TMMOB Mimarlar Odası: Doğal, Kültürel, Tarihi ve Kentsel Değerlerimiz Talan Alanlarına Dönüştürülüyor



Trabzon Tabiatı Koruma Kurulunca İkizdere'nin doğal sit alanı ilan edilmesinin hemen ardından, AB uyum yasaları çerçevesinde biyoçeşitliliği koruma iddiasıyla gündeme gelen ‘Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı’nın meclise getirilmesi pek çok çevrede tartışmaya neden oldu.

Bu bağlamda Mimarlar Odası’nın 6-7 Kasım 2010 tarihlerinde Bursa – Uludağ’da gerçekleştirdiği ‘Mimarlar Odası 42. Dönem 1. Merkez Danışma Kurulu’ toplantısında, mimarlık ve kentleşme ile ilgili konularla birlikte, bu konuların ekseninde yer alan ve TBMM gündeminde olan ‘Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı’ da değerlendirildi.

Toplantıya katılan bütün mimarlar ‘Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı’nın gündemden çıkarılması amacıyla aşağıdaki bildiriyle kamuoyuna çağrı yapılmasını benimsedi:

“Genel olarak dünyamızda yaygınlaşmakta olan doğa ve kent yağmasından bizim de içerisinde bulunduğumuz yoksul ve dışa bağımlı ülkeler daha fazla etkilenmektedirler. Bu süreçte ‘yeni sömürgecilik’ kent ve doğa yağmasını siyasal iktidarlarla ortaklaştırarak varlığını pekiştirmektedir.

Türkiye, jeopolitik konumu, kentleşme politikalarına bakış, siyaset yapma biçimleri, kentsel ranta dayalı ekonomi, siyasetin finansman aracı olarak imar kararları, yatırımların dayatma olarak gündeme gelmesi, toplum katılımını dışlayan anti-demokratik uygulamalar gibi pek çok nedenle bu ülkelerin başında yer almaktadır.

Bugün sistemli hale gelmiş bulunan bu yağma süreci sadece kentlerimizi, doğal kültürel ve tarihi değerlerimizi, tahrip etmekle kalmamakta, acımasız ve haksız rekabet koşulları altında mesleğimizi de bu tür kararların uygulayıcısı haline getirip asli değerlerinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır.

Aynı anlayış doğrultusunda akarsular, nehirler, göller, kıyılar, vadiler, tarım ve orman alanları Hidro Elektrik, Termik ve Nükleer Santral yatırımları ile yok oluşa sürüklenmekte küresel ortaklı sermaye şirketlerinin hüküm ve tasarrufları altına alınmaktadır.

Günümüzde çevre ve kent değerlerinin yok olma sürecinde yeni ve her bakımdan tüm toplumsal yaşamı tehdit eden bir boyut söz konusudur. 1980 darbesi sonrası izlenmeye başlanan neo liberal politikalar eşliğinde kamu idarelerinin sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırıldırığı süreçte ‘kentsel yağma’ niteliğindeki karar ve uygulamaların giderek hem nicel hem de nitel olarak artmıştır. Ancak özellikle 12 Eylül 2010 referandumu ile ‘neo liberal yeniden yapılandırma operasyonu’ hukuk sürecine de aktarılmış bulunmaktadır.

Büyük bir hızla getirilen yasa ve kararlar ile; bugüne dek anayasanın ilgili maddeleri ve mevcut yasalarımıza dayanılarak koruyabildiğimiz doğal, kültürel tarihi ve kentsel değerlerimiz küresel destekli rant sermayesi için hiçbir yasal engel olmadan talan alanlarına dönüştürülmektedir. Bunun en son örneği on binlerce hektar doğal sit alanımızı kapsayan ‘Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliği Koruma Kanunu’ adı altında tezgâha sürülen yasa tasarısıdır.
Söz konusu tasarı yasalaştığı takdirde, Munzur vadisi, İkizdere vadileri, milli parklarımız, kıyılarımız ve ormanlarımız gibi koruma ve sit kararı getirilmiş bütün doğal sit alanlarımızla birlikte kentlerimizin sınırları içindeki kıyı ve karma sit alanının koruma statüleri değiştirilecek ve küresel sermayenin yağma alanlarına dönüştürülecektir.

Bu nedenlerle ‘yasa tasarısı’nın TBMM gündeminden öncelikle geri çekilmesi için kamuoyumuzu duyarlı olmaya çağırıyor ve Mimarlar Odası olarak duyarlı tüm kesimlerle birlikte girişimin durdurulması için çaba göstereceğimizi kamuoyumuza saygıyla duyuruyoruz”.