Ulaşımda Acil Önlem Şart Oldu!



TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi, 2010 yılında başkenti bekleyen ulaşım sorunlarına dikkat çekti. Şube, 2010 yılında otomobil sayısının 1.5 milyonu bulacağına, kavşakların ve yolların yetersiz kalacağına, Eskişehir Yolu ile İstanbul Yolu'nun tıkanacağına işaret etti. Şube tarafından hazırlanan "Ankara 2010 Ulaşım Öngörüsü Raporu" yayımlandı. Raporda yer alan unsurlar şöyle:

Ulaşım politikaları
Son 10 yılda Ankaralılar'ın ulaşımda harcadığı akaryakıt tutarının yüzde 20'si üst ölçek plan yokluğunda ortaya çıkan aşırı kentsel yayılma ve otomobil odaklı ulaşım politikaları sebebiyle heba olduğu belirtiliyor. Rapor, 2010 yılına gelindiğinde fazladan harcanan akaryakıt maliyetlerinin 10 milyar dolar seviyesini aşacağını, şimdiden önlem alınmazsa kayıpların geri dönülemez bir noktaya varacağını öngörüyor.

Otomobil sayısı
Rapora göre, üst ölçek plan olmadan aşırı kentsel yayılma ve otomobil odaklı ulaşım politikaları sonucunda 2010 yılında otomobille taşınan yolcu sayısı toplam yolcu sayısının yüzde 25'i olan 1.5 milyon kişiyi bulacak, bu da akaryakıt harcamasında yüzde 15'lik, yolların otomobiller tarafından işgalinde yüzde 100'lük, yatırım giderleri düşünüldüğünde yüzde 48'lik, işletme giderleri düşünüldüğünde yüzde 24'lük ve yaratılan hava kirliliği düşünüldüğünde yüzde 360'lık bir artışa sebep olacak. Bu ise kışları daha kirli bir hava, yapılan katlı kavşaklara rağmen daha fazla tıkanan trafik ve kıt kaynakların heba olması anlamına geliyor.

1.5 milyon kayıtlı araç
2010 yılı sonunda Ankara'daki toplam kayıtlı araç sayısı 1 milyon 400 bini aşacak. Mevcut otomobil kullanımı ve tüketim alışkanlıkları ile ekonomik koşullar dikkate alındığında bu rakam 1 milyon 500 bini bulabilecek. Buna karşın araçların yol yüzeyinde işgal ettikleri alan yüzde 80'i bulacak. Otopark sorunu ortaya çıkacak. Ayrıca, yapılan yatırımlarla otomobil ağırlıklı bir ulaşım sisteminin desteklenmesi, tüketilen fosil yakıt miktarını yükselterek, hava kirliliği yanında küresel ısınmaya yol açan emisyonları daha da artıracak ve susuzluk tehlikesi büyüyecek.

Yollar yetersiz kalacak
2010 yılına kadar Konya, İstanbul ve Eskişehir yollarında yol genişletme ve katlı kavşaklar yoluyla yaratılan yüzde 40'lık kapasite dolacak ve uygulanan yöntem daha fazla taşıt trafiğini çektiği için en az yüzde 30'luk ek kapasite ihtiyacı doğacak. Ancak yol genişletme gibi uygulamaların birçok yerde gerçekleştirilmesi artık mümkün olmadığından bu kapasitenin sağlanabilmesi için çok daha büyük yatırımlara ihtiyaç duyulacak.

Eskişehir ve İstanbul yolları
2010 yılında İstanbul Yolu'nun Ulus'tan Anadolu Bulvarı Kavşağı'na kadarki bölümü, Eskişehir Yolu'nun ODTÜ kavşağı kısmına kadarki bölümü ile Konya Yolu'na kadar merkez çevresindeki bütün yollarda trafik sıkışıklığı yaşanması bekleniyor. Konya Yolu hız standardının iyi olmasından ve yol kenarında çok fazla doğrudan erişim olmamasından dolayı daha iyi durumda görünüyor. Ancak merkezin batı ve güney yönünde ve Konya Yolu'nun doğusunda kalan bölgede ileri düzeyde sıkışıklık yaşanması öngörülüyor.

Kent yaşanmaz hale gelecek
Yapılan yeni katlı kavşaklarla yol şerit sayısı ve genişlikleri ile trafik hızı daha da artacak. Böyle olunca, ölümlü yaya kazaları yükselecek. Kent merkezinde yayalara değil taşıtlara öncelik verilmesi, yapılan taşıt ağırlıklı yol düzenlemelerinin standartlara uygun olmaması ve yaya öncelikli düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle özellikle yaya yoğunluğu çok olan Kızılay ve Ulus'ta yayaların yaşamı iyice zorlaşacak. Halen inşa halinde olan raylı sistemler hizmete sokulduğunda, iş çıkış saatlerinde Kızılay'daki metro istasyonundan bir saatte 100 bin kişinin çıkması bekleniyor. Bu insanların çıktıkları anda kullanacakları yaya mekanları, aktarım yapacakları toplu taşım olanakları şimdiden geliştirilmeye başlanmazsa 2010 yılı ve sonrasında Kızılay, özellikle Ankara'nın raylı sistem bulunmayan kent sektörlerine ulaşmaya çalışan yayalar ve Kızılay'ı kullanan kesimler için yaşanmaz bir hal alacak.

