Üçüncü Havalimanı Planları Davalık Oldu



TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, 'üçüncü köprü ve çevre yolları ile birlikte dünyanın en büyük kent ve doğa katliamlarından biri' olarak değerlendirdikleri üçüncü havalimanı projesine ilişkin planları yargıya taşıdı. 12 Eylül Cuma günü teslim edilen dava dilekçesinde, başta İstanbul Çevre Düzeni Planı yaklaşımına, evrensel şehircilik plan ve ilkelerine ve kamu yararına açıkça aykırı olduğu kaydedilen planların öncelikle yürütmesinin durdurulması ve iptali isteniyor.

Üçüncü Havalimanı dava dilekçesi için tıklayınız

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy binasında düzenlenen ve dava sürecinin detaylarının paylaşıldığı basın toplantısında konuşan Mimarlar Odası ÇED Sekreteri Mücella Yapıcı, özellikle mega projeler açısından son derece ilginç bir süreç yaşandığına dikkat çekerek, "Normalde, öncelikle bu projelerin çevre düzeni planına işlenmesi ve sonrasında diğer aşamaya geçilmesi gerekir. Ama artık bunun tam tersini yaşıyoruz; ilk yapılması gereken en son yapılıyor" dedi. Hukuki süreç, projenin uygulanması halinde üçüncü köprü ve çevre yollarıyla birlikte İstanbul özelinde Marmara  Bölgesi ve Türkiye'ye olası yansımaları hakkında bir sunum yapan Yapıcı, söz konusu planların İstanbul'un 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı'nın ulaşım, yerleşim gibi bütün stratejik kararlarını yok hükmüne indirgediğini; bölgenin doğal dengesini altüst ettiğini ve planlama biliminin bütün ilkelerine aykırı olduğunu kaydetti.

Foto (soldan sağa): C. Sami Yılmaztürk, Akif Burak Atlar, Mücella Yapıcı ve Rezzan Bulut

Yapılan düzenlemeleri gayri ciddi ve Çevre Düzeni Planı'nın ne kadar ciddiye alındığının bir göstergesi olarak değerlendiren Yapıcı, "Kapsadığı alanın büyüklüğü, havalimanı adı altında getirilen fonksiyonların yer seçimi açısından taşıdığı yaşamsal risk ve öneme karşın hiçbir gerekçe ve rapora dayandırılmadan ve asgari gösterim tekniklerine dahi uyulmadan 2009'da kabul edilen İstanbul Çevre Düzeni Planı paftasından çıkarılan bir kopya üzerine sadece plan onama sınırı işlenerek 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları adı altında askıya çıkarıldı" dedi. Kuzey ormanlarına yapılacak havalimanı projesinin tek gerekçesinin kendinden menkul bir kapasite ve bu kapasiteyi karşılayacak başka bir yer olmadığı iddiası ile kamulaştırma maliyetlerinin düşüklüğü olduğunu anımsatan Yapıcı; sadece bunların bile zaten kaçak olan projenin derhal durdurulması için yeterli olduğunu savundu. Rezerv alan ilanı, acele kamulaştırma, ihalenin iptali ve yürütmenin durdurulması, ÇED olumlu kararının iptali istemiyle açılan davaların hepsinin çok önemli olduğunu belirten Yapıcı; ancak 12 Eylül'de açtıkları davanın hepsinden daha kritik olduğunu, çünkü aksi taktirde bütün hukuksal mücadelenin üzerine bir tül çekileceğini belirtti.

Reklam Goruntulenme Bolumu


İstanbul'un 150 milyon kişi kapasiteli bir havalimanına ihtiyacı var mı?

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Akif Burak Atlar ise, "İstanbul'un 150 milyon kişi kapasiteli bir havalimanına ihtiyacı var mı?" sorusunu gündeme taşıdı. 2012 rakamlarına göre hala tam kapasite çalışmayan Sabiha Gökçen Havalimanı'nın yeni pist yatırımıyla birlikte 70 milyon kişi/yıl rakamlarına ulaşacağını, Atatürk Havalimanı'nın da 45 milyon kişi/yıl kapasitesinde olduğunu ifade eden Atlar; İstanbul'un zaten 115 milyon kişi/yıl kapasitesinde olduğunu anımsattı. Avrupa'nın önemli havalimanlarının büyüme trendlerine de değinen Atlar, uçuş koridorları vs açısından 150 milyon yolcu çıkarsamasının çok da gerçekçi görünmediğini sözlerine ekledi. Kütahya Zafer Havalimanı projesi örneğini veren İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Rezzan Bulut da, yetersiz yolcu kapasitesi nedeniyle devletin ödeme yapmak zorunda kaldığını aktardı.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı C. Sami Yılmaztürk de, İstanbul'un ilk çevre düzeni planının 1980 yılında yapıldığını ve kuzey ormanları şeridini koruma altına aldığına değindi. Aynı yaklaşımın sonraki çevre düzeni planlarında da benimsendiğini belirten Yılmaztürk; hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde hazırlanan planın da aynı hassasiyetleri öne çıkardığını ve "Üçüncü köprü, İstanbul için cinayettir" demecinin arkasındaki verinin de bu plan olduğunu söyledi. Üç oda tarafından yapılan ortak basın açıklaması ise şöyle:

