Sürdürülebilirlik Bina İnşa Endüstrisini Şekillendiriyor



Gelecek yıllarda binaların tasarım ve inşaatında hangi temalar belirleyici olacak? BAU bunların dördünü tanımladı. Bu ana temalar BAU 2013’ün ağırlıklı konusu olacak.

Birçok fuar katılımcısı fuarda sunumlarını bu konuda yapacak ve uygun çözümleri öne çıkaracaklar. Ticari fuardaki forumda mimarlar, inşaat mühendisleri ve proje geliştiriciler çeşitli açılardan açıklamalarda bulunacaklar ve ana konuları tartışacaklar. Ve BAU’da özel teşhirlerde, konular ürün örnekleri ve projeler yardımıyla görsel olarak sunulacak.


Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlik, toplumun başka sektörlerinde olduğundan daha geniş ölçüde inşaat endüstrisini şekillendirmektedir. BAU’da da bu kavram bütün temel konuları işleyen kapsamlı bir tema olarak ele alınıyor. Bu karmaşık konuda yapılacak tartışmalar BAU 2013’de gün yüzüne çıkacaktır. Sürdürülebilirlik teması BAU ile yakından ilişkilidir ve bu konuda çalışma yapan ve sürdürülebilirliği teşvik eden kuruluşlar için de aynı şekilde geçerlidir: Federal Ulaştırma, İnşaat ve Kentsel Gelişim Bakanlığı (BMVBS), Alman Sürdürülebilir İnşa Konseyi (DGNB), Fraunhofer Bina Yenilik Birliği ve ift Rosenheim. BAU ile yakın işbirliği içinde çalışan bu kuruluşların tümü BAU 2011’deki konferanslarda, özel teşhirlerde ve forumlarda sürdürülebilir planlama ve inşaatın çeşitli özelliklerini vurguladılar ve bu konuyu 2013’de daha da fazla yoğunluklu olarak gündeme getirecekler. Son yıllarda sürdürülebilirlik alanında oldukça büyük aşamalar kaydedildi. Sözkonusu kavramın binaların bütün kullanım süresini (planlama ve kullanımdan yıkıma kadar olan süreç) kapsadığını ve yalnızca ekolojik değil fakat aynı zamanda ekonomik ve sosyo-kültürel özellikleri de içerdiği konusunda yaygın bir mutabakat var. Sürdürülebilir binaların sertifikasyonu için dünya genelinde uygun değerlendirme sistemleri geliştirilmiştir. Sürdürülebilirlik testleri bina bileşenlerine ve aynı zamanda tüm bina tiplerine kadar genişletilmiştir. Çevresel ürün beyanları (EPD’ler) gelecekte bina bileşenleri ve malzemelerinin işlevsel ve ekolojik kalitesi hakkında bilgi sağlayacaktır. Gelecekte ne olacak? Belirgin olan tek şey: Binaların sürdürülebilirliği bina yapım endüstrisinde araştırma ve geliştirme hakkında belirleyici etkisini sürdürecektir. Ayrıca büyük çaplı bina yapım projelerinde halk da kararlara katılmaya başlayacaktır. Demografik değişim, iklim değişikliği, enerji geri dönüşü ve kentleşme gibi önemli konular sürdürülebilirlik açısından tartışılacaktır. Bu yüzden sorun yalnızca binalar değil aynı zamanda bütün kentsel alanların ve şehirlerin nasıl planlanacağı ve sürdürülebilir olarak inşa edileceğidir. Avrupa’da bina standartlarının sürdürülebilir olarak sürekli geliştirilmesi ve modernizasyonu üzerinde yapılanlara odaklanılacaktır. Bu, BAU 2013 için oldukça çeşitli malzeme yelpazesi sağlayacaktır.

“Enerji 2.0”

“Enerji 2.0” terimi internet terimi Web 2.0’ın taklit edilmesiyle bulunmuştur. “Enerji 2.0” hem yenilenebilir enerjilerin (enerji geri dönüşümü ve enerji geçişi), hem fosil ve yenilenebilir farklı enerji kaynaklarının kombinasyonunun hızla artan önemi ile ilgilenmektedir. “Enerji 2.0” doğal olarak aynı zamanda enerji korunumu ve enerji verimliliğini de kapsamaktadır. Bu teknolojik içeriklere ek olarak, söz konusu terim Web 2.0’da olduğu gibi sosyal bir boyuta da sahiptir.

