Türkiye'de Fiziki Yatırım İştahı Artıyor



Sheraton Otel'de düzenlenen Deloitte Sohbetleri'nin açılış konuşmasını yapan Deloitte CEO'su Hüseyin Gürer, Türkiye'de fiziki yatırım iştahının arttığını belirterek, ''Hükümetimizin 'mega' tabir edilebilecek altyapı projelerini hepimiz biliyoruz. 3'üncü köprü, 3'üncü havaalanı, duble yolları, bitmek üzere olan Marmaray Projesi, hızlı tren, İstanbul Finans Merkezi ve hatta Kanal İstanbul Projesi bunlar arasında'' diye konuştu.

Enerjinin ise ayrı bir yatırım alanı olduğunu dile getiren Gürer, resmi tahminlerin, içeride artan talebi karşılamak için gerekli yatırım ihtiyacını önümüzdeki 10 yıl için 100 milyar dolarlar civarında olduğunu söyledi. 2023 hedeflerinde toplam enerji tüketiminin yüzde 30'nun yenilenebilir enerjiyle karşılanmasının hedeflendiğini ifade eden Gürer, ''Bu da rüzgar, su, güneş ve jeotermal gibi enerji sektörlerinde önemli yatırımlara işaret ediyor'' dedi.

HüseyinHüseyin GürerTasarruflar yatırımları karşılamakta yetersiz
     
Tasarrufların, şu anda bile yatırımları karşılamaya yetmediğine dikkati çeken Gürer, toplam yatırım oranı yüzde 20'ler civarında gezinirken, tasarruf oranının bunu karşılamaya yetmediğini, ideal olanın bu yatırım oranının yüzde 25'lere çıkması ve buna paralel olarak tasarruf oranın yükselmesi olduğunu anlattı. Son yıllarda özel sektörün enerji alanında büyük hamleler yaptığını dile getiren Gürer, ''Örneğin elimizdeki rakamlara göre elektrik dağıtımının yüzde 100'ü, üretiminin yüzde 60'ı özel sektör tarafından yapılıyor. Ancak enerji yatırımlarının kamu-özel sektör ortaklığı çerçevesinde devam etmesi gerekiyor. Örneğin nükleer enerjide fiyat ve alım garantisinin verilmesi ya da Afşin-Elbistan Kömür Havzası'ndaki üretimin arttırılması için 12 milyar dolar büyüklüğünde bir kamu-özel sektör ortaklığı bu anlamda atılmış önemli adımlar'' diye konuştu.
     
Gürer, enerji sektöründeki yatırımlarda özel sektörün aktif katılımını arttırmak için sektördeki kamu payının özelleştirmelerle düşürülmesinin yanında enerji piyasasının serbestleştirilmesi ve yatırımların önünü açıcı desteklerin hazırlanmasının amaçlandığını kaydetti. Kamu-özel sektör ortaklığı çerçevesinde, enerji dışında eğitim, savunma, sağlık, ulaşım ve diğer kamu hizmetleriyle ilgili altyapı çalışmalarının yapıldığını bildiren Gürer, kamunun altyapı yatırımlarıyla ilgili bilgi verdi.
     
Tasarrufların arttırılması ve sermaye piyasalarının gelişimi açısından önemli olan Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) yüzde 25'lik devlet katkısıyla BES rakamlarında ciddi bir artış görüldüğünü belirten Gürer, ''Bu tarihten itibaren geçen 10 haftalık zaman içinde katılımcı sayısı 202 bin 700 kişi artarak 3 milyon 322 bine ulaştı. Toplam fon tutarı ise 1 milyar liranın üzerinde arttı ve 21,5 milyar lira oldu. Orta vadede BES'in tasarruflarımız üzerindeki olumlu etkisinin artması bekleniyor'' dedi.

"400 milyar dolar civarında ciddi bir kaynağa ihtiyaç var"

Açılış konuşmasının ardından Deloitte Türkiye, Birleşme ve Satın Almalardan Sorumlu Ortak Mehmet Sami moderatörlüğünde 'Alt Yapı Finansmanı İçin Sermaye Piyasalarındaki Fırsatlar Paneli'ne geçildi. Panelde konuşan Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Emin Sazak da 2023 hedeflerindeki projeler hakkında bilgi vererek, 2023 yılına kadar planlanan alt yapı yatırımlarının maliyetinin yaklaşık 180-200 milyar dolar olduğunu söyledi. Kentsel dönüşüm için 400 milyar dolarlık bir harcamanın söz konusu olabileceğini ifade eden Sazak, 10 yıllık süreç için bunun yarısı olan 200 milyar doları baz aldıklarını kaydetti. Sazak, ''Tüm bunları alt alta topladığımız zaman 400 milyar dolar civarında ciddi bir kaynak gereksinimi ortaya çıkıyor. Bu projeler önemlidir, hayatidir'' dedi.

Türkiye'nin hızlı geliştiğini ve potansiyelinin yüksek olduğunu dile getiren Sazak, hem siyasi hem de ekonomik olarak yıldızı parlayan Türkiye'nin bu projeleri hayata geçirmek için ciddi anlamda öz kaynak ve finansman ihtiyacını gerektirdiğini söyledi. Küresel alt yapı yatırımlarının 6-7 trilyon dolar civarında olduğunu ifade eden Sazak, 2020 yılında bunun 12 trilyon dolara çıkmasının beklendiğini kaydetti. Türk müteahhitlerinin, söz konusu ülkelerde yüklenici pozisyonda olduğunu, yatırımcı pozisyonunda olmadığını dile getiren Sazak, ''Bazı kuzey ülkelerde gayrimenkul ve ufak tefek enerji projelerine yönelik belki turizm projelerine yönelik Türk yüklenicilerin yatırımları mevcut. Ama onun dışında özellikle Sudi Arabistan, Katar, Kuzey Afrika'da yapılan birçok alt yapı yatırımlarında Türk firmaları yüklenici durumunda'' diye konuştu.