Topbaş İddialı:“Karaburun Plajına Giden, Miami’yi Görmüş Kadar Olur”



İstanbul’da yaşamak gerçekten bir ayrıcalık. İstanbul’u dinlemek de öyle. Türkiye İş Kadınları Derneği TİKAD’ın Ortaköy’deki Feriye lokantasında düzenlediği öğle yemeğinde hem denizi ve Boğaz’ı seyrettik, hem de Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş’tan İstanbul’u dinledik.

Topbaş İstanbul’u, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından bugüne, geçmişten geleceğe geniş bir yelpazede anlattı. Atatürk’ün çağrısına olumsuz yanıt veren dönemin ünlü mimarı Le Corbusier, yıllar sonra İstanbul’un plansız büyümesini görüp nasıl da pişman olmuş! İlk raylı sistem 1873’te Tünel’de faaliyete geçtiği halde, Bebek’e kadar uzanmış olan tramvay raylarının 1960’larda hepsi sökülmüş. Eskiden İstanbullu, tatil ihtiyacını İstanbul’da giderirmiş; Suadiye ve Bebek sayfiye yerleriymiş...

En önemli sorun ulaşım

Denize karşı nostaljik bir İstanbul masalı dinlediğim hissine tam kapılacakken Başkan Topbaş, bizleri gündelik hayatımızın gerçeklerine döndürdü: 50 yılda 12 milyon göç alan İstanbulumuz, hâlâ da göç almaya devam ediyor. Kentin nüfusu her yıl 300-350 bin artıyor. İstanbul trafiğine yılda 200 bin araç katılıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, kentin üzerinde çok ciddi bir baskı yaratacak rakamlar bunlar.

Modern şehirlerde günlük hareketlilik, kent nüfusunun 3 katı dolaylarında olurmuş. İstanbul’da 4-5 yıl önce 11 milyon olan günlük hareketlilik, şimdi 22 milyona çıkmış. İnsanlar İstanbul’u çok daha fazla kullanmaya başlamış.
Bir kentin medeniyet seviyesinin, o kentte yaşayan insanların ne kadar çok toplu taşıma araçlarını kullandığıyla ölçüldüğünü vurgulayan Başkan Topbaş’a göre İstanbul’un en önemli sorunu ulaşım. Raylı sistem ise ulaşımın olmazsa olmazı. “İstanbul’u şantiyeye çevirdik” diyor iftiharla ve devam ediyor: “2011’de günde 7 milyon, 2012’de 12 milyon insan İstanbul’da raylı sistemi kullanır hale gelecek.”

Topbaş, açıkça demese de bir dönem daha İstanbul’u mutlaka istiyor. Kimsenin onu kolay kolay caydırabileceğini de -Başbakan dahil- sanmıyorum.

Miami yerine Karaburun

Topbaş, İstanbul’u çiçek bahçesi haline dönüştürmelerinden yaşlılar için mahallelerde cep darülacezeler oluşturmalarına, çöplerden enerji üretmeye başladıklarından, İstanbullunun cep telefonlarından İBB-Mobil sayesinde kendisine en yakın 4 nöbetçi eczaneyi derhal görebileceğine daldan dala ilginç pek çok şey anlattı. Bunlar içinde İstanbul’da yaşayan vatandaş Meral olarak benim en ilgimi çeken 2 konu oldu:

1) İstanbul’da kesinlikle su sıkıntısı olmayacak -ki ikna oldum.
2) Uzun yıllardır İstanbul’da denize girmedim, ama Karaburun plajına mutlaka gitmeliyim.

Başkan Topbaş, çoğunun Miami’de denize girmiş olduğunu tahmin ettiğim, değişik sektörlerden meslek sahibi kadınlara aynen şöyle dedi: “Ben sizlere Karaburun’u tavsiye ederim. Durusu’nun kuzeyinde Miami gibi bir plaj oluştu. Böyle bir İstanbul var mı diyebileceğiniz güzellikler çıktı ortaya.”

Ben Miami’ye hiç gitmedim, ama eğer deniz ve kum kalitesi açısından Miami plajlarını görmüş kadar olacaksam, en kısa zamanda Karaburun’a giderim.