“Trakya’ya Nükleer Santral Kurmak, İstanbul’a Bomba Koymaktır”



Enerji ve Tabi  Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez geçtiğimiz hafta ikinci nükleer santral projesiyle ilgili dikkat çeken bir açıklama yaptı. Akkuyu’dan sonra ikinci santralin yapımı için düşünülen Sinop’ta maliyet ve takvimle ilgili yaşanan gelişmelerden sonra, Sinop yerine Trakya’nın öne çıktığını açıkladı.

Sözcü’de yer alan habere göre; Trakya’da nükleer santral için Çin'le görüşmeler yapıldığını kaydeden Dönmez, “Yerle ilgili zemin etütleri, çevresel etkiler gibi birçok parametrede şu anda çalışmalar devam ediyor. Bunların sonuçlarına göre kesin yer belirlenecek. Ama neden Trakya derseniz? İstanbul'u da içine alarak söylüyorum, Trakya ülkenin en büyük talep noktası. Bölgesel arz güvenliği açısından böyle bir santrale Trakya'da daha çok ihtiyacımız var.” diye konuştu.

Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül, bakanın açıklamalarını şöyle değerlendirdi:

“Fukuşima felaketinin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen, nükleer kirlilik bölgedeki yıkıcı etkisini sürdürmektedir. Harcanan kaynaklar ve geliştirilen yöntemler, bu sorunla başa çıkmaya yetmemiştir.

10 yıldır pek de bir etki göstermeyen arıtma çalışmalarının yakın zamanda da işe yaraması beklenmemektedir.

Türkiye de nükleer santral planlarından payına düşeni almaya başlamıştır. Mersin ve Sinop’ta; kamuoyunun, yerel halkın ve sivil toplumun tüm itirazlarına rağmen nükleer santral projelerinde inat edilerek ciddi ekolojik tahribata neden olunmuştur.

Hal böyleyken Trakya’da nükleer santral kurmak, su kaynakları, biyoçeşitlilik ve el değmemiş orman varlığı ile tüm Marmara Bölgesi’nin yaşam destek mekanizması olan Istrancalar’ı kirli ve ihtiyaç duyulmayan bir enerji uğruna yok etmek demektir.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Bununla birlikte İstanbul gibi kalabalık bir şehrin ve tüm Marmara Bölgesi’nin kucağına bir nevi bir saatli bomba koymak anlamına gelir, bu risk göze alınmamalıdır.

Trakya halkı da nükleer santral istememektedir. Verimli tarım topraklarına ve su kaynaklarına sahip çıkan Trakya halkı, bölgede planlanan kömürlü termik santrallere de karşı çıkmıştı ve sonuç olarak projeler iptal edilmişti.

Trakya’ya nükleer santral kurulması, iklim ve toprak özellikleri ve sulama imkanları nedeniyle Türkiye’nin en verimli tarım topraklarının bir kısmının da yok olması anlamına gelebilecektir.

Greenpeace Akdeniz’in Trakya’daki tarım topraklarını incelediği Kırklareli’de Termik Santral Tehlikesi başlıklı raporunun ortaya koyduğu üzere, Trakya’da tarımın sürdürülebilirliğini sağlamak hayati önem taşımaktadır.

Çünkü, Türkiye yüzölçümünün yüzde 2,45’ini kapsamasına rağmen Trakya, tüm Türkiye’nin ayçiçeği üretiminin yüzde 45'ini, çeltik üretiminin yüzde 48'ini, buğday üretiminin yüzde 11'ini tek başına karşılamaktadır.

Marmara’nın ve Türkiye’nin, şimdi yeniden gündeme gelen bu nükleer santrale ihtiyacı yoktur. Türkiye’de enerjide ciddi bir arz fazlası mevcuttur. Güneşin anavatanı Trakya ve Türkiye, ihtiyaç duyacağı tüm enerjiyi de yenilenebilir kaynaklardan üretme potansiyeline sahiptir.”