Bu, ister ekonomik tasarruf isterse çevrenin korunumu olsun binalarını modernleştiren ve enerji kullanımını optimize eden bina kullanıcılarının unutulmadığı, sanayi, politika, emtia ve gayrimenkul alanlarında ki ilgililerin karşılıklı etkileşimiyle ilgilidir; “Enerji 2.0” olgusunu teşvik eder ve lobi etkinliklerini yürütür ve bazen farklı ilgi alanlarını gündeme getirir. Yeni binalarda enerji yönetimi ile ilgili olarak konumunuz nedir? Gelecekte hangi oranlarda yenilenebilir enerji kullanılacaktır ve bunlar binalara ya da dış görünüşle nasıl ilişkilendirilecektir, bina yapım teknolojileriyle mantıklı bir biçimde nasıl bütünleştirilecektir? Binalarda enerji tasarruf önlemleri için hangi yeni çözümler sözkonusu olacaktır? BAU 2013 bu sorulara yanıt verecektir. Binaları (çatı, duvar, pencere, dış cephe), hem iç hem de dış teknik donanımı içeren çapraz endüstri malzeme ve teknoloji fuarı olarak, bu konulara yönelik biçimde kurgulanmıştır.

BAU ayrıca “Enerji 2.0”ın bağlamında sosyal ve toplumsal konuları da ele alacaktır. Şehir gelecekte nasıl görünecektir? Kendini enerji tüketen bir yapıdan enerji üreten bir yapıya dönüştürebilecek midir, eğer dönüştürürse bu ne anlama gelecektir? Enerji ve enerji verimliliğinin inşa ettiğimiz çevre üzerinde ne gibi etkileri olacaktır? Bina yapım ürün ve malzemeleri için sertifikasyon sistemlerinin ve çevresel ürün beyanlarının şimdiki ve gelecekteki rolü nedir? Bu sorular BAU 2013’teki forumlarda, özel gösterimlerde ve konferanslarda tartışılacaktır ve görsel olarak desteklenecektir. Bütün dünyadan tanınmış uzmanlar bu konularda görüşlerini açıklayacaklardır. BAU’nun en önemli özelliği planlama, inşaat ve binaların işletilmesi alanında çalışan herkesi bir araya getirmesidir. “Enerji 2.0”ın gelecekteki gelişimini belirlemede kilit rol üstlenmektedir.

21nci yy’da Kentsel Gelişme

Halihazırda dünya nüfusunun yarısından fazlası kentsel çevrede yaşamaktır. 2050 yılında yaklaşık 9,3 milyar nüfusa sahip olacak dünya nüfusunun yüzde 75’i şehirlerde yaşayacaktır. “Bu gelişme nasıl değerlendirilmelidir ve geleceğin şehri ne ifade edecektir?” soruları “21nci yy’da Kentsel Gelişme” başlığı altında BAU 2013’ün ana temaları olacaktır.

