UIA 2005 İstanbul Dünya Mimarlık Kongresi




"UIA 2005 İstanbul" geldi çattı. Bu konuya ilk kez UIA Pekin Kongresi'nden sonra değinmiştim (1). Altı yıl kadar önceydi. 2005 Kongresinin İstanbul'da yapılmasına Pekin'de karar verilmiş, İstanbul öteki adayları, Nagoya
(Japonya) ve Floransa (İtalya)'yı geride bırakarak seçilmişti. Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci'nin deyişiyle, İstanbul, "dünya mimarlığının dünya kentlerine yönelik tarihsel sorumluluğunun vurgulanacağı ve bunun önündeki küresel engellerin sorgulanarak geleceğin kentlerini yeniden mimarlıkla buluşturmak için gerekli evrensel politikaların belirleneceği bir tarihsel foruma ev sahipliği yapmak üzere" aday gösterilmiş ve seçilmişti (2). Zaman hızlı ilerliyor. Ben bu satırları yazarken Kongrenin web sitesindeki zaman göstergesi "Kongreye 9 gün 11 saat kaldığını" gösteriyordu; siz okurken kongre herhalde başlamış olacak.
Bilindiği gibi UIA Kongreleri üç yılda bir toplanıyor. Önceden belirlenmiş bir tema etrafında tartışmalar, sunuşlar, sergiler oluyor, yıldız mimarların boy göstermeleri izleniyor. Toplantılara eklenen sosyal etkinlikler dünyanın çeşitli yörelerinden gelmiş mimarların birbirlerine yaklaşmalarına olanak sağlıyor.
Genelde bu tür toplantılarda tema ne olursa olsun çoğunlukla herkes bildiğini aktarıyor. Ana konuşmacılar da, ötekiler de... İstanbul Kongresi için seçilen MimarlıkLARın Pazaryeri teması bu yaklaşıma daha da elverişli. Zaten başlangıçta temanın seçiminde İstanbul-Kapalıçarşı-Pazaryeri gibi çağrışımsal kavramlarla temanın genişletilmesiyle yüksek katılım hedefi de gözetilmiş, katılımcı sayısının bu yolla da artırılabileceği düşünülmüştü.
Genelde, kongrenin toplandığı şehirde bir süre için mimarlık havası esiyor. Bunu 1965'te katıldığım UIA Paris Kongresinde görmüştüm. Kongre Fransa'nın o zamanki efsanevi cumhurbaşkanı Charles de Gaulle'ün himayesinde yapılıyordu. Kongreye, özellikle de sosyal etkinliklere de Gaulle tarzına uygun, devlet destekli bir gösteriş ve görkem egemendi. Kongrenin toplandığı Chaillot Sarayı'nın yanısıra Trocadéro Meydanı, Musée de l'Homme, Paris Belediye Sarayı, Versailles Sarayı Bahçeleri, Beaux-Arts okulu sosyal ve kültürel etkinliklerin merkezi olmuştu. 2002'de Berlin'de, organizasyon ve katılım başarılı olmasa da mimarlık, düzenlenen çeşitli etkinliklerle şehrin yaşamında kendisini hissettirmişti.
22. Kongre için şimdi sıra İstanbul'da... Bence, Kongrenin kendisinden çok, İstanbul'da, Türkiye'de yapılması bizim için önemli.
Sürekli yakındığımız gibi, Türkiye'nin, hattâ kültürel merkez konumunda olan İstanbul'un gündeminde mimarlık yok. Dünya Mimarlık Kongresi'nin "mimarlık"ı, kısa bir süre için de olsa İstanbul'un hattâ Türkiye'nin gündemine getirmesi söz konusu. Ülkemiz insanlarının çok büyük bir bölümünün mimarlık konularından habersiz olduklarını söyleyip dururuz. Eğitimli, belli bir kültür düzeyine ulaşmış kişiler de çoğu kez bu kitlenin içindedir. Türk insanı çoğunlukla, Molière'in dilimize "Kibarlık Budalası" adıyla çevrilen le Bourgeois Gentilhomme adlı tiyatro oyunundaki M. Jourdain'in durumundadır. M. Jourdain bir yeni zengindir. Kendisince sıra, bilgi ve görgüsünü artırmaya gelmiştir. Günün birinde özel felsefe dersi sırasında öğretmeninden, yıllardan beri konuştuğu dilin "nesir" olduğunu öğrenir ve çok şaşırır.. "Kırk yıldır farkında olmadan konuştuğum nesirmiş meğer..." Sonra da hayretle sorar: "Şimdi ben, 'Nicole pantuflalarımı getir' dediğimde nesir mi konuşmuş oluyorum?"
