Uyum'u Erdoğan da Kurtaramadı



Anayasanın iptal kararına rağmen kaçak konumuna düşen villalar yıkılmadığı gibi plana ve ruhsata aykırı eklemeler de alenen yapılıyordu. Gerek MESAN gerekse Uyum villaları merkezi hükümet ile İstanbul Belediyesi'nin himayesinde inşaatlarını sürdürdüler. Dönem Turgut Özal 'ın en güçlü olduğu dönemdi. Bedrettin Dalan ise İstanbul basınının ve dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in övgülerine mazhar olmuş efsane başkandı! Kooperatif üyeleri ise malum, milletvekili, bakan ve basın yöneticileri ile yazarlardan oluşuyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.

Mart 1989'da yapılan yerel seçimleri basının olanca gayretine ve pompalamasına, kamuoyu araştırma şirketlerinin manipülasyonuna karşın ANAP, daha doğrusu Dalan İstanbul'da seçimi kaybetti. Yerel seçimlerde ANAP ağır bir yenilgi aldı. Bütün büyük kentleri ana muhalefet partisi SHP'ye, taşrayı ise DYP'ye kaptırmıştı. İstanbul Belediye Başkanlığı'nda artık SHP'li ve Prof. Dr. Nurettin Sözen' li yeni bir dönem başlamıştı . Sözen'in göreve gelmesinden birkaç ay sonra Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu ve Başbakanlık Teftiş Kurulu, Boğaziçi İmar Müdürlüğü ile Mahkeme Bilirkişi Heyeti'nin raporları sonucu Uyum'da blokların plana ve ruhsata aykırı bölümleri saptanarak yıkım kararı alındı.

Yıkımları Aksu durdurttu
Sözen'in göreve geldiği ilk yılda 62 blokun yıkıldığı Uyum Yapı Kooperatifi'nde daha yıkılması gereken bloklar için hazırlık yapılırken 15 Haziran 1990'da ANAP hükümetinin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu imzalı bir yazı ile yıkımların durdulması istendi. İçişleri Bakanlığı'nın yazısında, iki mülkiye müfettişi'nin Uyum Yapı Kooperatifi hakkında soruşturmaya devam ettikleri belirtilmiş ve "delillerin kaybolmaması ve soruşturmanın selametle sonuçlandırılması bakımından tahkikatın sonuna kadar yıkım işlemine ara verilmesi" istenmişti. Bu yazı üzerine yıkımlara ara verildi.

Ancak müfettişlerin soruşturması bitmesine karşın yıkımlara yine başlanamadı. Çünkü müfettişlerin raporları sonuçta İstanbul İl İdare Kurulu Başkan Sözen, Boğaziçi İmar Müdürü Erdoğan Yıldız ve belediye encümen üyelerinin yargılanması yönünde karar verdi. Bu arada basında Sözen aleyhine büyük bir kampanya başlatıldı. Uyum üyelerinin güçlü lobisi sayesinde yıkımlar sürdürülemedi.

Sözen'den sonra belediye başkanlığı görevine Refah Partili Recep Tayyip Erdoğan geldi. Bugün Başbakan olan Erdoğan'ın görevde olduğu 1997'de Danıştay aralarında Uyum'un da bulunduğu Boğaz'daki kaçak villaların yıkımına karar verdi.

1998'de de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Encümeni, Sarıyer, Beşiktaş, Üsküdar ve Beykoz ilçelerinde Boğaziçi öngörünüm alanlarına giren 119 villa için yıkım kararı verdi. Ancak Erdoğan döneminde gerek Danıştay'ın gerekse belediye encümenin yıkım kararları hiçbir şekilde uygulanmıyor. Danıştay kararıyla durdurulan Uyum Kooperatifi ile ilgili 30 kişi hakkında görevi kötüye kullandıkları iddiasıyla açılan dava da zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle düştü.

1990'dan beri harekete geçilmedi
Sözen'in 1990'da kısmen yıktığı Uyum villaları için o günden bu yana harekete geçilmedi. Danıştay kararı ile yıkımına karar verilen, yöneticileri hakkında dava açılan ve zamanaşımı nedeniyle ceza almaktan kurtulan Uyum Yapı Kooperatifi ve benzer durumdaki villalar için Başbakan Erdoğan'ın yasa çıkarma sözü verdiği ortaya çıktı. AKP'li Belediye Başkanı Yusuf Tülün , 2 Ocak 2005'te yaptığı açıklamada, Erdoğan'ın sorunun çözümünden yana olduğunu, inşaatı 1987'de durdurulan ve çürümeye terk edilen villaların durumunun çözüme kavuşturulması için bu yönde bir yasa çıkarma konusunda Başbakan'ın kendisine söz verdiğini belirtti.

Tülün, ayrıca hızını alamayıp "İnşaatlar tapulu arsalar üzerine, ruhsatlı yapılardı. Yıkılması tamamen popülist bir yaklaşımdı. Tapulu ve ruhsatlı bir yapıyı hangi kanuna dayanarak yıkacaktınız? Nitekim yıkılmadı da" diyerek konuyu saptırıyordu.

Uyum villalarının tapusuz arazi üzerine yapıldığını zaten kimse iddia etmiyordu. Ruhsat konusuna gelince, ruhsatlar ise Anayasa Mahkemesi'in iptal ettiği İmar Yasası'nın 47. maddesine dayanılarak Dalan tarafından alelacele verilmişti. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı yayımlandıktan sonra yapılan ve plana aykırı olarak inşa edilen villaların yıkılması konusunda Danıştay kararı bulunuyordu. Devlet Denetleme Kurulu da yıkılması için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yazı göndermişti. Ayrıca İstanbul Valilliği de, 4 Haziran 1990'da benzer konumdaki MESAN villalarının yıkım kararına rağmen yıkım konusunda harekete geçilmemesinin nedenlerini Boğaziçi İmar Müdürlüğü'ne sormak zorunda kalıyordu.

Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık Teftiş Kurulu ve İstanbul Valiliği İstanbul Belediyesi'nden kanun dışı ve popülist bir istemde mi bulunuyordu?