Almanya’da nüfusun dörtte üçü kentte yapılarda yaşamaktadır. Özellikle enerji bakımından tipik kentsel yerleşim yoğunluğu kendi avantajlarına sahiptir. Dağıtılan enerjinin yüzde 40’ının binalarda tüketildiğini biliyoruz. Bunun, yüzde 75’i alan ısıtılmasında kullanılmaktadır, geri kalanı ise aydınlatma, soğutma teknolojisi ve modern iletişim araçlarımızın enerjisi için harcanmaktadır. Almanya’da tüketilen enerjinin ayrıca yüzde onu işyeri ile ev arasında ulaşım, alışveriş ve sosyal ve kültürel yaşam etkinliklerine katılımda kullanılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde, sözgelimi Avrupa’da bu değerler birbirine benzemektedir. Sonuç olarak, evlerin optimize edilmiş enerji tüketimine haiz oldukları bir “entegre şehir” enerji tasarrufunda büyük bir potansiyel sunmaktadır. Bu her bir tekil evin dönüşümü demek değildir. Enerji-verimliliği gelişmeleri yerel kimliği yok etmeyi ya da var olan binalara zarar verilmesini amaçlamamaktadır. Gerekli olan yapıları korumak, akıllı şebeke kullanmak, başlıbaşına karbon-optimizeli bir şehir oluşturacak enerji-üreten yeni binalardan oluşan karbon-nötral bölgeler oluşturmaktır. Şehir yaşantısının bir başka avantajı yaşlı insanların kendi ev ortamlarında uzun bir süre yaşayabilecekleri olanakların kentsel yapılarda sağlanmasıdır. Yaşlı insanlar için yaşam yalnızca sağlıkla ve doktor ziyaretleriyle ilgili değildir. Aynı zamanda kültürel ve sosyal etkinliklere de katılımları sözkonusudur. Bu yalnızca kasaba ve şehirlerde sağlanabilir, sosyal ve öteki hizmetler ve onların ilgili altyapısı sözgelimi yerel toplu taşımacılık yalnızca kentsel bölgelerde sürdürülebilir. Enerji tedariği ve nüfus artışı gelecek için stratejiler gerektirecektir. Bugün ve yarın planlama, politika, endüstri ve bina yapımında etkili ortaklıklara gereksinim duyulacaktır.

Yaşam için Bina

İnsanların çoğu kendi evlerinde yaşlanmayı tercih ederler. Binalar artan ölçüde bunun mümkün olması için tasarlanmaktadır. ”Yaşam için Bina” başlığı altında bunun olabilmesi için nelerin göz önüne alınması gerektiği BAU 2013 fuarında gündemde olacaktır. 2011’de BAU bu konuları - bir gerontoteknoloji firması - olan Gesellschaft für Gerentotechnik® (GGT) işbirliğiyle onların konseptlerini özel olarak teşhir ederek ele almıştı. Bu kez, “Yaşam için Bina” üzerine özel bir teşhir özellikle konfor konsepti çerçevesinde değerlendirilecektir.

Salon A4’de ayrılan alanda, çoklu işlevsel özellikte otel konaklaması kurulacak ve yaşlı ile genç fark etmeksizin ilgilerini çekecek biçimde tasarlanmış ürünlerle donatılacaktır. Bununla birlikte, bu alanda ürün ve hizmetlerini sergileyen katılımcıların pavyonlarına özel ziyaret turları yapılacaktır. Sözkonusu turlar aynı zamanda binaların bütün nesiller için ilgi çekici ve konforlu olmasını sağlamak üzere nasıl tasarlanabileceği ve donatılabileceği, ayrıca yaş ya da fiziksel engelliliğe bakılmaksızın herhangi biri tarafından nasıl kullanılabileceği konularında yoğunlaşacaktır. Çünkü insanlar eskisinden daha uzun yaşamaktadırlar ve mümkün olduğunca bağımsız yaşamayı istemektedirler. Anket firması TNS Emnid’in BAU 2011’de Yaşı 50’nin üzerindeki 1100 kişinin katılımıyla yaptığı anketi yanıtlayanların üçte ikisinin 70 yaşında dışarıdan yardım almadan kendi evlerinde yaşamak istedikleri ortaya çıkmıştır. Ankete katılanların yarısı evlerinin daha sonraki yaşamlarında kendilerine daha uygun bir biçime dönüştürülmesini istemişlerdir. Mimarlar ve tasarımcılar uzun süredir bu konu üzerinde çalışmaktalar. “Gelecek beş yıl içinde inşaat ve bina endüstrisini hangi konular yönlendirecek” sorusu, Heinze piyasa araştırmacılarının 206 mimar ve planlamacıya sorduğu soruydu. Yüzde 63’ünün yanıtı “Engelsiz tasarım” oldu. Bu yüzden BAU 2013 için “Yaşam için Bina” konusunu gündemin üstüne taşımak önem kazandı.


Bu haber, Yapıda Ürün 2012 ekinde yayımlanmıştır.