıllarca sürdürdü. Ticari alışveriş merkeziydi. Kendisine yakın
şehirlerin insanları, düğün ve ev eşyalarını İzmir’den düzerlerdi. Birçok
şehirde olmayan hastaneler daima dolardı. Yakın şehirlerde liseler olmadığı
için, çok sayıda il ve ilçenin öğrencisi lise tahsili için İzmir’e giderdi.
İzmir böyleydi, yıllarca sürüp gitti. Gelişmesi hep devam etti ama Bursa’lar,
Antalya’lar, Eşkişehir’ler, hatta Denizli’lerin artık ekonomik, turizm
gelişmeleri, öğrencilerin İzmir’de okumaları gibi çok çeşitli konuları kendi
bünyelerinde halledilmeye ve İzmir’in etrafını saran çok sayıda iller büyük
patlamalar yaparak bu sorunlarını kendi illerinde çözmeye başladılar.
İzmir büyüdü doğrudur, İzmir’in nüfusu arttı, İzmir’in sanatı, ticareti
gelişti, İzmir’in kültür etkinlikleri çok gelişti bu da doğrudur. Ama aynı
etkinlikler İzmir’in etrafını saran il ve ilçelerde de görülmeye başlandı. Büyük
büyük il merkezleri oluştu, büyük büyük şehirler oluştu, oralarda da
üniversiteler, havaalanları kuruldu. İzmir ilgi alanı olmaktan, ziyaret merkezi
olmaktan, sağlık ve eğitim merkezi olmaktan yavaş yavaş çıkar oldu. Hele hele
Türkiye’nin dört bucağını saran yüzlerce üniversiteden sonra.
Şimdi İzmirlilere, bu ülkeyi yönetenlere ciddi görevler düşmektedir. İzmir
sadece Ege Bölgesi ağırlıklı bir merkez olmaktan derhal kurtulmalı, derhal
çıkarılmalı; hem ülkemizin, hem de uluslararası komşu ülkelerin, Mısır’dan Arap
ülkelerine kadar, Türki devletlerine kadar, komşu Yunan’a ve Ege adalarının,
Balkan devletlerinin, Orta Avrupa’ya kadar çok sayıda yabancı devletlerin tercih
ettiği bir merkez olmalıdır, üniversiteler şehri olmalıdır. İki yüz bin nüfuslu
Kuzey Kıbrıs’ta beş üniversite varken üç-beş milyon nüfuslu İzmir’de 50-60
üniversite olmalı.
Özel sektör çok ciddi ve başarılı sonuçlar alan üniversiteleri birbiri ardına
eğitime sokmalıdır. İzmir yaz-kış çok modern yazlık-kışlık eğlence
merkezleriyle, tiyatro ve konservatuvarlarla doldurulmalıdır. On binlerce
İzmirli buraların yapımcı ve takipçisi olmalıdır. İzmir tarihi konum itibarıyla
kültür şehri olmasının yanı sıra, tarihi şehir, sanat şehri ve çok sayıda modern
turistik tesisleriyle turizm sitesi, kaplıca siteleri ve her türlü sportif
tesislerin yapılabileceği spor dünyası merkezi haline getirilmelidir.