Taşkınlar Bir Karayazgı mı?



Ülkemizde son günlerde meydana gelen taşkınlar nedeniyle çok sayıda vatandaşımız canlarını kaybetmiş ve önemli mal kaybı meydana gelmiştir. Ülkemiz kuzey yarımkürede en eski ve büyük şehirlerin bulunduğu 36° – 42° enlemleri arasında yerleşime en uygun kuşak içindedir. Yıllık ortalama yağış yüksekliği dünya ortalamasına çok yakın 65 cm’dir. Son zamanlarda gerek Doğu Karadeniz bölgesinde ve bugünlerde İstanbul bölgesinde oluşan taşkınlar yağıştan oluşan taşkınlardır.

Afet boyutunda olmayan ve yağış kayıtlarında daha önceden ölçülmüş yağış yükseklikleridir. Peki, sorun nedir?

İstanbul’da yerleşim alanları içinde çok sayıda dere vardır. Bu dereler büyük paralar harcanarak tekniğe ve bilimsel hesaba uymayan projelerle düzenlenmeye çalışılmıştır. Taşkın, deprem gibi geldim demez, geliyorum diyerek sorumlulara insanları uyararak tahliyelerini sağlayacak gereğinden çok zaman verir. Ama ülkemizde taşkın uyarı merkezleri henüz oluşturulmamıştır.

Taşkınlardan korunmanın teknik bilgisi çok önceden beri bilinmektedir.

Yalnız dere yataklarını düzenleyerek beton kaplayarak taşkın önlenemez. Taşkın analizleri yapılarak her dere için taşkın bölgeleri risk haritalarının bugüne kadar hazırlanması ve bina ruhsatlarının buna göre verilmesi gerekmekteydi.

Taşkın bölgeleri risk haritaları 10, 20, 50 ve 100 yıl dönüş aralıklı taşkınlara göre hazırlanır. 10 yıllık dönüş aralıklı bölge yalnız yeşil alan olarak kullanılabilir. 10-20 yıllık alan tarımsal amaçlı kullanılabilir. 20-50 yıllık dönüş aralıklı alan, taşkın oluşması sırasında kolaylıkla tahliye edilebilecek bahçeli ve çok katlı olmayan konut amaçlı yapılaşma için kullanılabilir. İskân alanları ve kentsel çalışma alanları, 100 yıllık taşkın bölgesi dışında kurulmalıdır.

Bu şekilde belirlenen ruhsatlı yapıların sigorta primleri de alanların riskine göre ayarlanarak vatandaşların gereksiz prim ödemelerini azalttığı gibi, sigorta şirketlerinin hasar ödemelerini de düzene sokar.

Gelişmiş ülkelerde uygulanan bu yöntemin en kısa zamanda yerleşim bölgelerinden geçen ve membada bir akım düzenleme yapısı olmayan bütün akarsular için hazırlanmalıdır. Bunun için gerekli bilgi ve meteorolojik veri birikimi, proje yöntemleri üniversitelerimizde ve DSİ’de vardır.

Prof. Dr. Atıl Bulu / Okan Üniversitesi