Türkiye Gittikçe Isınacak



Küresel ölçekteki bulgulara paralel olarak ortalama yüzey sıcaklıklarında artış eğilimleri gözlenen Türkiye'de, 2099 yılında Kıyı Ege ve Güney Doğu Anadolu'da yaz sıcaklıklarında 4-5 derecelik artış öngörülüyor.

BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından 2013 yılı Eylül ayında İsveç'te açıklanan son raporunda, iklim değişikliği ile ilgili en son gelişmeler ve bulgular kamuoyu ile paylaşıldı.

Rapora göre, iklim sistemindeki ısınma, özellikle 1950'den sonra, çok açık şekilde görüldü. Atmosfer ve okyanusların ısınmasının yanında, kalıcı kar örtüsünde ve buzullarda azalmalar, deniz seviyesinde yükselmeler ve sera gazları konsantrasyonlarında artışlar açık şekilde gözlendi.

1850-1900 yıllarındaki periyoda göre, dünyada endüstri öncesi dönemden günümüze kadar yaklaşık 0,9 derecelik sıcaklık artışı meydana geldi ve bu artışın 0,6 derecelik kısmı 1950'den sonra gerçekleşti.

Yağışlarda ise düzensizliğin artacağı, kurak ve ıslak periyotlar ile kurak ve ıslak alanlar arasındaki farkın açılacağı belirtildi.

Bunun yanında ortalama deniz seviyesi 1901-2010 periyodunda 19 santimetre yükseldi. Bu oran 2 bin yılda ulaşılan en yüksek değer oldu.

Karbondioksit miktarı yine endüstri öncesi periyoda göre yüzde 40 arttı ve son 800 bin yılda en yüksek konsantrasyon değerine ulaştı. Sıcaklık artışında temel tetikleyicinin karbondioksit konsantrasyonundaki bu artış olduğu belirtildi.

Raporda ayrıca iklim sisteminde meydana gelen bu değişimlerin büyük oranda insan kaynaklı faaliyetler tarafından tetiklendiği bildirildi.

Yıllık ortalama yağış 642,8 milimetre düzeyinde gerçekleşti

IPCC'nin küresel ölçekteki bulgularına paralel olarak Türkiye'de de ortalama yüzey sıcaklıklarında artış eğilimleri gözlendi.

Bununla birlikte yağışlarda genel olarak bir artış ya da azalmadan daha çok, yağış rejimlerinde düzensizlikler, kurak ve nemli bölgeler arasında, yağışlı ve yağışsız periyotlar arasındaki farkların arttığı görüldü.

Türkiye'de 1971-2000 referans periyoduna göre ortalama sıcaklık 13,2 derece olarak ölçüldü. Özellikle 1990'lı yıllardan itibaren sıcaklıkların önemli ölçüde arttığı saptandı. 1994-2012 periyodunda 1997 yılı ve 2011 yılları hariç bütün yıllarda pozitif anomaliler gözlendi. Özellikle 2010 yılı en sıcak yıl olarak kayıtlara geçti. 1997 ve 2011 yıllarında anomalilerdeki düşüşün ise volkanik patlamalar nedeniyle olduğu düşünülüyor.

Yağışlarda ise Türkiye ortalaması için bariz bir artış ve azalış eğilimi gözlenmezken, ülkedeki yıllık ortalama yağış 642,8 milimetre düzeyinde gerçekleşti. 2006, 2007 ve 2008 sezonunda kurak periyot yaşanırken, 2009-2012 periyodu yağışlarda pozitif anomaliler gözlendi. Özellikle 2009 yılı 804 milimetre yağış ile kayıtlara en yağışlı yıl, 2008 yılı da 506 milimetre yağış ile en kurak yıl olarak kayıtlara geçti. En kurak ve en yağışlı yılların birbirlerini takip eden yıllar olması dikkat çekti.

Meteoroloji Genel Müdürlüğünce hazırlanan iklim projeksiyonuna göre de 2099'a kadar ilk periyotta sıcaklık artışı 1-1,5 derece ile sınırlıyken özellikle son periyotta (2070-2099) Kıyı Ege ve Güney Doğu Anadolu'da yaz sıcaklıklarında 4-5 derecelik artış öngörülüyor.

Yağışlarda ise ilk periyotta Marmara, Kıyı Ege ve Batı Akdeniz'de sonbahar ve kış yağışlarında artışlar gözlenirken, özellikle son periyotta Doğu Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu'nun güneyinde kış ve ilkbahar yağışlarında azalmalar gözleniyor.

"El Nino" kuraklığı Türkiye'yi de etkiliyor

İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen ise ülkede yaşanan son yağışların yarı tropik veya yarı kurak iklim özelliklerini taşıyan yağışlar olduklarına dikkati çekerek, eskiden Akdeniz iklimi etkisi altında bulunan Türkiye'nin yer aldığı bölgenin, küresel ısınma sonucu ikliminde değişiklik meydana geldiğini anımsattı.

Bunun belirtilerinin ise aşırı yağışlar, yaz aylarında yağışlar, seller, hortumlar ve fırtınalar şeklinde kendisini gösterdiğini belirten Şen, şunları kaydetti:

"Şimdi bu yağışlar şehir üzerinde olduğu zaman 'şehir seli' denilen sel baskınlarına, su birikintilerini meydana getiriyor. Çünkü yeşil alanlar çok azaldığı için büyük şehirlerde genellikle toprağa geçemiyor, yüzeysel akışlarla bir yerlerde birikiyorlar. Yani hiç olmadık yerlerde birikiyor, işte Üsküdar'da olduğu gibi veya Ankara'da, büyük şehirlerde olduğu gibi. Bunlara Türkiye alışacak. Yaz aylarında bu tür yağışlar ileriki senelerde de olacak."

Yağışların miktarının fazla olmasına karşın, bunların içmesuyu barajlarına faydasının bulunmadığını vurgulayan Şen, "Çünkü yüzeysel akışlarla akıp gidiyor. O nedenle zaten bu tür yağışlarla kuraklık birbirinin kardeşi derler. Birisi olduğu zaman kuraklığı bekleyeceksiniz, kuraklık olduğu zaman bu tür yağışları beklemeniz lazım. Bu yağışlar genellikle yaz aylarında olur" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin yarı tropik iklime doğru kaymaya başladığını kaydeden Şen, "Onun da belirtilerini görüyoruz artık. Hortumlar başladı, yağışların şiddeti arttı, fırtınalar var, kuraklık var, hepsi bunların bir arada" değerlendirmesinde bulundu.

Bu yıl dünyada "El Nino" denilen bir meteorolojik olayın başladığını hatırlatan Şen, bu olayın görüldüğü dönemlerde dünyada sıcak hava dalgasının ve kuraklığın hüküm sürdüğüne dikkati çekti.

Şen, bundan dolayı önümüzdeki sene de Türkiye'de kuraklığın devam edeceğini ve sıcaklıkların normal değerlerin üzerinde seyredeceğini tahmin ettiğini dile getirdi.