Tarihi Yarımada Tartışıldı

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyük Kent Şubesi tarafından düzenlenen Tarihi Yarımada Sempozyumu sona erdi. İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla Yerleşkesin’ de gerçekleştirilen sempozyuma İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tarihi Çevreyi Koruma Müdürü Cem Eriş, İstanbul Planlama Mali Müdürü Muzaffer Şahin yanı sıra birçok öğretim üyesi mimar ve şehir planlamacısı katıldı.

İlk oturumda söz alan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mali Müdürü Muzaffer Şahin Belediyenin tarihi yarımada ile ilgili yaptığı çalışmalara ilişkin sunum yaptı. Çalışma alanlarını 10 bölgeye ayrıldığına değinen Şahin konularında uzman kişilerle çalışıldığını detaylı tespitler yapıldığını dile getirdi. 60’a yakın kurum ve kuruluştan görüş alındığını ifade eden Şahin ne tür çalışmalar istendiğini beklentilerin neler olduğunu öğrenmeyi amaçladıklarını anlattı. Tarihi yarımadada sivil tarihi eserlerin yok olduğuna değinen Şahin, tarihi eser değeri taşıyan fakat günümüze kadar tescillenmemiş olan eserlere fişler hazırlandığını ifade etti. “Tarihi Yarımadayı yarımada yapan süriyetleridir ve tarihi yapısıdır” diyen Şahin çalışmaların amacının geçmiş ve gelecek arasında güçlü bir bağ oluşturmak toplumda aidiyet düşüncesini uyandırmak olduğunu ifade etti.

Sadece fiziksel yapı değiştiriliyor
“Kentsel Dönüşüm, Kentsel Yenileme Kavramları” üzerine konuşan İclal Dinçer, günümüzde kavramların anlaşılmadığını sadece fiziksel yapının değiştirilmek istendiğini söyledi. Fiziki müdahalenin yapıldığı bölgede soylulaştırmanın yapıldığını söyleyen Dinçer, Sulukule projesini örnek gösterdi. Kentsel dönüşümde fiziki,ekonomi,sosyal yapının korunması gerektiğine değindi. Sulukule’de sivil bir hareketin oluştuğuna değinen Dinçer, sorunun hem Sulukule’deki surları hem de oradaki insanları yaşadıkları yerde korumak olduğunu anlattı.

İstanbul’un sadece sur için değil dünya için evrensel bir alan olduğuna değinen Prof. Dr. İsmet Okyay UNECO’nun yapılan işlerin yetersizliği ve kapsamı açısından 14 maddelik ilerleme raporu hazırladığını anlattı.

Okyay rapordaki maddeler gerçekleştirilmezse 2008’de İstanbul’un risk altında olan dünya kültür mirası olarak değerlendirileceğini bunun da Türkiye için prestij kaybı olduğuna değindi. Oturum katılımcıların İstanbul’un değişik yerlerindeki çalışmalarını ve gözlemlerini anlatması ile son buldu.