Tarihi Yarımada’daki Yapılar Minyatüre Aktarılıyor



Minyatür Sanatçısı Özcan Özcan, tarihi yarımadadaki 135 bin yapının tamamını, mahalle mahalle, ev ev bütün ayrıntısıyla minyatüre aktaracak.

Minyatürlerde sokaklardaki tabelalardan apartman numaralarına kadar bütün ayrıntılar büyüteçle bakıldığında görülebilecek.

Derviş Zaim'in ''Cenneti Beklerken'' filmindeki minyatürlerde imzası bulunan Özcan, İstanbul'un fethini bugüne dek en kapsamlı şekilde anlatan minyatürlerin sahibi. 

Sanatın bütün evlerde konuşulur hale gelmesini, çalışmalarının bütün evlere girmesini ve sevilmesini sağlamayı hedeflediğini belirten Özcan, minyatürlerinde ev figürleri yapmaya başlayınca, çevresindeki herkesin kendi evlerini de yapmasını istediğini anlattı. O zaman tarihi yarımadayı çalışmaya ve İstanbulluyu sanatla buluşturmaya karar verdiğini söyleyen Özcan şöyle konuştu:

''Dünya üzerinde şimdiye kadar hiç yapılmamış bir şey yapmış olacaktım. Bu zaten minyatürde devrim niteliğinde bir çalışma. Çünkü mahallede gezer gibi hazırlıyorsunuz. Tabelalara varana kadar yapıyorum, mesela şurada 14 numara yazar. Gezerken bunları fark ediyorsunuz ve bu da size zevk vermeye başlıyor. Toplam 135 bin yapının minyatürü aslına uygun olarak yapılacak.''

Tarihi yarımadanın 1/5000 ölçekte, mahalle mahalle, 70'e 100 santimetre büyüklüğünde tabakalara aktarılacağını anlatan Özcan, ''Herkes kendi tabelasını okuyabilecek. Bu, belgesel açıdan da  çok daha önemli, çünkü minyatürleri yapıların aslına uygun olarak hazırlayacağız. Bugün Google Earth'te bile göremediğimiz bina cephelerini, minyatürlerde görebileceğiz'' dedi.

Evlerin önce fotoğraflarını çektiklerini, sonra bire bir tabakalara aktardıklarını anlatan Özcan, o an evin balkonunda çamaşırlar varsa veya cam kenarında bir vazo varsa bunu da ekleyeceklerini kaydetti.

İnsanlar değil ama martılar, kediler ve köpekler gibi canlı unsurların da bölgenin özelliğine göre çalışmada yer alacağını ifade eden Özcan, ''Örneğin, Küçük Ayasofya'da bir mezarlık var. Kaç mezar varsa hepsi sayılacak, ona göre yapılacak. Tarihi yarımada ağacından tutun, çöpüne kadar her şey bire bir yer alacak. Elektrik direkleri, bankalar, bankamatikler... Evet, deli işi, çok zor bir proje ama üç senede tamamlamayı planlıyoruz. Her ay bir mahalleyi bitirmeyi düşünüyoruz'' diye konuştu.

Tarihi yarımadanın 2010-2013 arasındaki görüntüsünü geleceğe aktaracaklarını dile getiren Özcan, mahalledeki insanlarla konuşup, yapılmasını istedikleri hakkında görüş alarak İstanbul'un rengini ve dokusunu yansıtacaklarını anlattı.

Özcan, şehirdeki tabelalar da minyatürlerde yer alacağı için, reklam alınabilecek proje için sponsorlarla çalışmayı planladıklarını anlattı.

''Minyatür, özgürlüğün sanatıdır''
    
Maliye bölümü mezunu olduğundan, bir süre çeşitli işletmelerde yönetici olarak çalıştığını, ancak hayatını böyle geçirmek istemediğine karar vererek kendini minyatüre adadığını anlatan Özcan, 17 yaşından beri 80 bin minyatüre imza attığını ve minyatürü kendi çabası ile öğrendiğini söylüyor.

Minyatürü ''gerçek olamayacak kadar büyülü, hayal olamayacak kadar da gerçek bir sanat'' olarak yorumlayan Özcan, minyatür sanatı için ''Resmin başlayacağı ilk nokta ile ulaşabileceği en son aşamadır'' ifadesini kullanıyor. Minyatürü ''özgürlüğün sanatı'' olarak da tanımlayan Özcan, minyatüre bakış açısının ise çok farklı olduğunu belirterek şöyle diyor:

''(Minyatürde perspektif yoktur, ışık, gölge yoktur) derler. Hiç ilgisi yok. Minyatür özgürlüğün sanatıdır. Nasıl istiyorsanız öyle kullanırsınız. Resmin kuralları yoktur minyatürde. Görmek istediğinizi görür, görmek istemediğinizi görmeyebilirsiniz. Derinlik sağlayabilirsiniz. Minyatür bütün akımların çıkış kaynağıdır. Şartlanmamış insan doğasının resmidir.'' (AA)