Vedat Dalokay'lı Yıllar



1973 yılı aralık ayında Mimar Vedat Dalokay, Ankaralı seçmenlerin yüzde 62 oyunu alarak, ezici bir çoğunlukla Ankara Belediye Başkanlığı'na seçildi. 1977 yılı aralık ayına kadar, 4 yıl Ankara'ya damgasını vurdu. Seçildikten hemen sonra Ankaralı hemşerilerin gönlüne taht kurmakla kalmadı, ülkemizin hemen heryerinde bir ilgi odağı oldu. Dalokay'ın adı anıldığında, herkesin yüzünde tatlı bir gülümseme belirirdi. Güler yüzlü, sempatikti. Eylem ve söylemlerinde, karamsarlığa yer yoktu.

Geleceğe umutla, güvenle bakardı, bunun için ödenmesi gereken bedelin ne olduğunu iyi bilir, ödenmesini kolaylaştırmak için de kitlelerin desteğini arar, ulaşır ve paylaşırdı. Farklılıklara saygı duyar, ancak insanları ortak değerlerde buluşturmaya çalışırdı.

Söylemleri, "niçin yapamayacağını değil, hep birlikte nasıl yaparız"ı içerirdi. Belediye başkanlığını "görevim çöp ve sempati toplamaktır" diye tanımlar, "Başkanlığın yiğitliği gerektirdiği, yiğidin iyisinin de biraz deli olduğunu" anlatırdı.

Okuyan, düşünen, aydın bir öncüydü. Öğrendiklerini, sanatın eleğinden süzer ve sindirirdi. Günlük yaşamında, bir saatini Nâzım Hikmet'e ayırır, kentleşmeyi gözlemlemekle yetinmez, Sovyet Rusya ve Çin'deki sosyalist sistemin kent yaşamına yansımalarını da özenle izlerdi. Yetkinliklerini ANKARA halkı için kullandı.

Yaşam kalitesini yükseltmek için önemli projelere imzasını attı. Bu kentin mimari dokusunun Cumhuriyet ideolojisinin ve kültürel dönüşümün yansıması olduğu olgusunun da farkındaydı. Dalokay'ın başkanlığı döneminde Ankara Belediyesi büyük bir saygınlık kazandı. Siyasal yapının değişmesinde, öncü rolü fark edilmeye başlandı.

Uydukent, Batıkent, Dolakay'ın AKKONDU Projesi'ydi. Altınpark, Abdi İpekçi, Kuğulu ve Seğmenler Parkları, Atakule'nin arsası, Dalokay'ın Ankara halkına armağanıdır. Ulaşımdaki kavşak düzenlemeleri Dalokay'ın eseridir. Bu yüzden halkımız Dalokay'a "GÖBEKÇİ Dalokay" ünvanını verdi.

Ankara'nın tarihi kimliğini sorgulamasının ürünü, Sıhhıye'deki "Hitit Güneşi Anıtı ve Lozan Meydanı" Dalokay'ın emanetidir. Bu anıtı oraya kondururken, Devlete çöreklenmiş "sanatın içine tüküren Hitit düşmanı" güçlerin saldırıları yüzünden, neler çektiğinin, yakın tanığıyım.

Dalokay'ın "her sabah her kapının önüne parasız bir güğüm süt" hülyası ise gerçekleşemedi.

Emeği yüce bir değer sayan Dalokay, belediyede bir başkan değil, emekçi kesimin adeta bir babası ve ağabeyi olarak, başarılarını belediye çalışanlarıyla paylaştı. Döneminde iş ve çalışma barışı hiç bozulmadı. Başarılarını solcu, devrimci ve demokrat herkesle paylaştığı, partizanlık, gurupçuluk ve hizipçilikten uzak durduğu için, tanıyanlarca sevildi ve her zaman özlemle anıldı.

Aksi tarihi dayatmalarla doğrulanan, haksız, insafsız siyasal karalamalarla, Aralık 1977'de yöneticilik ve siyasetten tasfiye edildi. 1977 seçimlerinde, yerine yüzde 57 oyla seçilen Sayın Ali Dinçer'e, Ankara'nın yazgısını değiştirecek geniş bir salonu dolduran projelerle birlikte görevini devrederken şu tümceyle ayrıldı:

"Yönetimi nurtopu gibi doğan bir evlada teslim ediyorum, annesi ise ameliyat masasında kaldı."

Ali Dinçer bu projeleri bir yana atmadı. Dalokay'ın bıraktığı yerden sürdürdü. Batıkent gerçekleşti. Metronun temeli atıldı. Dalokay'ı tasfiye edenler, görevinin bininci günü, 12 Eylül yönetimi ile işbirliği yaparak Dinçer'in de görevden alınmasını sağladılar. Böylece, 1973-1980 solcu belediyeciliğin kadrolarının tasfiye süreci tamamlandı. Bir dönem kapanmış oldu.

Vedat Dalokay, bir daha siyaset ve yönetimde etkin bir görev alamadı. Bana göre kaybeden ise, özellikle Ankara ve Türkiye oldu. Sanatçı Dalokay, ödül alan "KEKO" adındaki öykü kitabını, şu tümce ile tamamlamıştı:

"Karayolları umut ve uygarlıkla sonuçlanır, bizde ise ölümle."

Bu tümceyi yazan Dalokay, sanki yaşamının karayolunda son bulacağını sezmişti. O'nu Ankara-Kırıkkale Karayolu'nda, 21 Mart 1991 tarihinde eşi Ayça Hanım ve çocukları ile birlikte bir trafik kazasında yitirdik. Ertesi günü Uğur Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki 22 Mart 1991 tarihli köşesinde (şimdiki Balbay'ın köşesinde) acılarımızı şöyle paylaşıyordu:

"Bir yıldız daha kaydı. Dalokay, ünü yurtdışına taşmış bir mimar, bir sosyal demokrat belediye başkanı, coşkulu bir ilerici aydın, inanmış bir Atatürkçü, doğayı suluboyaya yansıtan bir ressam ve duygu yumaklarından öykü mimarisi yaratan bir yazardı. Güleç yüzlü, hayat dolu, renkli, sevecen, hoş bir insandı Dalokay. Bu dünyadan geldi ve geçti. Coşunca Nâzım'dan dizeler okur ve 'Nazım'ın heykelini dikeceğim' derdi. Belediye başkanıyken Deniz Gezmiş'in mezarından aldığı bir avuç toprağı Moskova'da Nâzım'ın mezarına serpince de kıyametler koparılmıştı. Ey koca Deli Vedat... Güle Güle..."

Dalokay aramızdan zamansız ve kırgın ayrıldı. Dostları, meslektaşları ve mesai arkadaşları O'nu unutmadılar. Ölüm günü olan her 21 Mart günü gömütünün başında toplandılar. Ardından bir söyleşi toplantısı ile andılar, akşamları da birlikte oldular. 16 yıl, yaşamlarının bir gününü Dalokay'ı anmak için ayırdılar, bu anma 15 yıldır aksamadan sürüyor.

Katılımcılarının başında eski Yenimahalle Belediye Başkanı Sayın Tuncay Alemdaroğlu da yer alıyordu. Geçen yıldan beri, görevi Çankaya Belediye Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz devir aldı. Her ikisine de gösterdikleri vefadan dolayı teşekkürler.

Ceyhan MUMCU / Avukat