İç sayfalarda, alt taraflara doğru,
atılmış, kovulmuş, sürgün gibi öylece mahzun duruyordu... İki sessiz
fotoğraf...
İlk kare: Hayat.
İkinci kare: Ölüm...
İşte bu kadar sade ve sessizdi Meke Gölü cinayeti... Yardımcı
Doçent de yardım edemiyordu artık. Bağırıyordu Dr. Fettullah Arık: "Kardeşler,
bakın ölüyor ölmekte olan. Bakın dünyanın nazar boncuğu Meke Gölü kuruyor.
Kurutuyoruz. Kuruttuk..."
Yeraltı suları aşırı kullanıldığı için kurudu Meke... Göcek
koylarına yaptığımız gibi... Gökova’da, Hisarönü’nde yok ettiğimiz gibi
yunusları. Kurutuyoruz hayatımızı. Tüketip, kirletip atıyoruz koskoca bir
coğrafyayı. Peki nerde şimdi o vatanseverler? Size sesleniyorum. Vatan dediğiniz
işte budur. Meke Gölü’dür...