Evet, çoğumuz, toplumumuzun büyük
çoğunluğu, sonradan görme olmasak bile Molière'in ünlü kahramanından pek de farklı değiliz. Doğduğumuz günden beri içinde yaşadığımız mekânların mimari mekânlar olduğunun, her an mimari bir ortamda yaşadığımızın bilincinde değiliz. İstanbul Dünya Mimarlık Kongresi acaba toplumumuzda mimarlık bilincinin uyanmasına yardımcı olamaz mı? Ben kendi adıma, kongreyi bu anlamda yakalanmış iyi bir fırsat olarak gördüğümü ve bu konuda umut taşıdığımı belirtmek isterim.
İstanbullular kongre öncesinde, sırasında ve sonrasında yoğun bir "mimarlık" yüklemesiyle karşılaşacaklar; umalım ki, "mimarlık"ın ne olduğunu, yaşadıkları çevrelerin mimarlık ortamı olduğunu belki de bu sayede fark edecekler. Bütün Türkiye, yaygın medya olanakları aracılığıyla mimarlık konusuna ister istemez daha yakından eğilmek fırsatını bulacak. Dünya Mimarlık Kongresi'nin ülkemize en önemli getirisi, "sahip olduğu üstün mimarlık yapıtlarına karşın unuttuğu "mimarlık"ı anımsaması ve yeniden saygı duyması için bir fırsat yaratması" (1) olacaktır.
Bence, ülkenin mimarlıkla yeniden tanışması Türkiye'nin dışarıya tanıtılmasından çok daha önemli.
Kongrenin tanıtımı, içe ve dışa dönük olarak uzunca bir süreden beri yürütülüyor. Mimarlar Odası, Dünya Mimarlık Kongresi olgusunu ülke içinde canlı tutabilmek ve iç katılımı yükseltmek amacıyla, Türkiye kent profilinin dinamiklerini taşıyan 27 şehirde "Kent ve Mimarlık" konulu, Türkiye Kongreleri düzenledi. Bu kongre etkinliklerine Oda merkez ve şube yetkililerinin yanısıra kentlilerin, vali ve belediye başkanlarının katılımları ve işbirliği sağlandı. Böylece kent ve mimarlık konuları, Dünya Kongresi öncesinde bu yerleşim merkezlerinin gündemine getirilmiş oldu.
2005 Dünya Mimarlık Kongresi, hazırlıkların biraz geç başlatılmasına, kimi kısır çekişmelere, açılıp sonuçlandırılan Kongre Vadisi Tasarım Yarışmasının gerçekleştirilmemesine karşın şu anda yeterli bir noktaya gelmiş bulunuyor. Kongreye katılacak ana konuşmacı konumundaki yıldız mimarların sayısı bir hayli kabarık. Bunlara ilişkin sunuşları YAPI'nın son iki sayısında yapmıştık. İstanbul seçkin mimari ve doğal değerleriyle, ünlü mimarlar için bir çekim noktası oluşturmuş gibi görünüyor. Doğal ki bu konuda Suha Özkan'ın çaba ve katkılarını da gözardı etmemek gerekir. Ayrıca, kongre boyunca 265 bildiri, 202 poster sunuşu var. Bunların dışında açıkoturumlar, paneller, yaklaşık yüz sergi, film gösterileri, enstalasyonlar, teknik ve kültürel geziler yer alacak.
