Bu Sergi Dışarda da Pazarlanmalı

Başbakan, ‘Ben Türkiye’yi pazarlıyorum’ diyordu. Dün sabah eşim, ben ve Doğan Hızlan birlikte Sabancı Müzesi’ndeki Picasso sergisine gittik. Daha müzenin kapısından adımımı atarken, içimden ‘Birilerinin, Başbakan’ın bu sözünü hatırlayıp hemen bir şeyler yapması gerekirdi’ diye düşündüm.

Ne demek istediğimi birazdan yazacağım. Ama önce size ülkemiz hakkında çok umut verici gözlemlerimi anlatacağım.

* * *

İçimdeki heyecan pazar günü gazetelerde, Sabancı Müzesi önündeki kuyrukları görünce başladı. Kendimi bir an, Paris’te Musee d’Orsay veya Louvre önünde gibi hissettim.

Ne yalan söyleyeyim, içimden ‘Acaba tatil günü olduğu için mi böyle kuyruk var’ sorusu geçmedi değil. Bu sorunun cevabını dün daha müzenin ana caddedeki girişinde aldım. Kapıda uzun bir kuyruk vardı. Yukarı çıktık, müzenin bina girişinde de aynı kuyruk vardı.

Çoğunluğu orta eğitim seviyesinde öğrenciydi. Gruplara ayrılmışlardı. Her grubun başında sergiyi gezdiren bir rehber bulunuyordu. Aralarına katılıp bir süre izledim. Çocuklara küçük oyunlar da oynatıyorlardı. Mesela rehber, Picasso’nun bir detay çalışmasını gösterip, ‘Bu ayrıntı, yan taraftaki büyük tabloda var. Haydi şimdi onu bulalım’ diyor. Sonra hep birlikte tabloyu incelemeye başlıyorlar.

* * *

Türkiye’nin her yerinden okullardan talep geliyormuş. Urfa’dan bir okul başvurmuş. Ancak ulaşım giderlerini sağlayacak paraları olmadığı için yardım istiyorlarmış.

Büyük şirketler belki sırf bu sergi için okullara sponsorluk yapabilir diye düşünüyorum. Zaten Sabancı Grubu yoksul semtler için iki otobüs tahsis etmiş.

Şimdi gelelim baştaki düşüncelerime. Bu sergiyi gezerken şunu düşündüm. Bu sergi sadece Türkiye’de pazarlanmamalı. Gözümün önünden şöyle tablolar geçiyor. Mesela, Atina caddelerindeki büyük billboardlar üzerinde ‘Picasso İstanbul’da’ yazıları. New York’ta, Paris’te, Londra’da aynı afişler.

Müze Müdürü Nazan Ölçer, ABD’de bazı şehirlerden yılbaşı için bilet isteyen insanlar bulunduğunu söylüyor. Evet böyle büyük bir projenin pazarlaması da büyük olmalıydı.

* * *

Bunun için hálá da zaman var. Sergi, mart ayına kadar açık. Önümüzde yılbaşı, paskalya tatilleri var. Gazetelere ilanlar verilebilir. Çünkü bu çapta, bu orijinallikte bir Picasso sergisi sadece Türkiye sınırları içinde kalmamalı. Bütün dünyaya açılmalı.

* * *

Sabancı Ailesi’ni kutluyorum. Türkiye için büyük bir iş yaptılar. Büyük düşündüler. Ve iyi sonuç aldılar. Türkiye’nin köklü aileleri artık sanat konusunda büyük yatırımlar yapıyorlar. Koç Ailesi’nin çeşitli müzeleri var. Çok önemli sergiler açılıyor. Bütün bunlar İstanbul’un ve Türkiye’nin uluslararası kamuoyu gözünde kredi notunu artıran çalışmalar.

Kitap yayıncılığı alanında da çok önemli işler yapılıyor. Yerli ve yabancı kitap çeşitliliğinde, kalitesinde önemli gelişmeler var.

* * *

Kısaca Türkiye bir kültür rönesansı yaşıyor. Evet gözümüze kötü gelen, sakil gelen bütün bu gelişmeler yanında ikinci bir Türkiye de sessizce doğuyor. Bu, umutların Türkiye’sidir. Hepimiz şuna emin olalım ki, bu güzel çabaların sonucunu alacağız.