23 yıl önce Ukrayna'da meydana gelen
Çernobil Nükleer Faciası'nın yankıları halen sürüyor.
Karadeniz Bölgesi'ndeki kanser vakalarında görülen artış bu
kazaya bağlanırken, kazanın yıldönümünde Türkiye'deki nükleer çalışmalara
tepkiler sürüyor. 23 yıl önce Ukrayna'nın Kiev
kentindeki Çernobil Nükleer Santrali'nde gerçekleşen patlamayla
reaktörün içindeki radyasyonun büyük kısmı çevreye yayılmış, radyasyonun etkisi
Türkiye'ye kadar gelmişti. Öyle ki radyasyonun etkisinin Trakya ve Karadeniz'de
kanser vakalarını artırdığı iddia ediliyor.
Karadeniz'de kanserden her ölüm haberi akla hemen Çernobili getirdi.
Trabzonlu gazeteci Sibel Kalaycı'dan Karadeniz'in asi sesi
Kazım Koyuncu'ya birçok değerli isim bir zamanlar kanserin ne
olduğunun bile bilinmediği bu topraklarda kanser yüzünden hayatını kaybetti.
Çernobilin etkisi gündemdeki yerini korurken Mersin'deki çevreciler,
Akkuyu Nükleer Santral Projesi'ni protesto ederek herkesin
gözünün önündeki "Çernobil" gerçeğine bir kez daha vurgu yaptı. Çevreciler tabut
taşıyıp helva dağıttı.
Unutmadılar, unutturmayacaklar
Trabzon'da, Rusya'daki Çernobil Nükleer Santrali'nde 26
Nisan 1986'da meydana gelen patlamanın 23. yılı dolayısıyla basın açıklaması
yapıldı. Meydan Parkı'ndaki Atatürk Anıtı önünde toplanan bazı sivil toplum
örgütü üyeleri adına açıklama yapan Çevre Kültür Girişimcileri Derneği yönetim
kurulu üyesi Ali Atıl, Çernobil'deki patlamadan sonra oluşan
radyoaktif maddelerle yüklü bulutların, rüzgarın götürdüğü yerleri kirlettiğini
belirtti.
"Bu kirlenmeden başta Karadeniz Bölgesi ve ülkemiz etkilendi. Toprağımız,
suyumuz, havamız zehirlendi. On binlerce insan doğrudan ve dolaylı olarak mağdur
oldu" diyen Atıl, o günkü yöneticilerin, televizyon ekranlarından çay içerek
çayda radyasyon olmadığını göstermeye çalıştıklarını ifade etti.
Dönemin Sanayi Bakanı Cahit Aral, 'çayları imha edin'
önerisine karşılık canlı yayında çay içmişti. Atıl, "El birliği içinde
yaşamımızı tehdit eden tehlikeyi bizden gizlediler. Şimdiki yöneticiler de
nükleer santral kurma hazırlığındalar. Nükleer santral kurarak Sinop'u,
Akkuyu'yu 'marka' yapacaklarını söylüyorlar. Çernobil de bir marka oldu. Yıllar
içinde yüz bin kişinin ölümüne yol açacak bir facianın markası" diye
konuştu.
Yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları açısından kendi gereksiniminin
üzerinde zenginliğe sahip olan Türkiye'de, tümüyle dışa bağımlı ve çok pahalı
bir enerji kaynağı olan nükleer enerji konusunda yetkilileri uyardıklarını
anlatan Atıl, şöyle devam etti:
"Birim enerji maliyeti, birim nükleer enerjinin yarısı kadar olan rüzgar
enerjisi, biz kullanmasak da her gün bizi ısıtan, en doğal enerji kaynağı olan
güneş var. Çok zengin olduğu tüm araştırmacılarla saptanmış olan, yer altı
zenginliğimiz, jeotermal dururken, biokütle, dalga enerjisi gibi kaynaklarımız
dururken bugüne kadar başta Çernobil olmak üzere yüzden fazla kaza olduğu
bilinen, dışa bağımlı, her yıl yaklaşık 2 milyar dolar lisans ücreti
ödeyeceğimiz, atıkları yüzlerce yıl radyasyon yaymaya ve dolayısıyla kanser
oluşturmaya devam edecek nükleer enerji sevdasından derhal
vazgeçilmelidir."