İstanbul ve Marmara Bölgesi'nin ormanlarını, sulak alanlarını, tarımsal alanlarını ekolojik koridorlarını, bölgenin yeraltı ve yer üstü tüm su ve doğal kaynaklarını, flora ve faunasını yok edecek ve yaratacağı bu tahribat ile geri dönülemez yaşamsal zararlara neden olacak; halen tahribatları dünyanın önünde gerçekleşen Üçüncü Köprü Ve Çevre Yolları ile birlikte dünyanın en büyük kent ve doğa katliamlarından birini oluşturan Üçüncü Hava Alanı'na ilişkin planlar; 07 Haziran 2014'te temel atma töreni ile inşaatın başlatılmasından tam on gün sonra askıya çıkartılmıştır.

Türkiye tarihinin "en"lerle ifade edilen bu projesi için tarihin "en büyük imar suçlarından biri" işlenmiş; henüz yürürlüğe giren onaylı hiçbir imar planı bulunmadan, gözlerimizin önünde kaçak bir inşaatın temeli atılmıştır.

Bilindiği gibi Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2011 Seçimleri öncesinde 24 Nisan 2011 günü AK Parti Genel Merkezi'nde yaptığı açıklamada İstanbul'da biri Avrupa, diğeri Asya yakası olmak üzere iki yeni şehir ve 'çılgın kanal projesi' ile birlikte 'Üçüncü Havalimanı" inşa edileceğini ilan etmesi ile başlayan ve toplumun büyük tepkisi ile karşılaşan bu akıl almaz ve bilim tanımaz süreç başından bugüne dek her aşaması ile büyük bir hukuk katliamına da sahne olmaktadır.

Öncelikle 13.08.2012 tarihli ve 2012/3573 sayılı; 08.09.2012 tarih ve 28405 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ve olası afet riskini bertaraf etmek bahanesi ile Küçük Çekmeceden başlayarak bugün havalimanı sınırlarını da kapsayan, Marmara bölgesi ve İstanbul'un en önemli ve hassas ekolojik alanlarını barındıran 42300ha.lık alan "Rezerv Alan" ilan edilerek acele kamulaştırma kararı alınmıştır. Bu konuda açılan davalarımız da halen sürmektedir.

Ayrıca davaya konu edilen planlama sürecinden sonra başlaması gereken proje ve uygulamaların ÇED süreci Mart 2013 tarihinde başlamış ve 21.05.2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca projeye ÇED OLUMLU kararı verilerek ÇED raporu nihai hale gelmiştir. ÇED Başvuru dosyası 26.03.2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü'nün web sayfasında duyuru yayınlanmış ve duyuru ile projeye ilişkin inceleme değerlendirme süreci başlatılmış bulunduğu ifade edilmiş, ÇED Yönetmeliğinin 11. Maddesi 3. Bendi uyarınca projeye ilişkin ÇED raporu Genel Müdürlük sayfasında yayınlanmıştır.

Henüz planlar ile ilgili hiçbir işlem yapılmamışken ve ÇED raporunun teslim tarihi dahi tamamlanmadan 3 Mayıs 2013'te ihale yapılmıştır. İhaleden sonra alınan söz konusu ÇED Raporu "Olumlu" kararı hakkında 21.Nisan.2014 tarihinde İstanbul 4.İdare Mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı alınmış ancak henüz yargılama süreci devam ederken yeni bir ÇED raporu hazırlanmıştır.

Böylelikle bugün yargıya taşıdığımız planların konusu olan "İstanbul Yeni Havalimanı Projesi", baştan hukuka aykırı olarak doğmuş, yok hükmünde ihale kararı, dava sürecinden kaçırılmış ÇED raporu ve ÇED olumlu kararı ile plansız olarak hukuka aykırı bir şekilde başlatılmış; yargı konusu planların askıya çıktığı 17.06.2014 tarihinden 10 gün önce 7 Haziran 2014'te törenle temeli atılmıştır.

