Yabancılara mülk satışına sınırlama getiren 2008 yılına kadar yabancıların
ilgisi daha çok güney illerdeki projelere olurken son yıllarda bu talepte, her
ne kadar istenen satışlar gerçekleştirilemese de, İstanbul başta olmak üzere
büyük şehirlerdeki lüks projelere kaydı. 2005 yılında Bodrum, Kuşadası gibi
yerlerde yabancıların ilgisi yazlık projelere bu ilgiyi fark eden İngilizler
başta olmak üzere yabancı emlak şirketleri de Türkiye'nin çeşitli yerlerini üs
ilan etmişler ve ofislerini açmışlardı. Bu şirketler, yurtdışından turlar
düzenleyip yabancılara bir hafta boyunca Ege ve Akdeniz sahillerinde konut
turları attırıp toplu satışlar gerçekleştiriyorlardı. Ancak 2008 yılında önce
yabancılara satışlara sınırlama getirilmesiyle birlikte yabancı emlak şirketleri
tek tek Türkiye'den çıkarken pek çok proje de zor duruma düştü. Bununla birlikte
İngilizler başta olmak üzere yabancı yatırımcılar da yarım kalan projelerden
mağdur oldu. Bunun üstüne bir de 2008 sonunda başlayan küresel ekonomik kriz
eklenince güney illerdeki projelere olan talep hızla düştü. Ardından ise küresel
sermayenin Avrupa ve Amerika'dan Ortadoğu ve Arap dünyasının eline geçmesiyle
birlikte talep de İstanbul gibi büyük şehirlerdeki daha lüks projelere yöneldi.
Ancak her ne kadar petrol milyarderleri lüks projelere ilgi gösterse de
karşılıklılık ilkesinden dolayı elleri boş dönmek zorunda kaldı. Her ne kadar
markalı lüks konut projeleri ciddi bir potansiyel oluştursa da şirketler
karşılıklık gibi engellerden dolayı yurtdışında istedikleri tanıtım ve pazarlama
çalışmalarını gerçekleştiremiyor. Emlak uzmanları "Pazarlama tarafında Türkiye
çok büyük bir fırsat sunmuyor" diyor. Karşılıklık ilkesindeki pürüzlerin
halledilmesi ile birlikte ise hem engeller kaldırılacak hem de şirketler
yurtdışında da pazarlama çalışmalarına ağırlık verecek.