Türk Dili, Türkçe Eğitimi ve Gençliğin Türkçeye Bakışı

Sempozyumun birinci günü gerçekleştirilen Dil, Eğitim, Gençlik adlı oturumda Yusuf Çotulsöken, Necdet Sakaoğlu ve Prof. Dr. Özcan Köknel, birer konuşma yaptılar. Eğitim ve İnsan Terbiyesi” başlıklı konuşmasında Necdet Sakaoğlu, uygarlıkların topluma ve bireye kazandırdığı kimlik zenginliklerinin zamanla özgün kültürlere dönüştüğü söyledi. Sakaoğlu sözlerine şu şekilde devam etti: “Kent dokuları, mekanlar, giyim kuşam, yiyecek içecek, görgü, konuşma, düşünme, yazın, inanç.. Bu özgün uygarlık kültürü ortamında bin türlü incelik ve ayrıntılarla giderek zenginleşir.” Sakaoğlu ayrıca antik çağdan günümüze, biri diğerini izleyerek uzun bir süreç oluşturan Akdeniz uygarlığının payitahtı İstanbul’un, bu görkemli sürecin her alanında temelleşmiş kültürlerini İkinci Dünya Savaşı yıllarına değin koruyabildiğini belirtti. Akdeniz kültürlerinin toplum ve bireydeki belirgin yansımalarının ise İstanbul’da yaşayan herkeste fark edilen ve özenilen terbiye olduğunu dile getiren Sakaoğlu, “İstanbullu; lisanıyla, davranışıyla, yaşantısıyla, ilişkileriyle içtimai, beşeri bir mektep olan kent terbiyesinin soyut diplomasını ihlal etmezdi. “ diyerek sözlerini noktaladı. Yusuf Çotuksöken ise “Türkçenin Bugünü ve Yarını” başlıklı konuşmasına Türk dilinin dünyanın en eski kültür ve uygarlık dillerinden biri olduğunu ve Türkçe’nin dünyanın beşinci en büyük dili sayıldığını söyleyerek başladı. Türkçe’nin Atatürk’ün önderliğinde girişilen Yazı ve Dil Devrimi sürecinde gerçekleştirilen etkinliklerle bilim, kültür, sanat ve felsefe dili olduğunu hatırlatan Çotuksöken, Türkçe’nin günümüzde uluslar arası, siyasal, ekonomik, kültürel ve benzeri gelişmeler bağlamında birtakım sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirtti. Çotuksöken, bu sorunların kökeninde anadil eğitimindeki kimi yanlışlar, okuma alışkanlığının geliştirilememesi, ders kitaplarının çağdaş beklentileri karşılayacak düzeyde olmaması gibi nedenle yattığını da sözlerine ekledi. Avrupa kültür başkenti olma yolunda ilerleyen İstanbul’da devlet ve sivil kuruluşlarının birlikte boyutlandırıp zenginleştireceği bilim, kültür ve sanat etkinliklerinde, bir anlamda bu etkinliklerin oluşturucusu ve taşıyıcısı olarak Türkçenin de daha fazla geliştirilmesi ve yetkinleştirilmesi gerektiğini belirten Çotuksöken, konuşmasını “Türkçemiz en geniş anlamıyla bizim gerçek yurdumuzdur” cümlesiyle tamamladı. Prof. Dr. Özcan Köknel’in konu başlığı Kültür ve Gençlik isimliydi. Köknel’e göre kültür, “beslenme, uyku, korunma gibi temel; cinsellik gibi fizyolojik; ilgi, sevgi, güven, saygınlık, özgürlük, özerklik, yaratıcılık ve üreticilik gibi ruhsal toplumsal gereksinimlere doyum sağlamak amacıyla yapılan girişimlerden doğmaktadır. “ Köknel sözlerine şu şekilde devam etti: “Bireysel ve toplumsal olarak insanlar, insanlık tarihi boyunca evrensel kültürde de yer alan farklı bilimsel, felsefi, metafizik ve politik değerleri; kişilik yapılarına, eğitim, öğrenim düzeylerine göre benimseyebilirler. “ Filozof Friedrich von Hayek’in saptadığı 3 temel eğilimden bahseden Köknel, sağlıklı toplumlarda bu önceliklerin esnek bir dengede olduğunu ancak evrensel kültürün çağdaş değerlerine ulaşamayanların bu değerleri benimseyemeyeceklerini belirtti.