UIA İstanbul toplantısını odak noktası kabul ederek kendi toplantılarını da buna eklemleyen örgütler de yok değil. 2 Temmuz günü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Kadir Topbaş'ın evsahipliğinde Belediye Başkanları Forumu, 27-29 Haziran'da "modern Asian Architecture Network" (mANN)'ın kongresi, yayıncıların CICA toplantısı ve başka kimi toplantılar büyük buluşma sırasında İstanbul'da yapılacak. Bunların arasında UIA'nın resmi toplantıları da var: Konsey toplantıları ve UIA'nın 23. Genel Kurulu ve birçok komite toplantısı.
Çeşitli ödül törenleri de yine aynı günlerde düzenlenecek. Doğal ki bu kongrede verilecek en önemli ödül, UIA'nın Altın Madalyası. Bu kez madalyayı kazanan ünlü Japon Mimar Tadao Ando'nun ödülü, UIA'nın ayrıca 4 kategorideki ödülleriyle birlikte 6 Temmuz akşamı verilecek. Ayrıca Türkiye Mimarlar Odası'nca düzenlenmiş olan "Extreme" (Aşırı) temalı uluslararası öğrenci yarışmasına ilişkin ödüller de yine aynı akşam verilecek. 60 ülkeden 2000'in üzerinde projenin katıldığı yarışmanın sergisi de 3-17 Temmuz günleri arasında açık kalacak.
Akşamlar daha çok, sosyal/kültürel etkinliklere ayrılmış bulunuyor. Mimarların bu anlamdaki etkinliklerinin yanısıra, İTÜ ve Bilgi Üniversitesi'nde müzikli öğrenci buluşmaları var.
Etkinlikler bütün İstanbul'a yayılacak, ağırlıklı olarak da Kongre Vadisinde, Lütfi Kırdar, CRR, Taşkışla, Askeri Müze, Atatürk Kitaplığı ve Açıkhava Tiyatrosu'nda yer alacak.
Şu anda katılım için başvurular sürüyor. Katılım ücretlerinin yüksekliği yerli katılımı biraz engellemiş gibi görünüyorsa da 19 Haziran günü itibariyle 112 ülkeden toplam başvuru sayısı 3491 idi. Bu sayının 5000'e ulaşması sürpriz olmamalı.
Kongrenin ayrıntılı programı
www.uia2005istanbul.org adresinde görülebilir.


1. Doğan Hasol; YAPI 213, s.49, Ağustos 1999.
2. Oktay Ekinci; Cumhuriyet, 9.6.2005.
Mimarlığın Ne Olduğunu TMMOB de Bilmiyor
Yukarıda, toplumumuzun mimarlık konusundaki bilinç ve duyarlılık eksikliğini M. Jourdain örneğiyle irdelemeye çalışmıştım. Olaylar gösteriyor ki mimarlığın ne olduğunu bilmeyen yalnızca toplumumuz değil, TMMOB, yani açık adıyla Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin Yönetim Kurulu da aynı durumda. Konuyu açalım.
Mimarlar Odası, "Mimarlık ve Mühendislik Hizmetleri ve Asgari Ücret-Asgari Çizim ve Düzenleme Esasları" başlığıyla bir yönetmelik hazırlamış ve bu yönetmeliği onaylanmak üzere TMMOB'ye göndermiş. Odaların kuruluşunu düzenleyen yasa böyle bir onayı zorunlu kılıyor.
TMMOB Yönetim Kurulu 12 Mart 2005 günlü toplantısında söz konusu yönetmeliği incelemiş ve 5. maddesindeki bazı ifadeleri çıkararak kabulüne karar vermiş. Odaca hazırlanmış yönetmeliğin "Mimarlık Hizmetleri" başlıklı bu maddesine bakalım:
"Mimarın ihtisasına, formasyonuna ve iştigal konusuna göre; müellif olarak tasarlamaya, uygulamaya, kabule, imzaya yetkili ve sorumlu olduğu mimarlık hizmet alanları şunlardır:
a) Mimari tasarım hizmetleri: Mimari proje hizmetleri, rölöve, restitüsyon, restorasyon hizmetleri, imalat projesi çalışmalarıdır.
b) Mimari uygulama ve yönetimi hizmetleri: Mimari mesleki kontrollük, proje ve şantiye koordinasyonu ve planlaması; şantiye şefliği, saha mimarlığı; mimari fenni mesuliyet, kontrollük, geri besleme çalışmaları ve kabul teslim çalışmalarıdır.
