Tünelin Çinileri Ne Kadar Eski?




Geçtiğimiz yıllarda pencerelerinin pvc yapılmasıyla gündeme gelen ve adını İstanbul'un ilk metrosu olan Tünel'den alan Metrohan, bu kez de çinileri ile tartışılıyor. İETT'nin hizmet birimlerinin depreme karşı bakım ve güvenliğini sağlamak amacıyla başlattığı rehabilitasyon çalışmaları, Tünel'den başlatılmıştı. Yapılan çalışmalardaki özensizlikten ve dikkatsizlikten yakınan bölge sakinleri, Tünelin Pera çıkışında yer alan tarihi Fransız çinilerinin tek tek özenle çıkarılmak yerine çekiçlerle, balyozlarla kırıldığını ve çuvallara doldurulduğunu savunuyorlar. İETT ise, söz konusu çinilerin tarihi bir değerinin olmadığını iddia ediyor.

Öte taraftan, görüşlerini almak için aradığımız İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu Müdürü Vildan Sarıoğlu, Tünel'de yapılan çalışmaların kurulun bilgisi dahilinde gerçekleştirildiğini söyledi. Gelen tepkiler üzerine çalışmaları geçici olarak durduklarını belirten Vildan Sarıoğlu, İETT yetkililerinin çinilerin 1970'li tarihlere ait olduğunu savunduklarını hatırlatarak önümüzdeki günlerde yetkililerle görüşerek bunu netleştireceklerini ifade etti. Sözkonusu çinilerden alınan örneklerin tarih analizlerinin yapılacağını açıklayan Sarıoğlu, çalışmanın daha sonra tekrar kurula geleceğini sözlerine ekledi.

Tünel'in tarihçesi
1867 yılının Mayıs ayında İstanbul'a gelen Fransız Mühendis Eugéne- Henri Gavand, sefarethaneleri ve otelleriyle Beyoğlu'na hayran kalır. O zamanlar Galata ile Pera arasındaki tek bağlantı ve ulaşım yolu Yüksekkaldırım'dır. Gavand, günde ortalama 40.000 kişinin yürüyerek ya da atla inip çıktığı bu yokuşun işlevini üstlenecek bir asansör yapmayı düşünür. Projelerini hazırlayan Gavand, önce Fransız hükümetine başvurur, ancak reddedilir. İngiliz hükümeti, genç mühendisi 250.000 İngiliz liralık bir sermayeyle desteklemeyi kabul eder.

Gavand'ın tünel projesi, 20 Temmuz 1868 tarihinde Bab-ı Ali'ye sunulur ve reddedilir. Aynı yılın ağustos ayında Fransa'ya dönen Henri Gavand, Ocak 1869'da İstanbul'a yine gelir ve 1 Şubat 1869 tarihinde Abdülaziz ile görüşmeyi başarır. Proje ve mukaveleyi Bab-ı Ali'ye yeniden sunan Henri Gavand'in önerisi bu kez kabul edilir ve 10 Haziran 1869 tarihli bir fermanla tünelin imtiyazını elde eder.

6 Kasım 1869 tarihinde, inşaat mühendisi Eugéne - Henri Gavand'la Nafia Nezareti arasında üç maddelik bir anlaşma imzalanır. Bu anlaşmaya göre, Osmanlı hükümeti Henri Gavand'a Pera-Galata arasında bir "taht-el arz" demiryolu inşa etme hakkını tanımaktadır. Buna göre "The Metropolitan Railway of Constantinople from Galata to Pera" (Galata'dan Beyoğlu'na İstanbul şehir Treni) isimli limited şirket 8 Mayıs 1871'de kurulur ve 573 metre uzunluğundaki tünelin inşasına 30 Haziran 1871'de başlanır.
Tünel'in 1885 tarihli bir fotoğrafı (R. S. Kayserilioğlu Koleksiyonu)
























Tünel Kurban Bayramı'nın ilk günü olan 14 Ocak 1875 tarihinde resmen açılır ve 15 Ocak'ta hizmet vermeye başlar. 150 atmosfer gücündeki iki buhar makinesi Creusot şirketi'nin, vagonlar David Desouche ve Ortakları'nındır. Yıllık ortalama geliri ise 50.000 altın liradır.

Gavand, aynı zamanda Medrese, Perşembepazarı, Kumbaracı, Yeniçarşı sokaklarında da tünel inşa edip işletmeyi planlamaktadır. Ancak, bu plan gerçekleşmez. Bu arada, Karaköy-Şişli tramvay hattını inşa eden Fransız şirketi, 1911 yılında Tünel imtiyazını İngilizler'den (Osmanlı hükümetinin mutabakatıyla) devralır. 165.000 Osmanlı altını sermayeli ve her biri 5 lira değerinde olan 33.000 hisseli Osmanlı Tünel Anonim Şirketi kurulur.

Osmanlı Tünel Anonim Şirketi, Cumhuriyet'in ilanını izleyen yıllarda da imtiyazını korur. 12 Haziran 1939 tarihli ve 3643 sayılı kanunla, 175.000 Türk Lirası karşılığında Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından satın alınır; 16 Haziran 1939 tarhli ve 3645 sayılı kanunla kurulan İstanbul Elektrik, Tramvat ve Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğü'ne devredilir.

İstanbul metrosu, dünyanın en eski üçüncü tünelidir. İlk tünel Londra'da (1863), İkincisi New York'da (1868) inşa edilmiştir. Pera-Galata tünelinin açıldığı günlerde halk yeraltında yolculuk yapmaya çekinmiş, bu nedenle de şirket ek bir vagonla hayvan ve araba taşımaya başlamıştır. İlk vagonların üstü açıktı, ve oturacak yerler bulunamadığından ayakta seyahat edilirdi. Vagonlar, kandillerle aydınlatılıyordu.