Tuzla Tersaneciliği Bu Mantıkla Duvara Toslar

"Amerika'da işyeri ihmalinden dolayı bir işçi ölürse, sorumlu yöneticiye verilen ceza 20 - 25 yıl hapistir"

Tuzla Tersaneler Bölgesi'nde yaşanmakta olan dramın çok yönlü uzantıları var. AKP iktidarıyla birlikte yıldızı parlayan sektör, son işçi ölümlerinin ardından pek çok yönüyle beni korkutuyor ve bu korku, Türkiye'de yine AKP döneminde yapılmasına kalkışılan nükleer santrallara kadar uzanıyor.

Tersanelerde iş güvenliğini hiçe sayan işverenleri düne kadar baş tacı eden, gerekli denetimleri ve uyarıları yapmayan AKP zihniyetiyle nükleer santral yapılacaksa vay halimize!

Yurtdışındaki tersanelerde yıllarca çalışmış okurlarımdan gelen mektuplar, bu endişelerimi daha da artırıyor. Katar'dan yazan yüksek Gemi İnşa Mühendisi okurum Doğan Çırakoğlu, 16 yıldır değişik ülkelerde gemi ve açık deniz platformu inşaası artı yerine montajı ile uğraşmış. Tuzla tersanelerinde 8 ayda 18 kişinin ölümünü "cinayet" olarak değerlendiriyor ve diyor ki:

İş güvenliği masraftır!

"Benim çalıştığım şirket gibi 1. ligde oynayan büyük şirketler, Türkiye'deki tersanelerde iş yaptırmazlar. Çünkü yalnızca ucuz olsun mentalitesiyle 'Ben siparişi tersaneye verdim, iş güvenliği tersanenin sorumluluğudur' demezler. Zira bu mantığın ikinci halkası, tersanenin de 'Ben de işi taşerona verdim' diyerek, sorumluluktan kaçınmasıdır. 'İş güvenliği bir masraftır' gibi görüşlerle Türk tersaneciliği uzun vadede duvara toslar.

Bizler tersanelerle kontrat imzalamadan önce, o tersanelerin geriye dönük olarak 5 yıllık iş güvenliği istatistiklerini isteriz. Teknik olarak kalifiye olsalar bile, iş güvenliğinden sınıfta kalabilirler."

21 yıl Amerika'da çalıştıktan sonra Türkiye'ye gelen ve son 1 yıldır Bodrum ve Antalya'da tersanecilikle uğraşan mühendis okurum Turgut Şahin, her bakımdan kültür şoku geçiriyor:

ABD'de 20-25 yıl hapis
"Toplum olarak can güvenliğine hiç önem vermediğimiz açık. ABD'de çalışanlar, buna kendileri önem verirler. Kore, Tayvan, Çin gibi Asya ülkelerinde bu bilinç, oldukça zayıftır. Maalesef Türkiye, bu gördüğüm Asya ülkelerinden de geri.

Amerika'da işyerinin ihmalinden kaynaklanan iş kazalarında yaptırımlar çok ağırdır. Örneğin, bir işçinin ölümünün sorumlu yönetici için cezası,
20 - 25 yıl hapistir. Bundan dolayı can güvenliği sertifikası almamış bir çalışan, ofis dışındaki çalışma bölgelerine sokulmaz. İhlali görülen çalışanlar önce uyarı, sonra da işten çıkarmaya varan cezalara çarptırılır. Böylece herkes sorumluluğunu çok net bilir.

Geçen yıl Türkiye'de işe başladığımda, 3. kattaki platformlarda bile -12 metre yükseklikte- hiçbir korkuluk olmadığını gördüm. İnşaat halindeki teknelerde de korkuluk yoktu. Bunları yaptırdım.

Platformdan atlayarak teknelere geçtiğini gördüğüm işçileri uyardım, 'Abi biz yıllardır böyle yapıyoruz' dediler. Ben de kendilerine burada kimsenin burnunun kanamayacağı bir çalışma ortamı yaratmak istediğimi anlattım; atladıkları yerlere korkuluklu köprü yaptırdım. Gene de yeni durumlar yarattıklarını gözlemledim.
Sonunda, kurala uymayanları tersaneye almayacağımı bildirdim. Bunu hem kendilerine, hem de patronları olan taşeronlara açık ve net olarak anlattım."