Tarlabaşı’nı Yıkmayın



İstanbul’daki değişim malum, her semtte bir “yenileme” çalışmasıdır gidiyor. Tarlabaşı da bundan nasibi aldı. Tarlabaşı Yenileme Projesi GAP İnşaat’a ihale edildiğinden beri Tarlabaşılı mülk sahipleri ve kiracılar tek tek görüşmeye çağrılıyor, istek belli, evlerini boşaltmaları. Beyoğu Belediyesi Ek Hizmet Binası’nda konuşlanan GAP İnşaat’ın “Ya şimdi evinin parasını al, ya proje bitiminde ederinin 10’da birine denk gelecek bir daire alırsın” önerisini reddedenler “o halde evini kamulaştırırız” diye tehdit ediliyor.

Proje alanındaki bina sayısı 278, bunlardan 209’u tarihi eser. Tarlabaşı’nda 2 bin 560 kişi yaşıyor. Nüfusun yüzde 51’i Kürt, geri kalanın çoğunluğunu Süryani, Ermeni, Musevi ve Rumlar oluşturuyor... Homojen bir kültür... Birbirlerine saygı duydukları her hallerinden belli. Söz “Ne olacak Tarlabaşı?” sorusuna geldiğinde endişe kaplıyor yüzlerini. Eğer müdahale edilmezse seçimlerden sonra Tarlabaşı’nın yıkılacağından eminler. Sadece onlar değil, Mimarlar Odası da aynı fikirde. Mimarlar Odası ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı, “Tarlabaşı önemli bir kültür, Levanten mimarinin Türkiye’de hemen hemen olduğu tek yer, yıkım tarihi eser katliamı olur” diyor, “Büyük üniversitelerden birine hazırlatılmış bir statik rapor var. Açık açık binaların içini görmediklerini, etrafını dolaşırken adalardaki binaların yıkılacağına karar verdiklerini bildiren bir rapor.”

Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi, 2008’in Mart’ında yürütmenin iptali için dava açtı. Gerekçelerden birini 5366 sayılı yenileme yasasının 2583 sayılı Anıtlar Kurulu yasasıyla çelişmesi. Diğer gerekçe de Türk İdari Hukuku’na göre, aynı bölgenin iki farklı kuruma bağlanmasının anayasaya aykırılığıydı. Çünkü SİT alanı olan ve Anıtlar Kurulu’na bağlı Tarlabaşı, 5366 sayılı yasayla İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na da bağlandı... Açılan dava henüz görülmedi ancak 5366 sayılı yasa ortadan kalkmadıkça İstanbul’daki tarihi bölgeler tek tek yok olacak. Önce Sulukule, sonra Tarlabaşı, ardından Haliç, sonra kim bilir hangi rantı büyük alan? Bugün seçim günü. Tarlabaşı halkı tedirgin, bu işin vicdani boyutunu düşünen herkes tedirgin aslında.

Hikâyeyi hemen hemen biliyoruz; Başbakan Erdoğan 2005’te Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’dan Tarlabaşı’yla ilgli bir proje istedi. Anıtlarla ilgili 2583 sayılı yasa burada herhangi bir proje yapılmasına engel oluşturuyordu. Bunun üzerine pek çok kentsel mirasın yok olmasının önünü açan 5366 sayılı yasa çıkarıldı. Bu yasaya dayanarak kurulan İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, AKP’nin kentsel dönüşüm alanları olarak belirlediği bölgelerin kontrolünü Anıtlar Kurulu’ndan aldı. Buraya kadar semt halkının bir muhalefeti yoktu. Ta ki bölgenin yenilenme ihalesini alan GAP İnşaat devreye girene dek.

Projeyi meşrulaştırmak için Tarlabaşı’na çöplük, yaşayanlara da çöp muamelesi yapıldığını anlatan Yapıcı, ortada korkunç bir ayrımcılık olduğunu vurguluyor: “Planlarda evlerin girişi otoparktan veriliyor. Dolapdere’de yaşayanlardan korktukları için sokak kapıları koymayacaklar. Bu tür projeler sosyal ayrımcılığı getirir. O zaman bombalasaydınız Tarlabaşı’nı!”

Halka gerçek projeleri göstermediklerini sadece simülasyon ve avan projelerin gösterildiğini anlatıyor Yapıcı.

Bizi buradan sürecekler...

Tarlabaşı Mülk Sahipleri ve Kiracıları Destekleme Derneği sözcüsü Erdal Aybek, seçimden sonra evlerinden olma endişesi taşıdıklarını söylüyor. Seslerini çıkarmakta neden bu kadar geç kaldıklarını soruyoruz. Kandırıldıklarını söylüyor. Beyoğlu Belediyesi ilk kez görüşmeye çağırdığında onlara Dünya Bankası’ndan düşük faizle kredi alarak, binalarını restore etme imkanı sağlanacağı, parası olmayanların binalarını ise belediyenin onaracağı söylenmiş. Görüşleri bile sorulmuş. Projeyi samimi bulan ve insani taleplerinin karşılanacağını duyan Tarlabaşı sakinleri olaya sıcak bakmış. Sonra GAP İnşaat’a ihale edilen mülklerine karşılık pazarlıklar başlayınca olayın iç yüzünü anlamışlar.

Aybek, kiracıların evlerinden zorla çıkartıldığını anlatırken yanımıza Tarlabaşı sakinlerinden biri geldi, elinde celp: “Bakın yine bir tahliye celbi. GAP İnşaat satın aldığı binalardan kiracıları zorla çıkarmak istiyor.”

Yürürken bir kadın yaklaştı yanımıza, evine tahliye celbi gelmiş. Aybek, GAP inşaatla yapılan toplantılarda mülk sahiplerinin gözünü korkutmak için “Binalarda kapıcı parası bile 600 dolar olacak” dendiğini anlatıyor. Tarlabaşı’ndaki Gölgesiz Unlu Mamülleri’nin sahibi Deniz Tahtalı anlatıyor: “Önce destekledik, sonra haberimiz olmadan ihale edilmiş, pazarlığa çağırdılar bizi. Tüm mülk sahiplerini, aynı adaya toplamaya çalışıyorlar. Kendi müritlerine peşkeş çekecekler burayı.”

Tarlabaşı’nda 50 yıldır ayakkabıcılık yapan Yusuf Karapınar, belediye yetkililerince açık açık tehdit edildiklerini anlatıyor. “Kolumuz uzun hiçbir şey yapamazsın, kamulaştırırız, dediler. Bizi insan yerine koymuyorlar. Seçim sonrası hemen kamulaştıracaklar. Ardından dozer girecek. Biz onlar için en alt sınıf, kişiliksiz, kimliksiz, pis insanlarız” diyor.