TMMOB'ne bağlı ilgili meslek odalarımız tarafından; AÇIKÇA HUKUKSUZ OLAN Rezerv Alan İlanı, Acele Kamulaştırma, İhalenin İptali Ve Yürütmenin Durdurulması, Çed Olumlu Kararının İptali hakkında açılmış bütün yargı süreçleri devam etmekte; toplumun, ve mesleki bilimsel çevrelerin bu konudaki uyarı ve eleştirilerine karşın sürüncemede bırakılmaktadır.

Son olarak bütün bu yağma ve rant kararlarını planlama düzeyinde meşrulaştırmak ve açılan bütün davaları temize çekmek adına daha sürecin en başında hazırlanması gereken Üçüncü Hava Alanı'na ilişkin planlar; 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planları adı altında askıya çıkartılmıştır.

1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği kapsadığı alanın büyüklüğü havalimanı adı altında getirilen fonksiyonların yer seçimi açısından gerek İstanbul gerekse Marmara bölgesinin ekolojik sürdürülebilirliği açısından taşıdığı yaşamsal risk ve öneme karşın hiçbir gerekçe ve rapora dayandırılmadan ve asgari gösterim tekniklerine dahi uyulmadan 2009 onanlı İstanbul Çevre Düzeni Planı paftasından çıkarılan bir kopya üzerinde sadece plan onama sınırı işlenerek "İstanbul İli Üçüncü Hava Limanı Çevre Düzeni Planı" 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planları adı altında askıya çıkartılmıştır.

1/100000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, ve bu değişikliği esas alan 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planları; İSTANBUL VE Marmara BÖLGESİ'NİN ormanlarını, sulak alanlarını, tarımsal alanlarını ekolojik koridorlarını, bölgenin yeraltı ve yer üstü tüm su ve doğal kaynaklarını, flora ve faunasını yaşamı yok edecek ve yaratacağı bu tahribat ile geri dönülemez yaşamsal zararlara neden olacağı gibi; taşıyacağı yapılaşma ve yollarla birlikte çok daha büyük bir alanı kaplayacak proje dev bir geçirimsiz, betonlaşmış cansız alan oluşturup ekolojik olarak bir boşluk oluşturacak mikro klima etkisi yaratarak ve iklim değişikliğini hızlandıracaktır.

Üçüncü hava limanı inşaatı ve sonrasında meydana gelecek yaşamsal tahriplerin etkileri halen hukuksuz bir biçimde sürdürülmekte olan Üçüncü Boğaz Köprüsü ve çevre yolları inşaatı, bugünlerde kamuoyun alıştırmak adına görseller eşliğinde servis edilen, Kanal İstanbul, Yenişehir gibi kentin son kalan orman alanlarını, su havzalarını, tarım alanlarını, kıyı alanlarını, ekosistemi tahrip eden bu büyük ölçekli projelerin etkisi ile birleştiğinde tüm Marmara Bölgesinde dünya tarihinde eşi görülmemiş bir doğa ve çevre katliamına neden olmakla kalmayacak, sosyal ve ekonomik olarak da bölgemizi ve giderek ülkemizi içinden çıkılamaz yaşamsal sorunlarla baş başa bırakacaktır.

Kamu kaynaklarının sermayeye sınırsızca aktarılmasının önünün açılabilmesi için, tepeden inme emirler teknik ve bilimsel olmayan gerekçeler ile ekonomik ömrü Bakanlıkça 100 yıl olarak belirlenen "siyasi ve ekonomik" rant yatırımı adına milyonlarca yılda oluşmuş, İstanbul kuzeyinin deki yaşam kaynaklarını ve bütün Marmara bölgesinin doğal ve ekolojik yapı ve dengesinin yok edilmesine yol açan; başta İSTANBUL ÇEVRE DÜZENİ PLANI YAKLAŞIMINA, EVRENSEL ŞEHİRCİLİK PLAN VE İLKELERİNE VE KAMU YARARINA AÇIKÇA AYKIRI olan bu planların iptali istemi ile 12 Eylül 2014 tarihinde dava açılmıştır.

Kamuoyunu, geleceğine, doğal varlıklarına, kentine ve geleceğine sahip çıkmak söz konusu davanın aktif takipçisi olmaya çağırıyoruz