Tehlike Yıllar Önce Tespit Edilmiş



Radikal'den Serkan Ocak'ın haberine göre, Trabzon’un Çaykara ilçesi Karaçam Beldesi sınırları içinde, Alifostal Deresi üzerinde hidroelektrik (HES) santral projesi inşa edilmek istendi. Ancak bölge III. Derece Doğal Sit sınırları içinde kalıyordu. Yatırımcı şirket, doğa sit alanı sınırlarının daraltılması konusunda 2010’da Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvurdu. Ancak bakanlık bunu reddetti. Şirket, Trabzon İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkeme bölgenin doğal sit varlığını taşıyıp taşımadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi.

İnşaat Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ömer Yüksek, İnşaat Yüksek Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Osman Üçüncü, Orman Yüksek Mühendisi ve Hukukçu Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Ayaz tarafından oluşturulan bilirkişi heyeti bölgede incelemelerde bulundu. Kasım 2010’da bir rapor hazırladı. Bölgenin diğer doğal zenginliklerine de vurgu yapılan raporda bölgenin III. derece doğal sit alanı özelliği taşıdığı tespit edildi.

‘Doğa bozulur, çığ oluşur’

Raporda önemli uyarılarda da bulunuldu. Bölgenin yüksek eğimli ve doğuya doğru yükselen çıplak arazi varlığı dikkate alındığında alanda çığ oluşumu tehlikesi bulunduğu belirtildi. Raporda aynen şu ifadeler yer aldı: “Nitekim tesis için izin istenilen alanın hemen kuzeyinde bulunan araba yolu inşa edilmiş vadide, yol hafriyatının neden olduğu tahribat ve çığ etkisi nedeni ile orman ağacı oluşamamış, gelişememiştir. Her ne kadar da çığ etkisinden korunmak amacı ile cebri boru hattının sırt üzerinden geçirilmesi planlanmış ise de gerek cebri boru hattı gerekse de yaklaşım yolları inşaatı nedenleriyle tahrip edilecek orman örtüsü sonucunda bu alan çığ tehlikesi altında olacaktır. Suyu alınmak istenen Alifostal Deresi’nin her iki yakasında da çığ tahribatı sonucu ağaç yetişememiş alanların varlığı da çığ tehlikesini işaret etmektedir. Bu durumda, III. Derece Doğal Sit Alanı içinde yapılmak istenen tesisler, sarp bir topoğrafyada bulunmakta olup yenilenmesi çok uzun zaman gerektirir orman mücadele zonunda bitki örtüsü tahribatına neden olacak, dolayısı ile doğal yapıyı bozacak, erozyona ve çığ oluşumuna neden olacak özelliktedir...”

Altı sayfalık raporun sonuç bölümünde de çığ tehlikesine bir kez daha vurgu yapılarak inşaatın başlaması halinde doğal yapının bozulacağı ve bitki örtüsünün tahribinin çığ oluşumuna neden olacağı bir kez daha hatırlatıldı.

Çığ mühimmat deposunu da sürüklemiş

Bu rapora konu olan HES projesinin birkaç kilometre uzağındaki yine Solaklı Havzası’nda kalan Köknar bölgesinde 10 Ocak’ta çığ düştü. Beş işçiden üçünün cesedine ulaşıldı. İkisi için halen arama çalışmaları devam ediyor. Raporu hazırlayan uzmanlardan Karadeniz Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Orman Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Ayaz, coğrafyanın aynı ekolojik özellikleri taşıdığını belirterek şunları söyledi.

“Bu alanlar birbirine uzak değil. Böyle bir felaketin yaşanabileceğini daha önce yazdık. Bu projenin yapılmamasını gerektiğini ya da yeterli tedbirlerin alınması gerektiğini söyledik. Arazi yapısı birbirine benziyor, çıplak. Aynı felaketler ikisi için de geçerli. Bunu tahmin etmek kehanet değil.”

Felaketin yaşandığı Köknar Köyü Muhtarı Abdullah Sevin ise, halen arama çalışmalarının belirttiğini belirterek bölgenin durumu ve HES inşaatı ile ilgili şunları söyledi: “Burada sürekli çığ olur. Köyden iki kişi 1979’da çığ altında kalarak öldü. Bu projenin ilk yapıldığı tünelde göçük oldu. Bu nedenle tünelin girişini değiştirdiler. Bunu fark edince Trabzon Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yazı yazdım. Onlar da koordinatlardaki değişikliği fark etti. Cezai işlem uygulandığını söyledi. Geçen yıl da yine bu şirketin mühimmat deposunu çığ geldi sürükledi.” Sevin, sürekli çığ tehlikesi bulunan bölgelerinde nasıl çalışmaya izin verdiklerini anlayamadıklarını da sözlerine ekledi.