"Ürün Kullanımında Kültürel Bir Değişime İhtiyaç Var"



"Fuar, ülkemiz için çok önemli ve biz İNDER olarak da çok önemsiyoruz" diyen İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Genel Sekreteri Abdullah Baysal, fuarların sadece ürün tanıtımı anlamına gelmediğini vurgulayarak, Türkiye'de ürün kullanımında kültürel bir değişime ihtiyaç olduğunu açıkladı. İNDER olarak katıldıkları 35. Yapı Fuarı - Turkeybuild İstanbul'da www.yapi.com.tr'nin sorularını yanıtlayan Baysal, fuar hakkında değerlendirmelerde bulunurken İNDER'in çalışmaları ve projeleri hakkında da bilgi verdi.

Çağcıl bir yeniden yapılanma

Baysal, tüketicinin de, yapı müteahhidinin de, üreticinin de çağcıl bir yeniden yapılanmaya gereksinimi olduğuna dikkat çekti ve bunun devlet tarafından da desteklenmesi, bazı kolaylıklar gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Fuara gelen insanların sayısından çok niteliğinin önemli olduğunu belirten Baysal, "Katılımcıların, ziyaretçilerin gösterdikleri ilgi, konuya bakış açıları önemli. Hatta bir yeterlilik değerlendirmesi yapılmasından da yanayım. Bir mesleki değerlendirme; güven, sadakat değerlendirmesi yapılmalı. Bu, hem sektörün geleceği, hem de tüketicinin taleplerinin tespit edilmesi açısından çok önemli" dedi.

İNDER Genel Sekreteri Abdullah Baysal'ın dikkat çektiği önemli noktalar şöyle:

Üzülerek söylüyorum; Türkiye’de malzeme israfı yüzde 17’leri buluyor

Bizde ustalığın, babadan oğula, akrabalık, hemşehrilik ilişkileri üzerinden geçen bir yapısı var. Ustalar, hiçbir zaman bilimsel anlamda yetiştirilmemişler. Bayındırlık Bakanlığı'nın 16 Aralık 2010’da yayınladığı bir yönetmelikle, 01.01.2015 yılından itibaren tüm yapı müteahhitleri yetki belgeli usta çalıştırmak zorunda olacak. İNDER olarak, 2 yıllık bir çalışma sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte bir müfredat çalışması yaptık. Bu müfredat programı kapsamında 27 branşta usta eğitiyoruz. Dikkatinizi çekmek istiyorum; kurs vermiyoruz, eğitim yapıyoruz. Örneğin bir sıvacı, 360 saat teorik eğitim, 470 saat da uygulama eğitimi alıyor. Bu eğitim sonrasında bir sınava tabi tutuluyorlar ve başarılı olanlara sertifika / diploma veriliyor. 'Mesleki Yeterlilik Programı' çerçevesinde verilen bu sertifikalar, yurtdışında da geçerli olacaklar. Burada iki amacımız var. Birincisi, iş güvenliğini ve işçi sağlığını öne çıkarmak. Diğeri ise malzeme israfı konusu. Yaptığımız bir araştırmaya göre Türkiye’de malzeme israfı, üzülerek söylüyorum ki, yüzde 17’leri buluyor. Bu, çok önemli bir rakam. Bunun sebebi de malzemenin ehil ustanın eline verilmemesi. "Akıllı binaları değil, akıllı insanların yaptıkları binaları önemsiyoruz"

Akıllı binaları değil, akıllı insanların yaptıkları binaları önemsiyoruz. Reklamlarda bile "akıllı bina ürettik" lafını görüyoruz. Ancak biz kesinlikle bunlara karşıyız. Akıllı bina olmaz; aklın son noktasının, teknolojinin de yardımıyla ürettiği bina vardır. "Depreme dayanıklı bina ürettik" deniyor sanki marifetmiş gibi; zaten yönetmelikler, yaptığınız binaların depreme karşı dayanıklı olmasını zorunlu kılıyor. Bu övünülecek bir mesele değil; insan olarak, yapı müteahhidi olarak yapmanız gereken şey.

Araştırma Geliştirme Kurulu

Bir diğer önemli projemiz de, kurmaya hazırlandığımız ‘araştırma ve geliştirme kurulu’. Kurul, bilimsel anlamda yetkin isimlerden, uzman arkadaşlarımızdan oluşacak. Bu arkadaşlarımız, örneğin ruhsat almış bir binaya gidecekler ve temelinden bitirilişine kadar o projeyi izleyecekler. Yapı, bizim kriterlerimize ve uluslararası genel normlara uygunsa, sertifika vereceğiz. Diyeceğiz ki, "Bu bina İNDER Araştırma Geliştirme Bilimsel Kurulu tarafından yapılan inceleme sonrasında uygunluk belgesi kazanmıştır" ve kapısına da bunu gösteren bir plaket çakacağız.

İnşaat sektörü ve 'şeffaflık'

Önemsediğimiz bir diğer konu da, şeffaflık; kazanan vergisini de ödemelidir. Vergisini vermeyen, üretimine hile karıştıran her kuruluşla mücadele etmeye hazırız. Sektörümüzü bu bilinçle yetiştirmek, olgunlaştırmak istiyoruz. Şunu açık yüreklilikle söyleyeyim; bu işi meslek edinmemiş yapı müteahhidi bırakmayacağız. İstanbul'da önümüzdeki dönem hedefimiz, yapı müteahhitliğini meslek edinmiş, etik kurallara bağlı, şeffaflığı ilke edinmiş yeni bir yapılanma modeli uygulamak. Sertifika programımız içinde bu etik kuralların temel ilkelerini görmek mümkün. Müteahhidin, projelerini zamanında, söz verdiği biçimde tamamlamasını, herhangi bir son kullanıcıyı üzmemesini çok önemsiyoruz.

"Bizim de bir 'oda'mız olmalı"

Birçok mesleğin bir odası var; ama maalesef inşaat sektörünün yok. Bu konuda, Bakanlık nezdinde girişimlerimiz sürüyor; yapı müteahhitliğini meslek edinmiş meslektaşlarımızın bir odasının olması için çalışıyoruz. Bu Oda, hem uluslararası hem yurtiçi örgütlenme anlamında çaba gösterecek. Biz İstanbul'dayız, ama biliyoruz ki Anadolu'nun birçok yerinde böyle bir çalışma yok; bunun yaygınlaştırılması gerekiyor. İstanbul'da yaşayan insanların hakettiği kalite, güzel yaşam biçimi, Anadolu'nun her ilinde yaşayan insanların da hakkıdır diyoruz; oraya kadar da ulaştırmak istiyoruz. Hedefimiz, bu modelin Türkiye'nin 81 ilinde uygulanması. Bu model, yapı müteahhidinin olduğu kadar son kullanıcının da lehine. Çabamız, son kullanıcının uğrayacağı mağduriyeti minimalize etmek.