Tropikleri Serinletmenin Maliyeti



1'inci olgu: Dünyada hızla büyüyen şehirlerin neredeyse hepsi tropikal bölgelerde. Burada tüketici sınıfına katılan insan sayısının 2025'de bir milyara ulaşacağı hesaplanıyor. Isı arttıkça onlar ve biz daha çok klima kullanacağız.
2'nci olgu: Klimalar çok elektrik çekiyor ve içerdikleri soğutucu gazların emisyonu gezegenin ısınmasına yol açıyor.
3'üncü olgu: Araştırmalara göre sıcak havada serinletilen iç mekânlar sağlığa ve üretkenliğe iyi geliyor.

Bu olguları alt alta koyduğumuzda ortaya çıkan tablo, günümüzde kalkınmak ve gelişmek isteyen insanların klimaya da ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Gelgelelim, yeni şehirlilerin hepsi biz Amerikalılar gibi klima kullanırsa hem büyük elektrik kesintileri olacak hem de gezegeni ısıtan emisyonlarda inanılmaz bir artış olacaktır. Danimarka Teknik Üniversitesi'ndeki Uluslararası İç Mekân Enerji Merkezi'nden Pawel Wargocki, "Singapur'un ekonomisini klimaya borçlu olduğu ve bunun diğer gelişen ekonomiler için de geçerli olduğu doğru. Ama şu anki gidişat da büyük bir tehlike arz ediyor" diyor. Michigan Üniversitesi öğretim üyesi Michael Sivak, 2007'de Brezilya'daki hanelerin yalnızca yüzde 11'inin, Hindistan'da da yüzde 2'sinin klimalı olduğunu, görece ılıman bir iklimi olan ABD'deyse bu oranın yüzde 87 olduğunu aktarıyor. Sivak'ın hesabına göre insanlar bu cihazı alabilir duruma geldikçe tek başına Mumbai kentinin serinleme ihtiyacı bile bütün ABD'nin dörtte birini bulabilir.

Üstelik bu, korkunç istatistiklerden yalnızca biri. Hindistan'da Temmuz'da yaygınlaşan elektrik kesintileri ilk bakışta arz ve talebi gerektiği gibi dengelemeyen şebekelerden dolayı olsa da uzmanlar, bunun neredeyse kesin olarak artan klima kullanımıyla ilişkili olduğunu belirtiyor. Hindistan'ın Pune kentindeki Terre Politika Merkezi'nin Başkanı Rajendra Shende, "Hindistan'ın yeni çılgınlığı şu an soğutma" diyor. Yine onun dediğine göre Hint satıcılar bir arabanın reklamını yapacakları zaman hızını değil, klimasının ne kadar çabuk soğuttuğunu vurguluyor. Bilim insanlarıysa elektrik kullanımını ve emisyonları azaltmak için daha verimli klimalar ve zararsız soğutucu gazlar geliştirmeye çalışıyor. Fakat şimdilik artan talep, teknolojik gelişmelere yetişemiyor.

Tokyo'daki Waseda Üniversitesi'nden Shin-ichi Tanabe'nin araştırmaları, çalışanların loş ışığa aldırmadıklarını, fakat 25 santigrat derecenin üstündeki her bir derecelik ısı artışının üretkenlikte yüzde 2 kayba yol açtığını gösteriyor. Bu, bir günde 30 dakika daha az çalışmak demek. Başka araştırmalara göre de ofis ısısının 28 ila 30 derece olması baş ağrısı, mahmurluk ve odaklanma güçlüğüne yol açıyor. Fakat daha kötüsü var. Tanabe'nin hesabına göre ofis ısısı 28 derecenin üstüne çıktığında o kadar çok kişi işe yaramayan masa vantilatörlerinden kullanmaya başlıyor ki, toplam elektrik tüketimi binanın iyi bir şekilde soğutulmasından belki de daha yüksek oluyor. Tanabe, "Bu hiç de akıllıca değil" diyor.

İklimi sıcak ve nemli olan Singapur'dan bazı araştırmalar, termostat 22'ye düşürüldüğünde daha iyi çalışıldığını gösteriyor. Oradaki Ulusal Üniversite'de misafir araştırmacı olan Wargocki'yse, "Tropikal yerlerde binaları o kadar soğutmak büyük bir sorun" diyor. Fakat McKinsey Küresel İnisiyatifi'nin bir raporu göre bir milyar şehir sakini "2025'e kadar küresel tüketici sınıfına dâhil olacak". Ve Sivak'ın araştırmasına göre onların çoğunun ilk alacağı eşya büyük bir ihtimalle klima olacak, çünkü soğutma ihtiyacı yüksek olan şehirlerin neredeyse hepsi, sıcak iklimlerdeki gelişen ülkelerde. Araştırmacılar klima beklenti ve davranışlarına çekidüzen daha gerçekçi olacağını belirtiyor. "Amerikalıların yazları iç mekânda en rahat ettikleri ısı (21 derece) çoğu Avrupalı için fazla soğuk" diyen Sivak, Avrupa'da daha yüksek olan çevre bilincinin yazın sıcağa dayanmak bakımından başkalarına da örnek olabileceğini aktarıyor. Fakat Tanabe'ye göre tropikal bölgelerin çoğu maalesef Amerika'yı örnek alıyor.

Öte yandan, New York'ta ben bir klima sahibi olabiliyorsam, Mumbai'de bir insan da olabilmeli. Mimarlar için çözümlerden biri, binaları ısı emmeyen malzemelerle yapmak veya yeraltından serin hava pompalamak olabilir. Doğal hava akımı olması için Singapur'daki apartman dairesinin penceresini açarak konuşan Wargocki, Avrupa Birliği'nin kuruluşları daha az klima kullanmaya zorladığını, enerji kullanımına daha sıkı standartlar getirdiğini ifade ediyor. Wargocki, "İnsanlara klimayı çalıştırmaktan başka yollarla da rahat edilebileceğini öğretmemiz gerekiyor" diyor.

Elisabeth Rosenthal