c) Mimari danışmanlık hizmetleri: Mimari danışmanlık, müşavirlik, bilirkişilik, hakemlik, eksperlik, jüri üyeliği, raportörlük; mimari proje yönetimi, yapılabilirlik, fizibilite çalışmaları, program hazırlığı, özel araştırma ve çalışmalar, dosya hazırlığı, iş ve işlem takibi gerektiren işlerin yapılması, ihale dosyası hazırlanması, karşılaştırmalı keşif ve şartname hazırlanmasıdır.
d) Mimari eğitim çalışmaları: Mimari eğitim ve öğretim çalışmalarıdır.
e) Diğer sanatsal çalışmalar: Sanat eseri seçimi, maket çalışmaları, üç boyutlu görsel çalışmalar ve benzeri hizmetlerdir.
Mimar ulusal ve uluslararası düzenlemelerle tanımlanacak yeni mesleki hizmet alanlarında da bu düzenlemeler çerçevesinde hizmet verir."
TMMOB Yönetim Kurulu'nun bu maddeyi değiştiren 215 No.lu kararı ise şöyle: "TMMOB Mimarlar Odası Mimarlık Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliği'nin 5. madde a bendindeki "mimari iç mekan düzenleme ve donanımı tasarımı hizmetleri,
mimari çevre tasarımı hizmetleri, kentsel tasarım, koruma amaçlı imar planları ve imar planlama çalışmaları" ile b bendindeki "inşaat yönetimi, yapı denetimi" ifadelerinin çıkarılarak kabulüne ve Resmi Gazete'de yayınlanması konusunda Yürütme Kurulu'na yetki verilmesine (M. Sabri Orcan'ın karşı oyuyla, Ekrem Poyraz, Tezcan E. Abay, Nail Güler ve İbrahim Vardal'ın çekimser oylarıyla) oyçokluğuyla"
Bu kararın anlamı şu: mimari iç mekân düzenleme ve donanımı tasarımı hizmetleri, mimari çevre tasarımı hizmetleri, kentsel tasarım, koruma amaçlı imar planları ve imar planlama çalışmaları ile inşaat yönetimi, yapı denetimi türünden konular mimarın çalışma alanlarının dışındadır. Bunlardan son ikisini inşaat yönetimi ile yapı denetimini isterseniz bir yana bırakalım ve ötekilere bir göz atalım. Mimari iç mekân düzenleme, mimari çevre tasarımı, kentsel tasarım, koruma amaçlı imar planları mimarın görev kapsamı dışındaysa, acaba kimin görev alanı içindedir? Kimi yakın meslek dallarıyla belli konularda girişimler, gri alanlar olabilir, ama sıralanan konular, adlarından da anlaşılacağı gibi tümüyle düpedüz mimarlık konularıdır.
TMMOB bu kararıyla kimi meslek dallarını koruma çabasında görünse de karar temelden yanlış. Bu da TMMOB Yönetiminin, karşı oy veren tek üye dışında, "mimarlık"tan hiç anlamadığı gerçeğini açıkça ortaya koyuyor.
Son yıllarda TMMOB'ye bağlı olarak kimi yeni odaların kurulmasına Mimarlar Odası destek verdi. Bu destekte; odalararası dayanışmayı, mesleki dayanışma yerine siyasal-ideolojik dayanışma olarak gören çarpık anlayışın payı vardır. TMMOB'nin genişleme sürecinde dikkate alınması gereken en önemli ölçüt, yasayla korunan mesleklerin ancak TMMOB şemsiyesi altında toplanabileceği ilkesiydi. Bu ölçüt gözardı edilmiştir. Şimdi, mimarlığın aleyhine yaratılan yetki kargaşası temelde buradan kaynaklanıyor.
TMMOB bünyesindeki odalara ilişkin meslek dallarının yetki ve sorumluluk alanları ile ortak noktalarının bir an önce belirlenmesi öncelikli bir sorundur. Bunun kolay bir iş olmadığı da bilinmeli.

Yapı Dergisi, 284