Trafiğe hergün 400 yeni araç katılıyor
Son yıllarda nüfus artışıyla birlikte, yükselişe geçen trafik kazaları, başkentlinin yanı sıra yetkilileri de korkutuyor. Ankara Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürü Safter Çolak, başkentte her gün yaklaşık 400 aracın trafiğe dahil olduğuna işaret ederek, her aracın da yeni sorunlar yarattığını vurguladı. Uzmanlar, 'Kentsel Dönüşüm Projesi'yle birlikte uygulanan yol yapım çalışmalarının, düzenli trafik akışını aksattığına ve araçların başka yöne kaydırılmasının da diğer bölgelerdeki yoğunluğu arttırdığına dikkat çektiler.

Trafik Denetleme Şube Müdürü Çolak, trafik kazalarının salt cezalarla önlenemeyeceğinin altını çizdi. Ankara'da araca bağlı kazaların daha sık görüldüğünü belirten Çolak, " Ancak bunun altındaki nedeni araştırdığımızda, insan faktörünün çok önemli olduğunu görüyoruz. Yurttaşlarımız trafik kurallarına uymada duyarlı davransa, birçok kazanın önüne geçebiliriz" dedi. Trafik konusunda küçük yaşlarda alınan eğitimin önemini vurgulayan Çolak, konuyla ilgili olarak, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'nce başlatılan 'Ailemin ve Ülkemin Trafik Polisiyim' kampanyasının da uzun vadede, çok önemli yararlar sağlayacağına dikkat çekti.

'Yollarda en büyük sorumluluk yurttaşların'
Kampanya dahilinde, 2006 yılı içerisinde, toplamda 60 bin öğrenciye eğitim verdiklerini belirten Çolak, "Kamuya mal olan araçlarımızın şoförlerine de eğitim veriyoruz. 2006 yılında, toplamda, 83 bin 725 kişiye de çeşitli projeler kapsamında eğitimler verdik" dedi. Başkentte her gün yaklaşık 400 yeni aracın trafiğe girdiğini ve her yeni aracın da yeni sorunlar yarattığını söyleyen Çolak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yıllardır araç kullanan bir yurttaş ile yeni araç kullanmaya başlayan yurttaşı aynı kefeye koyamazsınız. Neticede anakent belediyelerinde trafiğe çıkmak uzmanlık da gerektirir. Başkentte trafiğin yoğun olarak aktığı yerlerde yakın mesafeden kaynaklı kazalar oluyor demek mümkündür. Ancak unutulmamalıdır ki başkenteki nüfus artış oranının fazlalığı da kazaları artırmada etkin bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla da bizler her ne kadar caydırıcı önlemler alsak da kazaları önlemede en büyük sorumluluk yurttaşlara düşmektedir."

Yapılması gerekenler
Bilimsel verilere dayalı olarak çıkarılan sonuçlar, Ankara kentinin 2010 yılından itibaren artık geri dönüşü olmayan bir yola gireceğini, planlı bir kentsel gelişme ve ulaşım politikası uygulanmaya başlanmadan var olan yaklaşımların devam ettirilmesinin sorunu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağını gösteriyor. Bilim adamları bu sorunların önüne geçilmesi için orta ve uzun vadede üç temel öneri getiriyor. Bu öneriler şöyle:

- Hiç vakit kaybedilmeden Ankara kentinin, sürdürülebilirlik ilkesine dayalı, katılımcı, stratejik bir üst ölçekli nazım planı üretilerek uygulamaya sokulmalı.

- Üretilen üst ölçekli plan doğrultusunda toplu taşıma ve yaya ulaşımına önem veren bir ulaşım ana planı yapılmalı.

- Başta ulaşım yatırımları olmak üzere kentteki tüm yatırım kararlarının bu planlara uyarlılığı sağlanmalı.

Raporda, bunlar gerçekleşmediği takdirde 2010'dan sonra Ankara ulaşımının da İstanbul ulaşımı gibi çözümsüz bir noktaya geleceği, kamu kaynaklarının sonuçsuz bir şekilde harcanmaya devam edeceği ve bunun sadece Ankara'yı değil tüm Türkiye'yi olumsuz etkileyeceğine dikkat çekildi.